'Demokrasinin Zafer Gecesi' ve Hilal Cebeci'nin beyni!

TBMM, 13 saat tartışarak MİT yasası değişikliğinı kabul etti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, jet hızıyla onayladı. Sabah gazetesi manşeti patlattı: “Demokrasinin Zafer Gecesi!”
Haberde şu ifadeler kullanıldı:
l Meclis’te yapılan yasa değişikliği ile son sözü atanmışlar değil seçilmişler söyledi. Genel Kurul’da 13 saatlik maraton sonrasında 266 milletvekillinin oyu ile MİT mensupları ve başbakanın görevlendireceği kamu personelinin görevi nedeniyle işlediği iddia edilen suçlardan hakkında soruşturma açılmasını başbakan iznine bağlayan yasa kabul edildi.
l Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, yasanın çıkartılması ile birlikte “oyunun bozulduğunu” belirterek, şöyle dedi: “Şöyle bir söylem var: ‘Savcı, hakim, polis, asker, falanca yerdeki memur ülkenin yararını düşünür, bunlar ülkenin aleyhine iş ve işlem yapmazlar. Ama Başbakan ülkenin yararını düşünmez, aleyhine iş ve işlem yapar.’ Atanmışlara güveneceksiniz, milletin seçtiklerine güvenmeyeceksiniz, bu millete güvenmemektir.”

***

Diğer yandaş gazeteler de haberi bu anlayışla vermiş ama Sabah gibi manşet atamamışlar!
Bir ülkede Başbakan, istihbarat görevleri dışında herhangi bir memura görev verecek, o memur suç işlemesi halinde savcılar soruşturma açmak için Başbakan’dan izin isteyecek. Bu, Başbakan’a yargı yetkisi tanımak olmuyor mu?
MİT ile ilgili olan yetkiyi anladık.. Bütün dünyada böyle oluyor ama kapsamın istihbarat görevleri dışına taşınması, Başbakan’ın görev verdiği bütün kamu görevlilerine yaygınlaştırılması ne demek oluyor? Başbakan’a “Tanrısallık” izafe etmek olmuyor mu?
Zaten Başbakan Tayyip Erdoğan da Medeni Kanun’un kabul edilişinin yıldönümü için yayınladığı mesajda, “Hukuka güvendikçe demokrasi güçlenecek” demiş. Hukuka çok güvendikleri için, savcının soruşturmasına karşı kanun çıkarıyorlar! Sabah, bu haberi de “Demokrasinin Zafer Gecesi” manşetinin altından vermiş..
Doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor! Bu nasıl demokrasi? Bunun akılla, mantıkla izah edilir bir tarafı var mı?

***

Ama en doğrusunu Hilal Cebeci yapmış! Herhalde, “Ülkede bu kadar akıl dışı işler dönüyor. Bir beyin lazım ki bu işleri düzeltebilsin.. Şu anda o beyin işe yaramıyor, bari öldükten sonrası için beynimi bağışlayayım da belki kullanırlar” diye düşünmüş olsa gerek ki beynini bağışladığını açıklamış!
Hilal Cebeci, Twitter üzerinden gönderdiği mesajda, “Ben beynimi bağışladım organ nakli kuruluşlarına haberiniz olsun ballarım, bana bir şey olsa bile beynim elden ele...” demiş..
Ama şimdi, bizim demokrasimiz elden ele dolaşıyor, buna bir çare var mı?

***

Bir garip durum daha var. Taraf ve Zaman gibsi gazetelerde birkaç gündür AKP’nin yolsuzlukları ile ilgili haberler öne çıkmaya başladı.. AKP’nin kamu imkanlarını yandaşlarına dağıttığı bir gerçektir. Ancak bu durum şimdi mi akıllarına geldi..
Zaman’da “Kaddafi son anına kadar Erdoğan, Blair ve Berlusconi’den yardım beklemiş” diye El Cezire kaynaklı bir haber daha var.
Haberde “Ekim ayında muhalifler tarafından öldürülen Libya devrik lideri Muammer Kaddafi’nin, ’dostlarım’ olarak adlandırdığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ve İngiltere eski başbakanlarından Tony Blair’den son ana kadar kendisi için bir şey yapmalarını beklediği ortaya çıktı” deniliyor..

***

Ne demek şimdi bu? Libya’nın bombalanmasını, Zaman da Erdoğan ile birlikte desteklememiş miydi? Hatta uzun süredir Suriye ve İran aleyhinde yayın yapmıyorlar mı?
Yani, “Kıbrıs Savaşı’nda Türkiye’ye her türlü yardımı yapan Kaddafi’yi Tayyip Erdoğan öldürttü” mesajı mı veriyorlar? Bunu, Libya’nın işgaline, Suriye ve İran’ın köşeye sıkıştırılmasına karşı olanlar söylese bir sorun yok. Ama, ABD’nin Büyük Orta Doğu projesinin sözcülüğünü yapanlar, şimdi niçin
Tayyip Erdoğan’a yükleniyor? Yoksa ABD, Erdoğan’ın defterini kapattı mı?

Yazarın Diğer Yazıları