Ekonomide derin göçük
2001 krizinden bir yılda çıkan Türkiye, üç-dört yıl sonrasında, uluslararası sermaye tarafından yükselen ekonomiler içinde gözde ekonomi olarak vasıflandırıldı. AB parlamenterler Meclisi'nin 'evet şovu' da Türkiye için çıpa oldu.
Ekonomi yönetimi, sıcak para serabına kapıldı. Ciddi planlama yapılmadı. Hatta Planlama Teşkilatı kapatıldı. Bütçeden popülizme daha fazla pay ayrıldı. Kamuda lüks harcamalar arttı. Türkiye dünyada milli gelire oranla en yüksek cari açık veren ülke oldu. Elbette bu yanlışlar devam edemezdi. Mamafih 2013 yılında ilk defa Morgan Stanley, bizimde olduğumuz gelişmekte olan ülkeler arasında beş ülkeyi "Kırılganlık Beşli" olarak ilan etti.
Kırılgan ekonomiler değişti... Fakat Türkiye hep kırılgan ülke olarak listede kaldı. Sonrada dünyanın en kırılgan ülkesi ilan edildi. Rating kuruluşları, Türkiye'nin notunu ''yatırım yapılamaz, aşırı spekülatif '' derecesine indirdiler.
2018 ve 2019 Türkiye için daha da şansız yıllar oldu. Zira Arjantin krizi ve Türkiye'nin ekonomide küçülmesinden sonra, bu iki ülkeye ''kriz ikizleri'' denilmeye başlandı.
Bütün bu sorunlara karşı, Ak Parti ve kamu oyu kayıtsız kaldı.
17-25 Aralıkla başlayan, 15 temmuz 2016 darbesi, sıkı yönetim ve başkanlık sistemi, ekonomide derin göçük yarattı. İktidar çözüm yerine sürekli algı yaratmaya ağırlık verdi. Pandemi ile bu kriz çözümsüz boyuta ulaştı. Güven bunalımı oluştu. Bundan sonra ekonomi yönetimi istese de krizi çözemez. Hukuk ve demokrasi sorunu da tırmandı ve çözümsüzlüğü artırdı. Kaldı ki, Merkez Bankası'na sürekli müdahale ekonomi yönetiminin olmadığını gösteriyor.
Geldiğimiz noktada;
1- 2008 yılında Türkiye Milli Geliri Dünya Milli Gelirinin yüzde 1,2'si iken 2019 yılında bu oran 0,86'ya geriledi.
2- Türkiye, küresel yabancı yatırım sermayesinin, 2005 yılında yüzde 1,5'ini, 2012 yılında yüzde 2,4'ünü çekerken, bu oranlar 2008 de yüzde 0,5'e, 2019 da ise yüzde 0,3'e geriledi.
3- Aşağıdaki grafikte, dünya ile birlikte sorunlu olan gelişmekte olan ülkelerin (Şili, Meksika, Arjantin ve Türkiye) kişi başına GSYH verileri yer almaktadır. Türkiye'nin fert başına GSYH'sı 2005 yılından sonra, dünya ortalamasının üstünde çıkmış ve fakat son üç yıldır bu ortalamanın altına düşmüş. 2007 -2015 arasında Meksika'nın üstünde iken, 2018 ve 2019 yıllarında Meksika'nın da altına düşmüş.
Son yıllarda Dünya ve diğer ülkelerin fert başına GSYH'sında düşme var ve fakat en hızlı düşüş Türkiye'de gerçekleşmiş.
4- Merkez Bankası net rezervleri bir aylık ithalatı karşılayacak durumda değil. İsteyenler artık grip aşısı bile olamıyor. Zattüriye aşısı da yok.
Netice olarak; Ak Parti iktidarında önce hızlı bir yükseliş, sonra hızlı bir düşüş yaşandı. Düşüş devam ediyor.
Çözümün siyasi ayağı, iktidarın erken seçim istemesine bağlıdır. Bu gidişle iktidar ve özellikle MHP kan kaybediyor. Kan kaybettikçe de erken seçim isteme olasılığı azalıyor.
Taha Akyol, Demirel'in Özal'a yetki verdiği ve Türkiye'nin dışa açıldığı dönemi hatırlatıyor. Bu günde siyasetten bağımsız ve Türkiye şartlarına göre ekonomik çözüm getirebilecek bir heyet oluşabilir mi? Mümkün değildir... Çünkü ilk çözüm devlette tasarrufla başlayacaktır. Söz gelimi bütçeden popülist harcamaların çıkarılmasına, Ak Parti 'evet' demez. Sarayların ve uçakların satılmasına Cumhurbaşkanı 'evet' demez. İlave olarak, bugüne kadar ki uygulama gösterdi ki, Cumhurbaşkanı ekonomide de ipleri kimsenin eline vermez.