Deneme Yanılma İlişkileri

Türk Medyası'nda "Ebedi dost yoktur. Ebedi menfaat vardır"ı ilk yazanlardanım. Yaklaşık 50 yıl önce kaleme almıştım. Bildiğiniz gibi, buna en iyi örneğin İngiltere Parlamentosu'nda bulunduğunu da devamlı hatırlatırım. Türkiye'nin Irak'ta ayrı, Suriye'de farklı gruplarla yaptığı işbirliği ortada. Bunların dünya görüşlerini vurgulamak için birbirleriyle çatışmalarını gösterebilirim. Prof. Dr. Tayyar Arı'nın dediği gibi "İttifaklar, bir sorundan öbür soruna değişebiliyor". Yani ilişkiler, çıkarlarla bağlantılı. En taze ve canlısı Mesud Barzani'nin durumu. Saddam'a karşı destek verdik. Onları koruma amacıyla ileri karakollar kurduk. Merhum Turgut Özal'a "Dayı" demeye başladılar. Ceplerine kırmızı pasaport koyduk. Altlarına uçak bile tahsis ettik. Ne zaman ki PKK ile ortak mücadeleye kalktılar, denge bir anda bozuldu. "Bana dokunmayan Kandil bir yaşasın" dönemine geçtiler. Celal Talabani'nin "Türkiye'ye bir Kürt kedisi bile vermem" sözünü unutanlara, hatırlatmak isterim.

Araya uluslararası aktörlerin girmesiyle durum daha karışık hale geldi. Bunda suçumuz yok muydu? Elbette vardı. Hata üstüne hata yaptık. Dünyanın sayılı enerji depolarından Kerkük'ü yutma gayretlerini görmezden geldik. Barzani'nin sinsi planını sadece izlemekle yetindik. Önce kırmızı çizgiler silindi. Ardından Kürt kantonlarına yardım koridorları açıldı. Kürdistan bayraklarını dalgalandırıp, topraklarımızdan geçtiler. En sonunda ayaklarına kırmızı halı serip, Devlet Konukevi'nin gönderine malum paçavrayı çektik. Ne zaman ki "Bağımsızlık referandumu" yaptılar, başa döndük. Bu kez de mazeretimiz aynıydı; "Son anda vazgeçecekler sandık, aldatıldık". Gel de muhalefetin "Bu kaçıncı yanılgı" söylemine karşı çık.

Şimdi üstünde çalışılan, askeri ve diplomatik yaptırımlar. Ardından ekonomik ambargonun geleceği söyleniyor. Bu defa Bağdat yönetiminin denetimine girmemiz ilginç. Sanki 33 Irak askeriyle bayrak koşuşturmaca piyesi izleniyor. Hani dilim varmıyor. Yoksa daha ağır benzetme yapacağım. Musul'u bir gecede DEAŞ'a, üniformalarını çıkarıp teslim edenlerle mi cephe açacağız? Bitleri kanlandığı an "Çık topraklarımdan" tehditlerine başlayan bunlar değil mi?

ABD-İsrail Planı

Daha iki gün önce yazdım; "Erbil'e Pentagon Binası". Barzani Aşireti'nin asıl destekçileri meydanda. Bazen takılıyorum; "ABD'mi İsrail'i, İsrail'mi ABD'yi yönetiyor". Bu gidişle ileride her eyaleti temsil eden yıldızlarla dolu Amerikan Bayrağı'nda bir de Şaday görebiliriz. Ya da "Her espri de biraz doğruluk payı vardır" deyip, tamamı Musevi yıldızlarıyla dolu ABD Bayrağı'na tanık olabiliriz. Irak'ın kuzeyinde bir ABD-İsrail ortak tezgahı izlemekte olduğumuz kesin.

Tuhafıma giden bunların "Yandan kurmalı" ya da "Pilli-ceryanlı" sözcüleri. "Barzaniseverler" bu günlerde seslerini daha fazla çıkarmaya başladılar. Örneğin yıllar öncesinin Oral Çalışlar'ı, en hızlı sözcülerden. "Aşiretin sesi" olmayı sürdürüyor. Hani Balat tabiriyle "Yerseniz" yapıyor. Çalışlar, "Çalışıyor"!

***

Kazığın büyüğü

Yeni vergi zamları açıklandı. Otomobil sahipleri yandı. Hepsi bu kadar mı? Emlaktan, şans oyunlarına kadar kazığın boyu uzun. Sürpriz mi? Değil. Ekonomide işlerin iyi gitmediği tescillendi.

1971 yılında Dünya Gazetesi'nde çalışıyordum. Yazıişleri müdürlerinden biri Kemal Moralı idi. Bir Anadol araba aldı. Aradan bir süre geçtikten sonra yanıma geldi. Bedava olduğu söylenen bakımdan çıkmıştı. Uzatılan faturayı görünce şaşırmıştı. "Araba, pahalı bir metrestir" diyerek yine "Sahibinden satılık" ilanı verdi. Yıl 2017 ve aynı teşhis hala geçerli. Sağolsun ekonomimizi yönettiğini zannedenler.

***

Doçentlik ne oldu?

Cumhurbaşkanı'nın önerdiği ve bir türlü gerçekleşmeyen tek teklif "Yardımcı Doçentliğin kaldırılması" galiba. 15 bini aşkın Yrd. Doç. Dr. ise umutla bekliyor. YÖK'ten tık yok. Şimdi de üniversite giriş sınavlarını "Yıllar önceki haline getirmekle" meşguller. Sanki iki çalışma aynı anda yapılamazmış gibi.

Bu arada bir başka konuda daha hatırlatma yapmak istiyorum. Konservatuarların sanatçı öğretim elemanları hala Haziran Teşvikleri'ni alamadılar. Bunların sesini duyan olmayacak mı?

***

Cevaplar

Yaşar Usluer'in dertleşmelerini ilgiyle okuyorum. Kendine sadece "Çoğu gitti, azı kaldı" diyerek, biraz daha sabır tavsiye ediyorum. Yetkin Uymaz'ın Arab el Ayn'ı Kobani'ye dönüştürenlerle ilgili tespiti güzel.

...

Serdar Anıl Çağlar uyarılarında haklı. Teknolojik özürlü olmamdan ötürü yazılarımda bir takım hatalar oluyor. Kusuruma bakmasın. D. Nejat Akın, Atacan Bilici'nin övgülerine teşekkür ediyorum. Yusuf İpekli'nin önerisini gereken yere ilettim. Aldığım cevap "İsim kesinleşti. Ancak henüz açıklayamıyoruz" şeklinde.

Yazarın Diğer Yazıları