Eğitim, ideoloji ve popülizme kurban edildi

Siyasi iktidar son yıllarda, kaybetme telaşı içinde, eğitimde ideolojik dozu artırdı. Oysaki şeriata dönük, ideolojik eğitim isteyen ve anketlerde siyasi İslam anlayışında olduğunu söyleyen yalnızca yüzde 9’luk bir kesim var. Siyasi iktidar eğitimi ideoloji çizgisine soktukça, daha çok kan kaybediyor.

13 Ağustos resmî gazetede “Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları

Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayınlandı.

Yönetmelik açık öğretim liselerine geçişi kolaylaştırıyor. Aslında bu yönetmeliğe göre isteyen açık lisede okuyabilir. Yönetmelikte açık liseye devam etme hakkı olanlar maddeler halinde sayılıyor. Bu maddelerden

(J) maddesi; “Ortaokul veya imam-hatip ortaokulu mezunu olup tercih yapmadığı için herhangi bir örgün ortaöğretim kurumuna yerleşmemiş olan” şeklindedir. Bu maddeye göre kim olursa olsun ortaokul mezunu tercih yapmaz ve açık liseye devam edebilir.

(M) maddesi de; “Bakanlık Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün hafızlık modüllerine kayıtlı olanlar ile Diyanet İşleri Başkanlığınca açılan Kur'an kurslarında hafızlık eğitimi ve/veya bu alanı destekleyici Arapça ve Temel İslam Bilimleri eğitimi alan” şeklindedir. Bu madde siyasi İslam ideolojisine destek veren bir anlayıştır.

Cumhurbaşkanı imam hatip okullarının kuruluş yılında, “70 yaşında bir çınar olan imam hatipler, aynı zamanda her adımı sabır, samimiyet ve azimle yürütülen kutlu bir mücadelenin sembolüdür.” diyor. İmam hatip okullarının ideolojik çerçevesini çiziyor. Arkasından “Millî iradenin üzerine düşen vesayet gölgesi kalktıkça imam hatiplerin de önü açılmış, kapısına vurulan zincirler kırılmıştır.” diye ilave ediyor. Oysaki;

Türkiye’de en fazla imam hatip okulu, 1980 darbesi ile Kenan Evran tarafından açılmıştır. Ve bugün askerî vesayetin yerini, siyasi iktidarın ideolojik vesayeti almıştır.

Yüksek öğretimde rektör atamaları da partileşti. Maalesef artık rektör atamaları liyakata göre değil, iktidara yakınlık veya ideolojik çizgi esasına göre yapılıyor.

Öte yandan siyasi iktidar, eğitimi ve özellikle yüksek öğretimi popülizm aracı yaptı.

Eğitimde iş gücü planlamasını kaldırdı.

Oysaki, zorunlu eğitim sırasında ve sonrasında, özellikle yükseköğrenimde insan gücü planlaması yapılmalı ve ihtiyaca, piyasa talebine göre eğitim yapılmalıdır. İnsan gücü planlaması ülkenin ihtiyacına göre, piyasanın talebine göre, kalite ve vasıfta insan yetiştirmektir… İşsiz kalmış bir insana yapılan yatırım, atıl bir yatırıma dönüşmüş olur. Bunun içindir ki eğitim planlaması siyasi ve ideolojik hedeflerden uzak tutulmalıdır.

Öteden beri olan açık öğretime birde uzaktan eğitim eklendi. Örgün eğitimin payı daha azdır.

2023/2024 ders yılında devlet üniversitelerinde kayıtlı toplam öğrencinin;

*Yüzde 46,2’si örgün eğitim,

*yüzde 46,4’ü açık öğretim,

*Yüzde 6,2’si ikinci eğitim,

*Yüzde 1,2’si uzaktan eğitime kayıtlıdır.

Dünyada yüksek öğrenimde örgün eğitimin daha düşük pay aldığı ikinci bir ülke olacağını sanmıyorum. Dünyanın her tarafında açık öğretim var. Ancak bunlar ev hanımlarına, meslek sahiplerine genellikle işlerinde destek olacak bilgiler verir. Bazıları da çalışmayan ev hanımlarına yöneliktir. Türkiye’de yanlış olan, açık öğretimin örgün eğitimin yerini ikame edilmek istenmesidir.

Açık öğretimde mezuniyet oranı ortalama yüzde 7’dir. Dahası mezunları da iş piyasasında tercih edilmiyor. Yani açık öğretimle hem kaynak kaybı yaşıyoruz hem de gençlerimizi kandırıyoruz. Siyasi iktidarlar da üniversite önünde birikimi azalttık diyorlar ve bu işlerine geliyor.

Gerçekte ise; üniversite eğitimi kitabi bilgilerle sınıf geçmek değildir. Üniversite eğitimi süreklilik ister. Üniversite içinde öğrencinin bire bir öğretim üyesi ile çalışması gerekir. Üniversite içinde tartışmalara katılması gerekir. Böylece öğrencinin analiz ve sentez yeteneği gelişecektir.

Daha önemlisi açık öğretimde mezuniyet oranı ortalama yüzde 7’dir. Yani tam bir kaynak israfıdır.

Siyasi iktidarın eğitime ideolojik ve popülist uygulaması;

*Ülkede kaynak kaybına neden oldu. Gençler en verimli çağında işsiz kalınca, ortalama verimlilik düştü. Böylece açık öğretim için yapılan yatırımların büyük kısmı ve örgün eğitim için yapılan yatırımların da bir kısmı atıl yatırım haline geldi.

*İdeolojik tabanlı eğitim ve işsizlik nedeni ile gençler Radikal düşüncelere ve guruplara katılıyor.

*Daha önemlisi, halkın vergileriyle eğitilen gençlerimiz, yurt dışına gidiyor. Siyasi iktidar bundan memnun gibi, giden gitsin diyor.

Yazarın Diğer Yazıları