Devletin öz eleştiri raporu...
Sözde çözüm sürecinin ne olduğunu meskûn mahal operasyonları sırasında ele geçirilen mühimmata bakarak da görmek mümkün!.. Örneğin; sadece Sur'da yapılan operasyonlarda teröristlere ait 11 ton mühimmat ele geçirildi ve imha edildi. Kamu düzenini sağlamak için teröristlerce şehir merkezlerinde açılan hendeklerin kapatılması, teröristlerin etkisiz hale getirilmesi, söz konusu silah ve bombalardan şehirlerin temizlenmesi devletin asli görevidir.
Aslında lafı şuraya getireceğim; Genelkurmay Başkanlığı'nın darbe söylentilerine karşı yaptığı yazılı açıklama ile Ankara'nın gizli açık mekanlarında "darbe" üzerine senaryoların gündemin birinci maddesi olduğuna sanmayın. İktidarın Orta Doğu'daki bataklığa girme maceralarına set olan TSK'nın üzerine bu operasyon bilinçli olarak yapılıyor. Kaynağı iktidar ve saray çevreleri. Bir taraftan "TSK, paralel yapıya teslim oldu" algısı yoğun olarak işlenirken diğer yandan Reza Zarrab'ın ABD'de tutuklanması ve "paralel yapı" üzerinden kargaların bile güleceği darbe söylentileri ısrarla kulislere ve yandaş köşelere fısıldatılıyor. Ankara gazetecisi olarak çok net olarak şunu söylerim;
Henüz çürütülememiş devlet mekanizmalarının birinci ve tek gündem maddesi; şunun bunun iktidar kavgası değil, milletin ve devletin bekası. Buna bağlı olarak da yürütülen operasyonlarda terör bölgesinde yaşayan vatandaşların ülkesinden ve devletinden aidiyet bağlarının kopmaması ve onlara zarar gelmemesi. Ve TSK, şu ana kadar yapılan operasyonlar sırasında PKK ile vatandaşlar arasına çok net ve kalın bir duvar örmekte çok başarılı oldu. Bu başarı sayesinde de bölge halkının desteğini yanına alabildi. Operasyonlarda çok başarılar elde etti. Nice örneklerini somut olarak biliyorum ki; bunları şu anda bu köşeden yansıtmak zamanlama açısından doğru değil.
Ayrıca; demokratik her ülkede devlet, vatandaşının mal ve can güvenliği ile kamu düzenini sağlamak için yasalarda öngörülen tedbirleri almakla mükelleftir. Böyle büyük çapta ve uzun süreli, halkın normal yaşamını etkileyecek operasyonlarda sivil halkın etkilenmemesi için azami gayret sarf edilmesi ve gerekli tedbirlerin önceden alınması da önemlidir.
Son terör operasyonlarına bakıldığında, operasyon öncesi, operasyon sırasında ve operasyondan sonra sivil halka yönelik alınması gereken tedbirlerde yaşanan bazı aksaklıklar da Ankara'nın gündeminde. Bunları maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz;
1- Operasyon yapılan ilçelerde sokağa çıkma yasağı ilan edilmek suretiyle sivil kayıpların önüne geçmeye, sivil halkın mal ve can güvenliğini sağlamaya çalışılmıştır. Ancak sokağa çıkma yasaklarından halkın son günde hatta son saatlerde haberi olmuştur. 2 aydan fazla sürecek veya ne kadar süreceği dahi kestirilemeyecek böyle operasyonlardaki sokağa çıkma yasağının çok önceden ve anlaşılır bir biçimde haber verilmesi gerekir ki sivil halk bu konuda gerekli tedbirlerini alabilsin.
2- Operasyonlar sırasında da sivil halka gerekli bilgilendirme yapılmadığı, operasyonların daha ne kadar devam edeceği, sivil halkın mağduriyetinin nasıl giderileceği konusunda yeterli bilgi verilmediğinden kaynaklanan sıkıntılar, çıkan haberlerden de anlaşılmaktadır.
3- Operasyonların amacı teröristleri etkisiz hale getirmek suretiyle kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Büyük çatışmaların yaşandığı bu yerlerde sivil ölümlerin önüne geçmek, ancak çatışma alanındaki vatandaşları önceden tahliye etmekle olur.
4- Ülkemizde deprem, sel vb. bir felaket olduğunda AFAD, Kızılay gibi sorumlu kuruluşlar canla başla çalışırlar. Operasyonların olduğu ilçelerden binlerce insan göç ettiği, aç susuz kalan vatandaşlar olduğu, bir göz odada 12 kişinin yattığı, yeni doğum yapan bir annenin sütünün kesildiği bu dönemde; AFAD, Kızılay gibi kuruluşların çalışmalarında aksaklıklar yaşanmıştır. Güvenlik güçleri tarafından teröristler etkisiz hale getirilirken bundan olumsuz etkilenen sivil halka da sözü edilen kuruluşlar aracılığıyla daha iyi sahiplenilmesi gerekirdi. Oysa çoluk çocuk yollarda perişan olan, eşyasını evinden alamadan yollara düşen, kalacak yeri olmayan, bir tas yemeğe muhtaç olan çocuk, kadın, hasta ve yaşlıların kış ortasındaki görüntüleri basına yansımıştır. Bu görüntüler insan hakları açısından ülkemizin karnesine olumsuz olarak yazıldığı gibi uluslararası alanda Türkiye'nin imajını olumsuz etkilemiştir.
5- Operasyonların bittiği ilçelerde vatandaşların evleri ve eşyaları kullanılamaz halde, esnaf iş yerini açamayacak durumda; dolayısıyla vatandaşların mağduriyeti devam etmektedir. Oysa bir deprem olduğunda nasıl evsiz kalanlara devlet süratle geçici kalacak yer temin edip sıcak yer veriyorsa; bu ilçelerde terör operasyonlarından olumsuz etkilenen vatandaşlara da bu imkânların sağlanması gerekir.
6- Operasyonların yapıldığı ilçelerde ve genel olarak Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde her gün şehit haberleri gelirken, binlerce insan göç ederken batıdaki halkın bu konuda duyarsız kaldığı gibi algı oluşması operasyon bölgesindeki halkı olumsuz etkilemiştir. Bu konuda da iyi ve yeterli iletişim sağlanamadığı anlaşılmıştır. Empati yoluyla bu yöredeki halkın çektiği sıkıntıların da paylaşılması gerekir.
Esas duyulması ve duyurulması gereken devlet katlarında yapılan ve öz eleştiri sayılacak bu analizlerdir.
Yoksa!..
Herkesin aklına "bu sefer de tekrar çözüm masasına dönebilmek için mi darbe senaryoları üfleniyor" sorusu geliverir!..