Durumun fotoğrafı!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin yaşadığı son günleri değerlendirirken, herkesin önceden yazılmış rolü kapsamında hareket ettiğini ve Gezi Parkı ateşini belirli bir seviyede tutmak için yapılan AKP kontrollü ve güdümlü, derin ellerin de devrede bulunduğu bir operasyon sürdürüldüğünü söyledi.
Erdoğan’ın toplumsal tansiyonu ve kanamayı belirli bir sınırda tutarak gerginliğin sürmesini istediğini belirten Bahçeli, bu ihtimalin kesinlikle yabana atılmaması gerektiğini vurguladı. Bahçeli, “Zira kendi partisinin zayıflamasını bu şekilde durduracağını düşünmüş olması hesaba katılması gereken bir durumdur” dedi.

***

Bizim dünkü bakış açımız da Bahçeli’nin tespitleri ile hemen hemen aynıydı. Tabii akıl için yol birdir. Devlet Bahçeli, zaman zaman kamuoyuna önemli bilgiler verdi. Mesela “Teröristbaşı nerede?” diye sordu. Ardından Öcalan’ın İmralı’dan alınıp CIA ajanları ile görüştürüldüğü anlaşıldı. Yine, “AKP, PKK ile gizli müzakere yapıyor” dedi. Tayyip Erdoğan, bunu inkâr etti hatta “ispatlayamazsa şerefsizdir” dedi. Ardından müzakere tutanakları ifşa edildi...
Biz burada sadece kendi gözlemlerimize dayanarak değerlendirme yapıyoruz. Bahçeli’ye ise güvenilir kaynaklardan önemli bilgiler geliyor ki somut iddiaları ortaya atabiliyor. Taksim’de AKP iktidarının şiddet uygulaması ile başlayan olaylar konusunda da Bahçeli, kimsenin beklemediği şekilde, gösterilere MHP’lilerin katılmaması talimatını verdi. Tabii AKP iktidarına son vermek için sokaklara dökülen milyonlarca insanın beklentisi bu değildi. Dolayısıyla “Zaten AKP her sıkıştığında, Bahçeli imdada yetişiyor. Erken seçim kararı ile 2002’de AKP’yi iktidar yaptı, Sonra da Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını sağladı” eleştirileri gündeme getirildi.
Bu eleştirileri kimse ağzına bile almaya cesaret edemezken zamanında biz gündeme getirdik. Fakat şimdi başka bir durum var. Bir defa Taksim’de oynanan oyuna kendi gözlerimle tanık oldum. Taksim’deki Atatürk anıtının hemen yanına PKK’lı bir grubun yerleştirilmesini AKP iktidarı bilerek önlememiştir! Sadece PKK grubuna müdahale edilseydi, meydandaki diğer grupların tamamı, polisi alkışlardı. Ancak bunu yaptırmadılar ve ülke genelindeki protestoları PKK ve terör ile özdeşleştirerek ve daha sonra “camide içki içtiler, Türk bayrağı yaktılar, başörtülü bir kadını yerlerde sürüklediler” gibi iğrenç yalanlara başvurdular. Oysa bütün yurtta eylem yapanlar içinde bulunan sol gruplar, bundan önceki yıllarda Türk bayrağı taşımazken, halkın dini duygularını önemsemezken bunun büyük bir eksiklik olduğunun farkına varmıştır. Tabii solun bu açığını, eylemler sırasında TGB’li gençler kapatmış oldu. Yine Taksim’de Miraç Kandili için dualar edildi. Ankara’da polisin öldürdüğü Ethem Sarısülük’ün toprağa verildiği köyün adını duydunuz mu? Çorum Sungurlu’daki o köyün adı “Beydili”dir. Yani Sarısülük, 24 Oğuz boyundan biri olan Beydili soyundan bir Türk çocuğudur. Kısacası bu eylemleri yapan çocuklar, öz be öz bu milletin evladıdır..
Tayyip Erdoğan, onları “Anadolu’dan Trakya’dan kopuk, dertlerini yabancı basına İngilizce anlatan kimseler” olarak gösteriyor ki, bu da oynanan oyunun bir göstergesidir.

***

Bahçeli, bu oyunu açıklarken “Erdoğan, AKP’nin erimesini frenleyebilmek amacıyla iç dinamikleri yapay dış korkuluklarla örtmeye ve ötelemeye çabalamaktadır. Uluslararası medyaya çatması bundandır” diyor ki durumun fotoğrafı tam da budur
Bahçeli, “Türkiye daha fazla dara düşer, işler daha da içinden çıkılmaz hal alırsa mutlaka demokratik mekanizmalar harekete geçirilmeli, bu iktidara son vuruş sandıkta yapılmalıdır” dedi ama 6 milyon sanal seçmenli bir seçime nasıl güvendiğini açıklarsa millet de kendisine güvenir!

Yazarın Diğer Yazıları