DTP, kapatılsın mı, kapatılmasın mı?
Önce Tokat Reşadiye’de vatan hainlerinin şehit ettiği 7 Mehmetçiğimize Allah’tan rahmet, yaralı 3 gazimize acil şifalar diliyoruz. Ailelerinin ve bütün Türk Milleti’nin başı sağ olsun. Şehitlerimize camilerde bile sahip çıkılmasından rahatsız olan “açılımcılara” Allah insaf, merhamet ve feraset versin diyoruz. Şu acılı günde başka ne diyebiliriz?
* * *
DTP kapatılsın mı, kapatılmasın mı? Bu nasıl soru demeyin. Toplum olarak bunu tartışıyoruz. Gerekçeler farklı olsa da, kimi kapatılsın, kimi kapatılmasın görüşünde. Mesela Başbakan Erdoğan, parti kapatılmasına karşıyım diyor.
Terör örgütü 7 can almış, siyasi temsilcisi kapansın mı diye tartışılıyor. Hem de mahkemeye intikal etmiş olduğu halde.
Konuya ilkeli olarak bakarsak, önce Anayasa Mahkemesi’ne baskı niteliğinde her türlü telkinden uzak durmak gerekir. Sonra karar verilinceye kadar, tartışılacak olan sadece bu kararın doğuracağı sonuçlar olabilir.
Bu arada sık sık tekrarlanan, demokrasilerde parti kapatılamaz yalanına temas edelim. Demokrasilerde pek ala parti kapatılabilir. Bunun en son örneğini, İspanya’da gördük.
Bu tespitlerden sonra, meselenin özeline, ülkemizdeki duruma dönelim. Yoğun olarak DTP kapatılmamalı diyenler var. Bunu da hukuki değil, siyasi gerekçelere dayandırıyorlar. Bu görüşü savunanların başında; iktidar partisinin bazı yöneticileri, PKK ve yandaşları, emperyalist odaklar, ikinci cumhuriyetçiler ve siyasal İslamcılar görünüyor.
Kapatılmamalı diyenlerin siyasi gerekçeleri özetle şöyle;
1-Demokrasilerde parti kapatılamaz,
2-Bölge halkı yasal temsilcisini kaybeder,
3-Devlet diyalog kuracak muhatap bulamaz.
4-Bölücü terör örgütü, mağduriyet edebiyatı yapar, tehdit daha da büyür.
5-Kapatma çare değil.
Bu siyasi gerekçelerin tümü, Anayasa Mahkemesi’ni ilgilendirir mi? Hayır. Çünkü mahkemeler, yasa ve hukuka göre karar verirler. Hukukun ve yasaların kriterleri objektiftir, kişiye, gruplara ve kurumlara göre değişmez. Bu sebeple yargı ihtilafların son çözüm merciidir ve gelişmiş bütün hukuk devletlerinde, yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü esastır.
Siyasete gelince. Bilindiği gibi, siyasetin kriterleri sübjektiftir. Anlayışa, sahip olunan görüşe, ideolojiye, çıkara, tarafa ve bilgiye göre değişir. Mesela; bölücü terör örgütünden iseniz veya terörü sömürgeciliğin aracı yapmışsanız, terörden çıkarınız varsa bölücülüğü ve terörü hak olarak görürsünüz. Yine terör karşısında, çaresizliğe, yılgınlığa ve acze düşmüşseniz, tavizi ve teslimiyeti akılcı yol sanırsınız. DTP kapatılmasın dersiniz.
Kısaca, güçlü ve büyük bir devletiniz olduğu halde hukuk ve adalet, siyasetin emrine girerse, savunmasız kalırsınız. Ülke keyfilik, istismar ve kargaşa bataklığına sürüklenir. Kısaca terör örgütünün istediği olur.
Şimdi de, yukarıdaki siyasi gerekçeleri tek tek ele alalım. Söyledik, demokrasilerde partiler pek ala kapatılır. 2. ve 3. maddelerdeki bakış, bölücü bir saptırmadır. Devlet terör örgütü ve temsilcileriyle pazarlık ve diyalog yapamaz. Demokratik rejimlerde partiler, şu veya bu bölgeyi değil, ülkenin bütününü temsil ederler. Çağdaş dünyada; ırk, dil, din, felsefi görüş ve bölge gibi parçaların partisi olmaz. Bu gerçek görülmezse, olaya teröristler gibi, ırkçı ve bölücü açıdan bakmak durumunda kalırsınız.
Öte yandan DTP de, aynen PKK gibi bölge halkının temsilcisi olamaz. Zaten bütün bu çarpık zihniyetler yüzünden, 2002’de dibe vuran terör bugünkü duruma getirildi. Egemenliğimize ve milletimizin bütünlüğüne saldıran, vahşi terör örgütüyle müzakere değil, mücadele yapılır.
Mağduriyet edebiyatı ise tehlikeli bir tuzaktır. Bu mantığın sonu teröristbaşına kadar gider. Apo’nun dosyası Başbakanlıkta bırakılırken de, terörün artacağı bahanesine sığınılmıştı. Sonunda nereye geldik ortada.
Kapatma teröre çare olsun diye değil, adaletin, suç ve cezanın gereği olarak yapılır. Sonuçta da, terörün çok önemli bir karargahı çökertilmiş olur.
Hukuk kapanması gerekir der de;
Aman mağduriyet edebiyatı yaparlar, bölgeyi kim temsil edecek gibi aldatmaca ve korkularla risk alınmazsa; emperyalistler ve terör örgütü, Türkiye’yi, en yüce mahkemesini de yendik diyecektir. Dünya da bunu böyle görecektir.
Bugün gücünüz DTP’yi kapatmaya yetmezse, yarın Türkiye’yi mi kapatacaksınız?