Evet, tehlikelidir. Neden? Çünkü bütün dağıtma çabalarına rağmen halen daha varlığı sürüyor.
Fetöcü diyorlar gene dağılmıyor.
PKK''lı diyorlar gene ayakta.
Meral Akşener kopacak, dedikçe bir türlü söylenenler olmuyor.
En son gelişme şu: Ahmet Davutoğlu, "Genel başkanlar, cumhurbaşkanı kadar, cumhurbaşkanı gibi ister içerden ister dışardan olsun her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak." dedi.
O konuşmayı dinledim.
Bir şeye dikkat çekti Davutoğlu: "Her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak."
Ne var bunda?
Anayasa akıllarına gelmiş.
"Anayasa ne olacak" diyorlar.
Anayasa, "Partili cumhurbaşkanı yetkisini kimseyle paylaşmaz" mı diyor?
Hayır!
Yetki devri (göçerimi) yapamaz mı diye bildiriyor?
Gene hayır.
Çünkü çağımız yönetiminin en önemli argümanı, geleneksel tek adam, tek kişi, tek karar verici otoriter yönetim felsefesi ortaya koymaktır. Çağdaş yönetim, bırakın tek kişiyi, tek kurum yerine YÖNETİŞİM kavramını getiriyor.
Ne demek yönetişim?
Paydaşlarla birlikte karar almak demek.
Etkili yöneticiler, tek başına değil, astlarıyla ve mümkünse aynı işi yapan paydaşlarıyla karar alır. Yönetsel kararlara onları ortak eder. Böylece kararın sonuçlarına herkes katlanır.
Buna vesayet denmez; paylaşım, ortaklaşma denir. Demokratik yönetim tam da budur.
Nereden biliyorum?
E, bendeniz eğitim yönetimi diplomasına sahip bir yazarım. Diplomalarımdan biri bu.
Gidiniz iktisat fakültelerinde işletme yönetimi kitaplarına bakınız lütfen. Onlarca yönetim modeli var.
Sıfır hata yönetimi.
Kalite yönetimi.
Toplam kalite yönetimi.
Gelecek yönetimi.
Çatışma yönetimi.
Zaman yönetimi.
Stratejik yönetim vd.
Yönetim bir bilimdir. Doktorasıyla, yüksek lisansıyla yazılmış yüzlerce tezin konusudur. YÖK''ün tez kayıtlarında; eğitim yönetimi, işletme yönetimi, kamu yönetimi gibi çeşitli dallarda bilimsel çalışmalar bulursunuz.
Yönetim bilimlerinin onlarca profesörü, doçenti, doktoru, bilim uzmanı vardır.
Aymazlar çıkmış ortaya, birkaç tane iş bilmez, bilimden anlamaz, salt partizan zihniyetle üfürüyor. Neymiş, seçilecek cumhurbaşkanı yetkilerini başkalarıyla birlikte nasıl kullanırmış. Böyle şey olur muymuş? Her şeyden önce anayasaymış.
Cehaletin okulu yok. Konuş konuşabildiğin kadar.
Her yönetici (ister cumhurbaşkanı, isterse okul müdürü, isterse banka müdürü olsun) yetkilerini dağıtabilir. Ekiple birlikte kullanabilir. Onun böyle yapması, yetkilerin kendisinden alınıp başkasına süresiz verildiği anlamına gelmez. Yönetim bilimlerinde bunun adına "Yetki göçerimi" yahut "Yetki devri" denir.
Zaten akıllı yönetici böyle yapar. Yetkilerini devreder. Kendisi bir orkestra şefi gibi, liderlik rolünü oynar. Aksi halde, cumhurbaşkanlığı gibi ağır sorumluluk ve ülke için hayati, önem derecesi yüksek kararlar almayı gerektiren bir işi tek başına kendisi yapmağa kalkarsa altında kalır. Ülke kötü yönetilir. Millet zarar görür. Hem de o yönetici büyük bir yorgunluğa mağlup olur.
6''lı Masa için ne demiş Davutoğlu: "Her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak."
Mesela, Bakanlar atanırken.
Merkez Bankası''na başkan atarken vb. Yoksa çay söylerken, bir bakanlıktan gelen resmî yazıya onay verirken değil. Dahası hep birlikte oturup tek tek bakanlıklardan gelen klasörler dolusu resmî yazıyı okuya okuya, sonra da tartışa tartışa imzalayacak değiller. Buna ne zaman yeter, ne de insanın gücü yeter. Böyle bir şey imkânsızdır. Bunu tek başına mevcut cumhurbaşkanı da yapamaz. Yapmağa kalksın üç gün sonra hastanelik olur. Dolayısı ile iş bilmezler boşuna üfürüyor.
6''lı Masa, grupla yönetim konusunda ortak mutabakat ve ilkeler belirlemiş. Çok güzel. Doğrusu da budur. Böyle yönetim, yapılacak hataları azaltır. Sorumluluğu tek kişiden alır gruba yükler. Ortaya çıkacak anlaşmazlıkların anında çözülmesine yardım eder.
Başka?
Millî birlik ve beraberlik duygusunu geliştirir. Ülkemiz ve biz anlayışını pekiştirir.
Siyasete kalite getirir.
Kavgacıların, ayrımcıların ve siyaseti partizanlık olarak yapanların aklına yatmaması da normaldir. Bu sebeple 6''lı Masa onlar için tehlikelidir.
