Demek bunun adı ‘kent uzlaşısı’ öyle mi?
Tunceli’nin komünist belediye başkanının durumu ibretlik aslında… Adam Kadıköy’den aday olmaya kalktı, linç ediliyor!.. “Sen nasıl CHP’nin kalesinden aday olmaya kalkarsın? Neden Bağcılar gibi yerden değil de Kadıköy’den? AKP’ye hizmet değil mi bu?”
Ne tuhaf psikoloji!.. CHP, muhalefetteki bütün partilerin kendine çalışmasını istiyor, onların varlığına saygı duymak yerine, onlardan sürekli marabalık bekliyor… İYİ Parti’ye yönelik aşağılama ve saldırı kampanyasında da hâkim psikoloji aynıydı…
Hangi parti veya aday, kendi varlık gerekçesine ve demokratik hakkına uygun tercihte bulunuyorsa, CHP medyası tarafından hedef hâline getiriliyor: “Siz AKP’ye çalışıyorsunuz… Muhalefete muhalefet ediyorsunuz… Oyları bölüyorsunuz… Aday çıkarırsanız AKP kazanır…”
Dil, tam da böyle… Oysa başka parti veya adaylara “Kapatın partinizi, gelin CHP’ye katılın, tek parti olalım” teklifi çok daha mantıklı!.. Hem onların başka tüzel kişilik olduğunu kabul edeceksiniz, hem de kendi programlarına uygun bağımsız davranmaları hâlinde derhal ateş etmeye başlayacaksınız!..
İnsan düşünmeden edemiyor… Daha muhalefetteyken, diğer partilere kendi programları doğrultusunda hayat hakkı tanımayan bu despotluk iktidara gelirse, ülke Kuzey Kore ve Suriye’ye rahmet okutur herhalde!.. Mevcut iktidarı, tekelcilikle ve anti-demokratlıkla suçlayan bir anlayış, aynı güce sahip olduğunda, bugün kendileriyle birlikte hareket etmediği, emir ve talimatlarına uymadığı için linç ettiği muhalefete hangi cezayı lâyık görür acaba?
***
Haksızlık da etmeyelim… Bu hışımdan her parti nasibini almıyor tabii… DEM Parti açık istisna!.. Onlara karşı son derece nazik bir dil hâkim… Demokratik haklarına saygılı, ‘Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü’ adına ortak gelecek için iş birliğine hazır, kayyuma karşı kardeşçe!..
DEM Parti’yi diğer muhalefet partilerinden ayıran özelliği nedir CHP yönetiminin gözünde? Sorunun cevabını herkes biliyor aslında… Önümüzdeki yerel seçimlerde ‘Kent uzlaşısı’ adı altında girişilecek ve 2028 seçimlerinde Türkiye’yi dönüştürecek iş birliğinin başlangıcı…
İşte bu yüzden muhalefet partileri içinde DEM Parti’ye ilişkin dil, son derece nazik, son derece kibar… DEM Parti Eş Genel Başkanlarının CHP Genel Merkezi’ni ziyaretinden sonra yapılan açıklamalar, stratejiyi ele veriyor zaten…
Özgür Özel, her zaman olduğu gibi ‘kayyum kavilleşmesi’ni yaptı ve bundan sonra sürecin kamuoyuna karşı açıklıkla sürdürüleceğini belirtti… Ardından “Önümüzdeki yerel seçimlerin ülkenin ortak geleceğine sahip çıkma seçimleri olduğunu” bir kere daha hatırlatma ihtiyacı hissetti ve nazik ziyaretleri için DEM Parti Eş Genel Başkanlarına teşekkür etti…
DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın görüşme sonrası şu açıklaması önemli: “Arkadaşlarımız, kent uzlaşısının, iş birliği sağlanacak kentlerin hangileri olduğuna, hangi kentlerde bu çalışmanın yapılacağı konusunda bir çalışma yürütecekler… Önümüzdeki dönem yerel seçimlerde halkçı toplumcu belediyecilik anlayışının kazanması için elimizden gelen çabaları ortaya koyacağımızı belirtmek istiyorum…”
***
Anlaşılan o ki şehirlerin özel durumlarına göre siyaset ve iş birliği üretilecek… DEM’e ihtiyaç varsa DEM’le, milliyetçi ağırlık varsa DEM’i gizleyerek veya zayıf aday çıkarmasını sağlayarak sözde milliyetçilerle, ulusalcılarla yol almaya çalışılacak…
Şehirlerin nabzına göre şerbet verilecek, seçmenlerin de bunu yemesi istenecek!.. Kendi afişlerine bile utanıp da kendi partisinin adını ve amblemini koyamayanlar için DEM Parti ile başka şehirlerde yapılacak iş birliğini anlatmak pek kolay olmayacak doğrusu… Herhangi ildeki bir iş birliğinin milliyetçi ağırlıklı başka illerde hissedilmemesi, seçmenin ahmaklığa razı olması umulacak!..