Dolar'ın ve İsrail'in gözü kör olsun!
Dünya resmen bir devletin vatandaşına kurduğu tuzağı, reva gördüğü vahşi cinayeti petrol ve dolar karşılığı görmezlikten gelmektedir.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu geçenlerde Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın 'Cemal Kaşıkçı' cinayetine yönelik olarak "Fransız bakan doğruyu söylemiyor. Paranın gözü kör olsun. Bunlar yakında Kaşıkçı cinayetini inkâr ederlerse hiç şaşırmayın" dedi.
Çavuşoğlu'nun dedikleri çıkıyor.
Yalnız Fransa mı?
Bütün emperyalist odaklar aynı hava içindeler.
Kaşıkçı cinayetini çıkarları karşılığında ağırdan alan, görmezliken gelen, çalının arkasını dolanan bir çok ülke var. Bunların en önünde de ABD ve İsrail gelmektedir.
Bir zamanlar Karl Marks, "biriktirmek, biriktirmek, biriktirmek işte kapitalistlerin Allahları ve Peygamberleri" demişti.
Shakespeare ise Atinalı Timon'da "Altın, sarı, göz kamaştırıcı, değerli altın! Bunun şu kadarı, karayı ak, çirkini güzel/ Eğriyi doğru, adiyi soylu, yaşlıyı genç, korkağı yiğit yapar... Bu sarı köle/ Din de kurar, din de bozar, kutsar lanetliyi" demişti.
Emperyalist ülkeler çıkarları söz konusu olduğunda canileri masumlaştırır, katilleri makulleştirir.
Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılmasının önündeki en önemli engel Suud'un petrolü ve dolarıdır. Çok açıktır ki emperyalist ve güçlü ülkelerin lügatinde her siyasetin bir fiyatı vardır. Satın alınmayacak bir siyaset yoktur yeter ki onun fiyatını ödeyecek para olsun!
Kaşıkçı cinayeti dolara, petrole ve İsrail'in geleceğine feda edilmeye çalışılmaktadır.
İsrail'in gözü kör olsun!
ABD Başkanı Donald Trump, "Eğer Suudi Arabistan olmasaydı, Orta Doğu'da büyük bir üssümüz olmazdı. İsrail'e bakın, Suudi Arabistan olmasa İsrail çok büyük bir sorun içerisinde olurdu... Suudi Arabistan'da çok güçlü bir müttefikimiz var." değerlendirmesinde bulundu.
Washington Post gazetesinden Jackson Diehl ise İsrail Başbakanı Netanyahu'nun ABD ile Suudi Arabistan'ın sacayaklarını oluşturduğu bölgesel çıkar ittifakını sürdürmek için Kaşıkçı cinayetinin sorumlularına "can simidi uzattığını" savundu.
İsrailli yetkililerin cinayetin ortaya çıkmasının ardından Suudi Arabistan rejimi adına ABD nezdinde lobi faaliyetine başlamıştır.
İsrail Başbakanı'nın kamuoyuna yaptığı açıklamada, "Suudi Arabistan'ın istikrarının korunması dünyanın istikrarı için önemli." demiştir.
Dünyanın egemen kesimleri 'dolar, petrol ve çıkarlar için cinayetler görülmezden gelinsin' havasındalar.
Bu durum ahlakın, hukukun ve insaniliğin güç, para ve çıkar karşısında çok da anlamı olmadığını göstermektedir. Gücün zalimleşmesi işte böyle bir şeydir.
İsrail'in Suudi Arabistan'daki iş birlikçisi Prens Selman, ülkede tek hâkim otorite konumundadır. Onun izni olmadan ona bağlı elemanların cinayet işleme ihtimali hiç yoktur. Cinayetin Prens Selman'ın gözetim, denetim ve yönetimi altında işlendiğini herkes bilmektedir.
Nitekim Prens Selman'ın cinayetten sonra Trump'ın damadı Kushner ile yaptığı görüşmede Kaşıkçı için "O tehlikeli bir İslamcıdır" ve "Müslüman Kardeşler üyesidir" dediği basına yansımıştır. Görüşmede, Kaşıkçı olayının ABD-Suudi ilişkilerine zarar vermemesi gerektiğinin de altı çiziliyor. Böylece Kaşıkçı'nın öldürülme nedeni de ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Bu arada Prens Selman, Türkiye'nin cinayet konusundaki tutumundan geri adım atmaması üzerine kendisini tamamen ABD/İsrail çıkarlarını adamış bulunmaktadır.
Prens Selman, Suriye sınırında Türkiye aleyhindeki faaliyetleri hızlandırmıştır. Bu bağlamda Suud ve BAE'nin oluşturduğu bir heyet ABD tarafından PKK'yı korumak için kurulacak gözlem noktalarının finansmanını üstleniyor.
Suud-BAE heyeti, 'Sınır Muhafızları' adı altında kurulacak 30 bin kişilik PYD/PKK terör grubunun maaş, eğitim, silah ve cephane giderlerinin karşılanması konusunda anlaşıyor.
Suud-BAE, terör örgütüne Türkiye'nin güney cephe hattında açıktan desteğe başlamıştır.
Kaşıkçı cinayetinin üstüne dolar ve İsrail için bir bardak su içilmiş bulunmaktadır.
Ne diyelim, doların ve İsrail'in gözü kör olsun!