Dblyksçgfiğ, invakanava!

Eminim ki bu başlıktan hiçbir şey anlamadınız. Çünkü anlaşılır her şeyin suç, anlaşılır şeyleri yazanların da “makul şüpheli” olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Yıllardır aynı uçakta gezen, “Ne istedilerse verilen” gazeteciler bugün “İsrail’e casusluk” ve “hükümeti devirmek için darbeye teşebbüs” le suçlanmakta. Biz şimdi, “invakanava” olmak ve “Dblyksçgfiğ” demesek, “O zaman bütün bunları birlikte yaptınız” demek zorunda kalacağız ve anında “makul şüpheli” olarak kelepçelenip sorgu suale alınacağız...
Sağlığımız yerinde olsa, “Vatan sağ olsun” diyeceğiz, amma, takatimiz yok. Abdest alırken bile kalbimiz ha durdu ha duracak noktaya geliyor; dudaklarımız mosmor oluyor! Bu arada Fuat Avni’yi tebrik etmek lazım. Bugüne kadar ne söylediyse çıktı, helâl olsun. Madem gerçekleri yazıyor, öyleyse en büyük “makul şüpheli” herhalde Fuat Avni... Ne demişti, 17-25 Aralık tarihleri arasında “tapeli” yolsuzlukların konuşulmasını önleyecek bir operasyon gelecek. Bahsettiği operasyon iki gün gecikmeli de olsa geldi. Dediği bir kez daha gerçek çıktı.
Yalnızız, sıkıntılı bir durum var. Bu “tapeli-sıfırlamalı, ayakkabı kutulu, kol saatli” kamera kayıtları ile destekli operasyon yapıldığında “Zamanın Başbakanı” çıkıp, “Bu bir darbedir, yerimize atanacak Başbakan ve bakanlar bile belirlenmişti” demişti ya...
İşte o gün bugündür kamuoyu Acaba “Zamanın Başbakanı” yerine atanacak olan “Başbakan kimdi?” onu merak ediyor. Mevcut Bakanların yerine atanacak olan bakanları merak ediyor. Bakanlar “asker” den mi, “bürokrattan” mı, “CHP” yahut “MHP” den mi, yoksa “BDP” den mi?
Muhtemelen bunların hiçbiri değil. Büyük ihtimalle Zaman gazetesi yazarları, Samanyolu çalışanları hükümeti kuracaktı, aralarına belki Bugün gazetesinden de bir iki bakan alınacaktı. Bilemiyoruz. Niye bunları söylüyoruz, “Çünkü Paralel yapı” diyerek “Paralel hükümet”i kastediyorlar. Kim bir darbe yapar da “Al sen ye” diye darbenin pastası olan hükümeti bir başkasına verir ki?!
Eğer bunların hiç biri değilse, tek hedef hükümeti düşürmek olmayıp “Zamanın Başbakanını o koltuktan etmek” idiyse, o zaman darbe sonrası kurulacak hükümet yine iktidar partisinin içersinden çıkacaktı.
İşte bu tahammül edilebilir şey değil.
Sen elinle milletvekili yap, bakan yap, il başkanı, ilçe başkanı yap, o da tutsun paralelcilerle seni devirmeye kalkıp koltuk peşine düşsün... Bunu açıklamak gerçekten müşkül iş... Adama, “Sen hem belediye başkanlığı yıllarından beri neredeyse bir ömür ne istedilerse verdiğin kişileri tanımıyorsun, hem elinden tutup milletvekili yaptığın kişileri tanımıyorsun” diye sorarlar... Ve sonra partiden kopmalar başlar, hem de çok kritik bir genel seçim öncesi olur bu işler...
Her neyse...
Bugünlük de olsa gündemi değiştirmeyi başardılar. Sınavsız atamalar, hısım akraba kayırmalar; ayakkabı kutuları, kol saatleri, içi Dolar ve Euro dolu çelik kasalar, para sayma makineleri birkaç gün ikinci planda kalacak... Tıpkı 1150 küsur odalı, tuvaleti bile 10 bin lira olan sarayın konuşulmasının birkaç gün mecburen-mecburiyetten ertelenmesi gibi...
Şu gazetecilerin ülkeye yaptığı kötülüğe bakar mısınız? AK-Saray’la itibar kazanan Türkiye’yi kendilerine operasyon yaptırarak itibardan düşürmeye çalışıyorlar.
Bundan büyük “vatan hainliği” olur mu!

Yazarın Diğer Yazıları