Elin nükleerine bekçi olmak!
Teröristler tereddüt etmeden nükleer silah kullanabilirmiş!
Bunu kim söylüyor?
Elinde en çok “yok edici” nükleer silah (bomba, füze) bulunduran ülkenin başkanı Obama söylüyor.
Bizim başbakanın da, onca afra tafradan sonra koşarak gittiği, hem de 18. gidişi olarak rekor kırdığı ABD’de “Nükleer Güvenlik Zirvesi” yapılıyor.
Rusya ile birlikte 10.000’in üzerinde (yazıyla da vurgulayalım: Onbinin üzerinde) nükleer silahı bulunan ABD, kara mizah gibi bir zirve topluyor. Bizim gibi, “kendisine ait nükleer silahı bulunmayan” gariban ülkeler de, koşa koşa “nükleer güvenliği sağlayacağım” diye toplantıya katılıyor!
Tam bir komedi.
Senin kendine ait nükleer silahın yok, nükleer silahı olanlar üzerinde hiçbir etkin de yok, ama fasaryadan toplantıda görünüyorsun.
Neymiş?
Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılıyorsun.
Bak, bak!
Filin ayak izine sığınmak!
ABD ile Rusya geçenlerde bir toplantı yaptı. Bu “gerçek” bir toplantı idi. Yani, bu konudaki “eşitler arasında” bir görüşme ve anlaşma oldu. İki ülke nükleer silahlarını 10.000 ile sınırlama kararı aldı.
Bunun iki tanesinin bile bir ülkeyi yok ettiğini hatırlayalım ve 10 binin ne anlama geldiğini düşünmek için kendimizi zorlayalım.
Filler karar alıyor, paçasına sarılan bizler de kendimizi nimetten sayıyoruz! Hani, sinek tekerleğe konmuş da “Uf, ne çok toz çıkarıyorum!” diye şişinmiş ya, onun gibi. Filin ayak izine sığınıp, kendimize korunak yapıyoruz!
Ne diyordu ABD Başkanı Obama?
“Teröristler tereddüt etmeden nükleer silah kullanabilir!”
Peki kim bu teröristler?
İlk akla gelen El Kaide imiş.
Teröristler nükleer silah üretebilecek tesislere sahip mi?.. Kendileri bile gizlenen teröristler, nerede ve nasıl dev tesisler kuracak da, bu silahları üretip kullanacak?
Hikâye.
Geriye bir ihtimal kalıyor. O da, bu nükleer silahları çalmaları ya da ABD’nin “terörist saydığı” ülkelerle işbirliği yapmaları.
Zaten ABD’nin bu zirveyi toplamasının anlamı da bu.
Kendisinde “insanlığı yok edici” binlerce nükleer silah bulunacak, Avrupa’daki müttefiklerinde bulunacak, İsrail’de bulunacak; ama, istemediği ülkeler de bulunmayacak!
Dünyanın patronu isterse!
Kendisi isterse, Pakistan’ın atom bombası yapmasına izin verecek. Ki, orada çok sayıda atom bombası var.
Kendisi kontrol edemezse, Hindistan ve Çin gibi ülkelerde onlarca atom bombası bulunacak.
Ama, diğer ülkeleri de kandırıp yanına çekerek, dişini geçirebileceğine inandığı İran gibi ülkelerde silah bulunmayacak.
Türkiye ise hiç denemeyecek. Denemeye cesaret bile edemeyecek. Hatta aklından bile geçirmeyecek!
Artık uydulardan “zihin okudukları” için, aklından böyle bir şey geçiren ve kendi “kontrolleri dışına çıkabilecek” bir iktidar olursa (ya da iktidar potansiyeli bir parti olursa) tepesine binecek!.. Tabii başka gerekçeleri bahane ederek.
Denebilir ki, dibimizde İran’ın nükleer silahı bulunması iyi mi?
Hayır, iyi değil. Olmasın.
Peki İsrail’in dibimizde atom bombaları olması iyi mi?
Hayır, o da kötü. Onda da olmasın.
Peki niye ABD ona engel olmuyor?..
Ayranımız yok içmeye...
İşin daha vahim bir boyutu da var.
Türkiye’de İncirlik Üssü’nde 18 adet nükleer bomba olduğu sürekli olarak açıklanıyor. Bunu ne ABD; ne de Türk Hükümeti yalanladı.
Yani “nükleer güvenlik zirvesine” katılıyoruz ama, kendi ülkemizin nükleer güvenliği yok! Topraklarımızda -en az- 18 adet atom bombası var ve pimi başkasının elinde!
Ne korkunç değil mi?
Düşünürsek, evet.
Ama “düşünmek”, zaman zaman yaptığımız bir iş olduğu için, ya da “düşünce polisleri” buna izin vermediği için korkacak bir şey yok. Lay lay lom, hayat devam ediyor.
O toplantı tam yeri değil mi, orada desene, “Nükleer güvenliğimiz için ülkemizdeki atom bombalarını al götür, sök götür” diye.
***
Teröristler tereddüt etmeden nükleer silah kullanabilirmiş!
Peki terörist ülkelere ne demeli?
Onbinlerce masum insanın tepesine misket bombaları, nükleer ve kimyasal bombalar atan, atarken zirveler toplayan, sözde Birleşmiş Milletler gibi örgütler kurarak bu katliamları ona onaylatan, Türkiye’deki PKK terörüne onlarca yıl destek veren, ASALA gibi cinayet ve terör örgütünü yıllarca besleyip Türklerin katledilmelerine izin veren ülkelere ne demeli?
Böyle bir konjonktürde bizim başbakan ve bakanlar da sözde “Nükleer Güvenlik Zirvesi” ne katılıyor!
Hayırlara vesile olsun. Hep birlikte bağıralım ve oy toplayalım:
Nükleere hayır!