Davutoğlu palavraları!
Başbakan Davutoğlu partisinin seçim mitinglerine Erzurum’da, “Buraya, ‘Bismillah’ demeye geldik” diyerek başladı. Oy toplamaya yine “Dini istismar” ile koyuldular.
Niye istismar diyorum. Çünkü AKP iktidarı döneminde din kartonlaştı. Mütedeyyin Müslümanlardan Burhan Özfatura, 40 yıllık dostu Bülent Arınç’a yazdığı mektubun sonuna doğru, “Anketlere göre; AKP iktidara geldiğinde, beş vakit namaz kılanların oranı %40 idi. Şimdi %18’e indi. Bunda en büyük vebal, partinize aittir. (İmam Hatip öğrencileri arasında, bu oran, maalesef %13’tür” ikazında bulunuyor. Google’a girin, Özfatura-Arınç- yazın, mektubun tamamını okuyun lütfen.
Neyse...
Ebette Müslüman işe “Bismillah” diyerek başlar, amma çıkıp meydanda, “Bismillah” demeye geldik demez. “Bismillah” demek için Erzurum’a kadar gitmek mi gerekir? “Bismillah” diyorlar fakat bir türlü“Elhamdülillah” diyemiyorlar.
Başbakan’ın“Seçim Beyannamesi”ni gördük. Samimi söylüyorum, baştan aşağı palavra... “Kamu kaynak, imkân ve uygulamalarının kişisel menfaatler için kullanılmaması” diyor. “Nepotizm” den, “Yani ’eş-dost, akraba’kayırmaya son verileceğinden” bahsediyor.Şimdi siz buna “Palavra” demez de ne dersiniz? Daha koltuğa oturduğu günlerde AKP İl ve İlçe Başkanlarının mal varlıklarına şeffaflık şartı koymaya kalkışınca Erdoğan kendisini, “Bunu yaparsan partide görev alacak bir tek kişi bile bulamazsın” diye uyarmamış mıydı?
Bu uyarıüzerine Davutoğlu da şeffaflık ısrarından vazgeçmemiş miydi? Yine Davutoğlu kamuda görev dağılımının “liyakat esasına göre olacağını” vaat ediyor. Bu da bir “palavra” değil mi? Aynı gün bazı gazeteler AKP’nin 20 bin kadroyu imtihansız yandaşlarla doldurduğunun örneklerini veriyordu. Fakir fukaranın çocuğu iş bulmak için KPS’ye girsin, yetmesin, bir de sözlü olsun, amma “yandaşlar” AKP’li belediyelerde sözleşmeli işe başlasın, oradan “yatay geçişle” bakanlıklarda müşavir olsun, müsteşar yardımcısı olsun.
Sayın Davutoğlu, elinden geliyorsa siz bu zulmüönleyin. Bir yandan cemaati imtihanlarda yolsuzluk yapmakla suçlayacak amma aynı anda beterini kendiniz yapacaksınız. “Cambaza bak”tıracağınıza“vicdanınıza bakın.” Kamu harcamalarının usulüne uygun olup olmadığını denetleyen Sayıştay’ın raporlarını ilgili Meclis komisyonunun denetiminden saklayan bir iktidarın Başbakanı, yolsuzlukla mücadele edebilir, kamu harcamalarında şeffaflığı sağlayabilir mi? Bir de, bugüne kadar yapılan “yolsuzluklar” , yapanın yanına kâr mı kalacak? Kamu kaynakları ile oluşturulan, “Milletin anasınısinkaflayarak” oluşturulan havuz medyası sahiplerinin aldığı ve halen almakta olduğu ihaleler ne kadar “rekabet kurallarına uygun” ve ne kadar “şeffaf” , bu millet bunu sizden öğrenmeden her türlü vaadinize “palavra” gözü ile bakarsa, haksızlık mı etmiş olur?
Ve alınan oyun çokluğu “haramı-helal” yapar mı? “Suçluyu-suçsuz” hale getirir mi?
Sahi, siz bu kadar dindarsınız da, devri iktidarınızda niye Türkiye’de beş vakit namaz kılanların oranı yüzde 40’tan yüzde 18’e indi. Niye sayılarını artırmakla övündüğünüz İmam Hatiplerde bile namaz kılan öğrenci sayısı sadece yüzde 13?
Hadi biz muhalifiz, bari muhterem Mehmet Şevket Eygi’nin ikazlarına kulak verin. Bir gün olsun bir yazısını okuyup, “Yahu biz nereye gidiyoruz?” dediniz mi?