Dış borçlarda risk var
Kamu kesiminin bütçe açığını kapatmak için yurt içinden, yerleşiklerden aldığı iç borçlar, Gayri Safi Milli Hasıla içinde bir transferdir. İç borç faizleri aynı zamanda gelir dağılımını da etkiler. Herkesin kamu hizmetlerinden aynı derecede yararlandığı varsayımı altında, eğer devlet borç aldığı kesimlere yüksek reel faiz verirse, yani kamu kağıtlarının faizi enflasyonun çok üstünde olursa, devlete borç verenler zengin olur. Tersine eksi reel faiz olursa, devlete borç verenler kaybeder.
Dış borçlar böyle değil.. Devletin veya özel sektörün dış borcu fark etmez... Önemli olan Türkiye’nin dış borcudur. Çünkü...
Bir... İster özel sektör, ister devlet borç alsın, dış borç alındığı zaman içeriye kaynak girişi oluyor. Faiz ve anapara geri ödendiği zaman da dışarıya kaynak çıkışı oluyor. Bu nedenle dış borçlar büyümeyi etkiler.
İki... Faiz ödeme ve dış borç ana para geri ödeme dövizle yapıldığı için, döviz ihtiyacını artırır. Döviz talebini artırır. Dış borçların yüksek olması halinde, Merkez Bankaları daha yüksek döviz stoğu tutmak zorundadır. Döviz stoğu tutmanın da maliyeti var.
Türkiye’nin, 2002 yılında 129.6 milyar dolar olan borç stoğu, 2012 yılının ikinci çeyreğinde 318.2 milyar dolara yükseldi. 10 yılda 188.6 milyar dolar arttı.
Bu 10 yılda özel sektörün dış borcu da 43 milyar dolardan 207.6 milyar dolara yükseldi.
Üstelik dış borçlarımız kağıt üstünde göründüğünden daha fazladır.. Ve dış borç yükü de görünen dış borç stoğundan daha ağırdır. Çünkü... Sıcak para da dış borç demektir. Sıcak para stoğu da 105 milyar dolar dolayındadır.
Şimdi sıcak paranın getirdiği rehavetle bu sorunu görmüyoruz. Ancak sıcak para doğrudan yabancı yatırım gibi değil.. Ne zaman çıkacağı belli değil.. Uzun süre kalmaz.. Bu nedenle, kalıcı değil..
Belki daha da önemli bir sorun dış borçları yalnızca cari açığın finansmanında kullanmış olmamızdır. Söz gelimi, özel sektör, aramalı ve hammadde ithalatının bir kısmını dış borçla yaptı.
Eğer dış krediler yatırımlarda kullanılsaydı, yeni yatırımlar nedeniyle üretim artışı, verimlilik artışı ve istihdam yaratarak kalkınmayı, fert başına gelir artışını hızlandırabilirdi.. Bu yolla dış borçlar kendi kendine geri ödeyebilirdi.
Sonuç olarak, Türkiye net dış borç ödeyen ülke konumuna gelince, dışarıya kaynak çıkışı olacak. Net dış borç mürettebatının milli hasılaya oranı, büyüme oranından daha yüksek olursa, fakirleşme yaşanacaktır.