Ege'den çıkamazsanız Akdeniz'e nasıl ineceksiniz?
Hem, "Türkiye'de bir çakıl taşı bile hainlerin eline gitsin istemiyorsak... Türkiye'de bayrak inmesin' diyorsak… 16 Nisan'da ne diyoruz? Eveeeet!!!" diye rejimi değiştireceksiniz.
Hem, bol "Hamdolsun ki, bir karış toprak için canını bile veren bir milletin idarecisiyim" replikli "payitaht" dizileri üzerinden sözüm ona "millilik/milliyetçilik" propagandasına girişeceksiniz…
Hem de, "Peki ya Ege adaları" diye sorduğumuzda, televizyon ekranlarını parsel parsel paylaştırdığınız yardakçılarınız aracılığıyla "Ada değil adacık ve kayalık" yüzsüzlüğünü sergileyeceksiniz. Ege'deki Türk topraklarında Yunan bayrağı dalgalanmasını, Yunan askeri konuşlanmasını sineye çekip, utanmazca "Türkiye'nin bundan bir kaybı yok ki", "5 bin Yunan askerinden ne olur" diyeceksiniz.
Önceki gece, akıllara durgunluk veren bir rahatlık, gevşeklik ve ciddiyetsizlik içinde, aynen bunları söyledi bir iktidar yağdanlığı katıldığı televizyon programında.
***
Velev ki kayalık; ne zamandan beri değeri ölçüsünde "vatan" sayıyoruz biz bu ülkenin taşını, toprağını?
Trakya'nın toprağı da pek zehirlendi; o zaman terk edelim, Yunanistan zehirlensin… Kars'ta "Anı" dediğin hepi topu taş yığını ne işimize yarayacak; bırakalım tepe tepe Ermenistan kullansın… Niye servet harcıyoruz mayınlarını temizleyeceğiz diye, 214 milyon metrekare alanı verseydik terör örgütlerine/devletlerine; sek sek oynasalardı üzerinde…
Böyle saçmalık mı olur!
***
Türk topraklarında Yunan bayrağı çekmiş, karakol inşa etmiş, askeri üs kurmuş, topçu bataryası, uçak savar ve dahi envai çeşit savaş araç ve teçhizatı konuşlandırmış 5 bin Yunan askerini "tehdit" saymıyorsak, Irak'taki -Milli Savunma Bakanı'nın verdiği rakama göre- "3 bin PKK'lı"yı neden tehdit sayıyoruz o zaman? "13 bin PKK"lı için neden harekat üzerine harekat düzenliyoruz Suriye topraklarına? Hele Türkiye'de… Madem "750 tanecik(!)" terörist kaldı; niye devam ediyoruz terörle mücadeleye?
Bu nasıl hastalıklı bir bakış açısıdır!
***
Ege'deki Türk topraklarında Yunan bayrağı dalgalanması, Türkiye açısından bir "kayıp" değilse, Güneydoğu'daki Türk topraklarında da PKK paçavrasına mı göz yumacağız bir adım sonra? Kilis'te Türkler neredeyse azınlık haline geldi; Suriye bayrağı mı dalgalansın orada da?
Madem devletler, ellerini kollarını sallaya sallaya başka devletlerin topraklarına girebilir, "sınır" tanımadan, oralarda hiçbir izin, onay, tezkereye ihtiyaç duymadan askeri üs dahi kurabilirler; "ordu"lar niye var? Kimi, kimden korumak için?
Hayır bu işler böyle oluyorsa, biz de gidelim Limasol'da birer askeri üs kuralım bakalım…
***
Türk adalarındaki Yunan işgalini gündeme getirmek ve gündemde tutmak için yoğun mesai harcayan Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri, emekli Albay Ümit Yalım'la konuştum dün;
"Kayalık" diye yalan söylüyorlar; bu adaların en küçüğü İstanbul'daki Büyükada kadar! Ayrıca "kayalık" olsa ne fark eder, biz neden Kardak için dünyayı ayağı kaldırdık?
"Kıta sahanlığı yok" diyenler yalan söylüyorlar. Kıta Sahanlığı yoksa, 1974'te, TPAO'ya nasıl Ege Denizi Türk Kıta Sahanlığında petrol arama ruhsatı verildi? TÜBİTAK Marmara Gemisi nasıl araştırma yapabildi 2019'da; Taşoz, Semadirek ve Limni adalarının kıta sahanlığında? "Adanın kıta sahanlığı olmaz" ise Kıbrıs'a nasıl veriyorsunuz? "Orada devlet var" diye ise; Güney Kıbrıs'ı tanıyor muyuz biz?
"Türkiye burada hiç devlet uygulaması yapmamış" diye yalan söylüyorlar. Montrö'den sonra, Şükrü Kaya tek tek envantere almış bu adaları. 1936'da. Belgesi var.
"Hukuki durum net değil" diye yalan söylüyorlar. Biz bu adalar üzerindeki egemenlik haklarımızı devretmedik; kullanma hakkı verdik. Girit'in dörtte üçü ile etrafındaki 14 ada ile adacık ve kayalıkların Türkiye'ye ait olduğu Lozan'la da teyit edildiği halde Yunanistan Girit'in güneyini parsel parsel satışa çıkardı ve Türkiye itiraz etmedi. Yarın Gavdos'ta başımıza gelecek; Exon Mobil veya Katar gelip burada petrol aramaya başladığında, bunun bütün siyasi-askeri sorumluluları hakkında suç duyurusunda bulunacağım!
Son olarak, "Doğu Akdeniz'i öne sürüp adaların gündeme getirilmemesini isteyenlere soruyorum:
Şu an işgal edilen adaların konumuna bakarsanız, Türkiye'nin Ege'ye sıkıştırıldığını görürsünüz. Ege'den çıkamazsanız, Doğu Akdeniz'e nasıl ineceksiniz?"
***
Yalım haksız değil; Deniz Kuvvetleri'nin sekiz üssünden -biri Arnavutluk'ta olmak üzere- sadece ikisi Akdeniz'de olduğuna göre, gerektiğinde, Bartın yahut Gölcük'teki, Foça, Erdek hatta Aksaz'daki üslerinizde bulunan gemileri karadan yürüterek mi geçeceğiz Akdeniz'e?
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki "mavi vatan"ında ne işi var diyen yok; Doğu Akdeniz bu kadar önemliyse Ege'deki işgale neden göz yumuluyor diye soruyoruz?