Depremlerin psikolojisi ve sosyolojisi
Elazığ-Sivrice merkezli 6.8 şiddetindeki deprem sonrası kurtarma ve yardım çalışmaları sürüyor.
Bu satırları yazdığım anda ölü sayısı 36, yaralı sayısı 1.607 idi.
*
Deprem bölgelerinde yaşayan ya da depremden bir biçimde etkilenmiş olan insanlar;
- "şok" yaşarlar,
- "deprem algıları" değişir,
- geleceğe ve an'a yönelik "belirsizlik duyguları" oluşur,
- "güvenlik arayışları" yoğunlaşır,
- bölgelerin kültür ve inanışlarına göre "kadercilik" ya da "bilimsel önlem alma" gibi farklı düşünceler oluşur.
*
Türkiye'nin artık kritik bir deprem ülkesi olduğunu biliyoruz.
Coğrafyamızın yüzde 93'ünün aktif fay hattı içinde olduğu ama etkilenecek alanın yüzde 98 olduğu ifade ediliyor.
*
Jeolojik bir olgu olan depremin sosyolojik boyutları da önemlidir.
Bu sosyolojik boyutlar içinde insanların "sosyal düzenin bozulması", yaşam alanlarının ve tarzlarının geçici ya da kalıcı olarak değişmesi ve "toplumsal ve psikolojik yabancılaşma" vardır.
*
Depremlerin ardından insanların rehabilitasyonu ve travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB'nin) iyileştirilmesi çok önemlidir.
*
Hayvanlar da depremlerden insanlar gibi etkilenmektedir.
Bu dostlarımızda oluşan psikolojik bozuklukların da "hayvan psikologları" tarafından tedavi edilmesi konusu ihmal edilmemelidir.
*
En önemli noktalardan biri de, kriz anlarındaki "toplumsal dayanışmanın" süreç içinde "toplumsal belleklerde" zayıflamasının önüne geçmeli, bilimsel önlemler ihmal edilmemelidir.