Ekonomi nereden geliyor, nereye gitmeli? -3-
Türkiye’de temel sorunlardan birisi de işsizliğin artmasıdır. O kadar ki 1995 ile 2002 arasında ortalama yüzde 7 olan işsizlik oranı, son beş yılda ortalaması yüzde 11 olarak seyrediyor. İş aramayan ve iş aramaktan umudu kaybolan işsizleri de katarsak ortalama fiili işsizlik oranı yüzde 16’lara çıkıyor.
İşsizlik sorunu devam ettiği sürece, yeni sosyal ve siyasi problemler ortaya çıkacaktır. Bunun için, rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçmek şarttır.
1) Her şeyden önce rekabet şartları sağlanmalıdır. Bir ekonomide haksız rekabetin önlenmesi, Oligopol yapıların kırılması ve tekelciliğin önlenmesi, devletin görevidir. Tam rekabet şartları yalnızca bir idealdir. Önemli olan, bu şartlara ne kadar yaklaşıldığıdır. Rekabet şartlarının iyileşmesi, spekülatif piyasaların ve spekülatif faaliyetlerin önlenmesi, ülke riskinin azalması ve sonuçta yatırım eğilimin artması için öncelikli bir hedef olmalıdır.
Bunun için: Devlet-Piyasa arasında optimal bir denge kurulmalıdır. Bu dengenin kurulmasında, özel fayda-sosyal fayda yararlanılması gereken en iyi kriterdir.
2) Altyapı yatırımlarının bütçe içindeki payının artırmak gerekir. Sıfırdan yap-işlet devret şeklinde altyapı yatırımları özel sektöre verilebilir. Ancak tamamlanmış paralı yol ve köprülerde, özelleştirme düşünmek yanlıştır. Söz gelimi çalışan ve gelir sağlayan köprülerin özelleştirilmesi, belirli bir süre için gelirlerinin iskonto edilmesi demektir. Bu satışta diyelim ki 20 yıllık köprü gelirini satın alan, bu gelirin bugünkü değerini bulmak için uygulayacağı iskonto oranında, kullanacağı banka kredi faizi ve öngördüğü kâr oranını yüzde paylar olarak toplayacaktır. Gelirin iskonto edilmesi yerine Devlet İç borçlanma senetleri çıkarılırsa, bütçenin yükü yalnızca faize eşit olacaktır. Bu oran iskonto oranından düşüktür.
3) Devletin geri kalmış bölgelerde, o bölgenin özelliğine göre, istihdam yaratacak yatırımları bizzat yapması gerekir. Bu yörelerde oturanlar bu işletmelerde çalışmalı ve aynı zamanda ücretlerinden kesinti yapılarak bu işletmelere ortak olmaları ve sonunda bunlara devredilmesi planlanmalıdır. Bu takdirde gelir artışı ve istihdam artışı, o bölgenin kalkınmasına da imkân sağlayacaktır.
4) Oligopol yapıların ve kartelleşmenin olduğu sektörlerde, devlet ayırıcı ve öncelikli teşvik vererek, bu sektörlere yeni yatırımlar ve yeni girişler sağlamalıdır. Aslında anayasamızın ilgili maddesi “Piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi” başlığı altında, “Devlet; para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemlerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiilli veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler” şeklinde düzenlenmiştir.
5) Yatırım teşviklerinde, emek yoğun ve ithal ikamesi yatırımlarına daha fazla teşvik verilmelidir. Bu gibi yatırımlarda, yatırımın tamamlanma aşamasına göre en az yatırımın yüzde 20’sini karşılayacak nakdi teşvikler verilmelidir.
6)İnşaat sektörü istihdam yaratıcı ve sürükleyici sektördür. Devlet, arsa üretmeli, sosyal konut yapmalı ve fakat bu gün uygulanmakta olan lüks konut yapımından vazgeçmelidir. Devletin, arsa, imar ve vergi avantajlarını kullanarak inşaat sektöründe lüks konut yapması özel sektöre karşı haksız rekabet yaratması demektir. (Devam edecek )