Dört işlem bilmeyen bir başbakan!

Muhalefet etmek elbette hakaret etmek değil. 13 yıldır ülkeyi yöneten bir partinin başı ve ülkenin başbakanı çıkıp, “Şunu şunu yapacağız” diyor, biz de örnekler vererek “bunlar palavra” diyorsak, bunun adına hakaret değil, “eleştiri” denir. “Palavra”ya hakaret diyenler aynı ağızların ve o ağzın ağabeyinin önüne gelene “hain, şerefsiz, vatan haini” demesi “iltifat” mı oluyor?..

Size bir şey söyleyelim mi? O yazı aslında turpun küçüğü idi.

Bu tür eleştiriler alabileceğimizi düşünerek turpun orta boyunu bugüne saklamıştık... Büyüğünü internetten siz bulun. Nasıl bulacağız diyorsanız, Arslan Bulut’un yazılarında bir hayli ipucu var, o izleri takip edin deriz...

Gelelim “palavra” bahsinden turpun “orta boy” olanına...

“Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten Başbakan Davutoğlu daha dört işlem bilmiyor” desek “Hadi be, o kadar da değil!” dersiniz.

Ama maalesef bu doğru.

Üstelik dört işlem bilmeyen Davutoğlu, bir seçim daha kazanacak, ülkeyi bir dönem daha yönetecek, iddiası bu...

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının daha ilkokulda öğretilen dört işlemi bilmediğini elbette yazmazdık amma, bunu dünyanın gözünün içine baka baka kendileri söylemiş, biz de yandaş gazetelerden Akşam’da okuduk...

Buyurun birlikte okuyalım:

“Davutoğlu, Uluslararası Finans Enstitüsü’nce TheFourSeasonsBosphorusHotel’de gerçekleştirilen ’Türkiye’nin Dönem Başkanlığında G-20 Gündemi’konferansı kapsamındaki akşam yemeğinde konuklara hitap etti.

Davutoğlu, Türkiye’nin ekonomik performansı ile 2001 yılındaki ekonomisi kıyaslandığında müthiş bir değişim görüleceğini dile getirerek, ’Ama bütün perspektiflerden, tüm bakış açılarından bütçe açığımız sadece yüzde 1,4, borcumuzun gayrisafi yurt içi hâsılaya oranı yüzde 13’lerde. Daha önceleri yüzde 25-30’lardaydı. Bütün istatistikler gösteriyor ki Türkiye bir başarı öyküsü yaratmıştır’diye konuştu.”

Ve daha pek çok şey söyledikten sonra Prof. Dr. unvanlı Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Sayın Davutoğlu dört işlem bilmediğini bakınız nasıl itiraf etti.

Yine Akşam’dan:

“(...) küresel krizden bu yana 6 milyona yakın yeni istihdam oluşturduklarını vurgulayarak, ’Gayrisafi yurt içi hâsılamız neredeyse 800 milyar doları geçti. Kişi başına düşen milli gelirimize baktığınız zaman bu da 19 bin doları geçti. Türkiye şimdi üst orta gelir grubu ülkelerden birisi haline geldi...”

“Gayrisafi yurtiçi hâsılamız 800 milyarı ’neredeyse’şartıyla geçti” ise nüfusu 78 milyon olan Türkiye’de nasıl oluyor da Başbakan Davutoğlu, “Kişi başına düşen milli gelirimize baktığımızda bu da 19 bin doları geçti” diyebiliyor.

Kişi başına düşen millî gelir, gayrisafi milli hâsılanın ülke nüfusuna bölünmesiyle ortaya çıkmıyor mu?

Paylaştır 800 milyar doları 78 milyonluk Türkiye’ye, kişi başına düşen millî gelirin 10 bin küsur dolar olduğunu gör...

Yani yapılması gereken sadece ilkokulda öğretilen dört işlemden biri olan “bölme” den ibaret...

Zaten IMF, Türkiye 10 bin dolar milli gelir bandında diyor.

Ekonomi ile ilgilenen sivil toplum kuruluşları, “Ülkemiz 10 bin dolarlık ekonomi bandında patinaj yapıyor, Türkiye orta gelir tuzağında” diye ciddi uyarılarda bulunuyor, Başbakan Davutoğlu da tutuyor, uluslararası bir camiaya seslenirken “Milli gelirimiz 800 milyar dolar, kişi başına 19 milyar düşüyor, yüksek gelir sınıfına geçtik” diyor.

Biz bölme işleminde bile hata yapan bir Başbakanın açıkladığı bir hükümet programının pek çok bölümüne “Palavra” dediğimizde, zatı şahanelerine niye “hakaret etmiş” olalım!

Böyle bir hatayı muhalefet liderlerinden biri yapsaydı hem Erdoğan, hem Davutoğlu, hem havuz medyası, “Bunlara dört koyun bile teslim edilmez” diye meydan meydan dolaşmaz, manşet manşet bulaşmazlar mıydı?

Yazarın Diğer Yazıları