Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Deveye sormuşlar

Nevruz’da Diyarbakır’daki mitingde, teröristbaşının resimleri başrolde olmuş, PKK flamaları açılmış, bölücü nitelikte konuşmalar yapılmış, kürsüye çıkan poşulu militanlar “AKP oyun oynamaya kalkmasın, nasıl savaştığımızı dost düşman biliyor” diye söylemde bulunmuştur. Lice’nin köyünde PKK silahlı teröristler dağdan inip, havaya ateş etmiş ve basın bildirisi okumuştur. Mitinglerde bunun gibi birçok yasadışı ve bölücü etkinlikler meydana gelmiş, bütün bunlar yadırganmamış, çözüm sürecini savunanlar ve savunanların bulgur dövücüleri tarafından sorgusuz bir şekilde olumlu olarak nitelendirilmiştir. Bu gösterilerde sadece Türk Bayrağı’nın bulunmaması tenkit edilmiştir.
Türk Bayrağı’nın bulunmaması önemli bir eksikliktir. Ancak diğer olumsuzlukların görmezlikten gelinip sadece buna odaklanılmasının yanıltma amaçlı olduğu, sadece toplumda olabilecek tepkileri hafifletmek için ortaya konduğu düşünülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını, bütünlüğünü ve onurunu yok sayan bunca eylemin içinde sadece Türk Bayrağı’nın yokluğu rahatsızlık vermişse, o zaman insanın aklına deve hikâyesi gelmektedir. “Deveye sormuşlar neden boynun eğri diye. Deve de cevaben nerem doğru ki” demiş. Onun için bu tepkinin inandırıcı değil, maksatlı olduğu değerlendirilmektedir.
Üstelik bayrak bulunmayışını bir provokasyon olarak nitelendirmenin de yanlış olduğu düşünülmektedir. Aksine, orada Türk Bayrağının bulunması durumunda çeşitli saldırılara uğrama ihtimalinin yüksek olduğu kanaati hâkimdir. Çünkü oynanan oyun bellidir. Türk Bayrağı onlar için kutsal bir varlık değildir. Yürütülen görüşmelerde devlet olsun, hükümet olsun, başta bölücü başı bütün bölücüler/Kürtçüler olsun, PKK olsun, akil adam olmaya adaylar dahil çözüm adı altında Türkiye Cumhuriyeti’nin dönüşümüne odaklanmış yazar ve yorumcular olsun tamamı, T.C. Devletini ve Türk Milletini bir taraf, bölücü/Kürtçüleri diğer taraf olarak görmektedir. Bu süreç bile bile ladestir.


***


Yönetim tarafından Bölücülerin/Kürtçülerin/PKK’nın isteklerinin neler olduğu ve karşılığında neler verileceği söylenmemesine rağmen, PKK’ya yakınlığıyla bilinen kaynaklar ve BDP temsilcileri tarafından bunlar dile getirilmekte, Öcalan’la yapılan görüşme tutanaklarında ve Nevruz mesajında da yer almaktadır. BDP ve örgüt, özellikle çekilmenin ve görüşmelerin yasal bir çerçeveye oturtulması konusunda ısrar etmektedir. BDP Eşbaşkanı Kışanak, “Mevcut yasalarda Öcalan ‘yasadışı bir örgüt lideri’olarak görülüyor. Bir savcı çıkıp dava açarsa ne yapacağız. Bunun için yasal güvence istiyoruz, sürecin yürümesi için bu çok önemlidir” demiştir. Bu konularda TBMM’nin devreye sokularak yasa çıkarılması, böylece uluslararası ortamda tanınma ve legal hale gelme arzusunda oldukları bilinmektedir.
Diğer taraftan yasaya tabi olmadan sadece hükümetin direktifleriyle yürütülecek çekilme sürecinde, TSK’ya, teröristleri görmezlikten gelmesi veya müdahale etmemesi konusunda verilecek emir ve direktifleri uygulayan kişilerin, ileride halen TSK mensuplarıyla ilgili yürütülmekte olan davalarda olduğu gibi, yasa dışı emirleri yerine getirmekle suçlanmaları da mümkün olabilir.


***


Bundan sonraki aşamada slogan haline getirdikleri “Öcalan’a özgürlük, Kürtlere statü” , Anayasa’dan Türk ve Türk Milleti kelimelerinin çıkarılması, önce yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, sonra Barzani modeli özerk Kürdistan’ın gündemde olması beklenmektedir. 4 parça Kürdistan konusundaki açıklamalar gözden kaçmamaktadır.
Sözde ‘Çözüm Süreci’ için, bölücülerin de isteği “Akil Adamlar” ın görevlendirilmesi söz konusudur. Bunların kimlerden oluşabileceği hususunda kamuoyunun tepkisini ölçmek üzere bazı isimler ortaya atılmıştır. Bu isimlere bakıldığında, Atatürk’ün öngördüğü Türk Milletini benimseyen, Cumhuriyetin ilkelerine sahip çıkan, Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatlerini her şeyin üstünde görenlere rastlanmamıştır. Tam aksine bu heyetin çoğunlukla, PKK’yla irtibat halinde olan, Kürtçülüğü savunan, Türk Milletinin kutsal değerleriyle barışık olmayan veya yandaş olarak isimlendirilen kişilerden oluşabileceği kanaati oluşmuştur.
Neticede neresinden bakarsanız bakın, baştan itibaren bilerek veya bilmeyerek oluşturulan politikada ve stratejilerde hata yapıldığından, bunları süreç içinde taktiklerle düzeltmek mümkün değildir. İşin doğru bir tarafı yoktur. Deveye sormuşlar...

Yazarın Diğer Yazıları