Darbe gecesi...
Darbenin Senaryosuna dair dün ki yazımızın yayınından hemen sonra okuyucularımız kitabın adı ve yazarını soruyor. Korkarım yeniden satışa çıkacak. Adı sanı önemli değil. Darbe provası ve senaryonun detayları 15 Temmuz gecesi ve sonrasına da mikroskop ile bakınca ışık tutuyor. 2011-2025 arasındaki Türkiye'yi resmetmeye çalışan kurguda kronolojik bir yapı yok. Yazıya muzaffer edalarla bütün dünyayı kontrol altına alınış tarihi 2025 ile başlanıyor. Sayfalar ilerledikçe kah 2014, kah 2022'ye gidiliyor. "Paralel Evrende tanımsız bir mekan, Lev-i Mahv ve İsbettan Sızanlar" değerlendirmesinde Sait Nursi ve FETÖ'nün ağdalı dille yazdıkları ve kitaplarında farklı karakterlerde yayınlanan bölümler değerlendirme olarak sunuluyor. "Kılk-ı kaza" yani "Kader Kalemi"nin ne yazacağının bilinmeyeceğine atıf yapılarak "Şevkat tokadı" gösteriliyor.
2011 yılında Başbakanlık binasında bir dialog var ki evlere şenlik. Tayin ve atamalarda, ihalelerde nasıl da paragöz davranıldığı, rüşvetin, kayırmanın, yolsuzluğun had safhaya çıktığı yansıtılıyor sahnenin birinde. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sık sık suikast girişimleri hazırlandığına dair hayali senaryoda darbe hazırlığında olan general ve subayların profilleri yazılıyor. Darbe planının adı "Silindir Harekat Planı" size bu silindir "Balyoz'u hatırlatmıyor mu? Suikastçi ve darbe planlayıcılarının isimlerine gelince: Lemi Debernüş Süren (Süryani), Tayyar Ruşen Şahturna (Alevi), Efraim Deniz Mısırlı (Yahudi), Subutay Yüzbaşı, Vasil Binbaşı, Apostol Teğmen, Baksı Albay, Saldıray Atılay Kardeşler, Hayko Binbaşı (Rum), Munzur Grubundan Zülfikar Albay, General Gevrek vs... Bu arada ilginç dialoglar var. "Zir Vadisine saklanan silahlar... ve Çukurambar Vakası. Dursun Çiçek'in ıslak imzasına atıf yapmak gibi yaşanmış gerçekler...
2021 kışında Batı Trakya Eyaletinde ki Gümülcine kentinin Nedim Pastahanesinde "Uyuyan hücre projesi kapsamında iskan ettirilen vatandaşlar" ın kendi aralarındaki konuşmalarındaki dialog FETÖ'nün nelerle uğraştığının da resmi. Bakın ne konuşuyor uyuyan hücreler:
-Muhsin Yazıcıoğlu'nu da unutmamalı. O daha sonraki dönemde şehit edilmişti gerçi ama.
-Doğru. Özal'ın, Bitlis'in, Kahveci'nin, Yazıcıoğlu'nun; her biri ayrı bir değer olan bu insanların şehit edilişi ne acıdır, ne girandır.
-Özellikle rahmetli Ziya-ül Haq, Cevher Dudayev ve Muhsin Yazıcıoğlu şehit edildikleri gün ağladığım kadar babam öldüğünde bile ağlamamışımdır.
-Muhsin Bey'in o büyük davada gizli tanık olduğunu biliyordun sanırım.
-Yoo bilmiyordum.
-Mamak rumuzlu gizli tanık kimdi sanıyorsun?
-Hımmm... Şimdi anlaşılıyor. Şehit edilmesinin en temel nedeni kuvvetle muhtemeldir ki bu özelliği idi.
-Sadece bu değil. Merhum son dönemlerinde Kumran yazıtlarına ve Barnabas İncili'ne merak sanmıştı. Malum, bu iki eseri kurcalayanı yaşatmıyorlar.
-İşte bu çok önemli bir husus.
-Bir diğer nedeni de Alperenler o hayatta iken sokağa dökmeniz, Dink cinayeti gibi kirli işlerde kullanmanız çok zordu. Şimdi allah yardım etsin bu insanlara.
***
Belli ki Ergenekon kumpasının açığa çıkmak üzere olduklarından telaşlılar. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun "bizim tarlayı bizden habersiz sürmüşler" çıkışı ve FETÖ'nün Alperenler üzerindeki planlarının deşifre olmasından rahatsızlar. Yine de Yazıcıoğlu'n dan intikam almayı, itibar infazına dönüştürerek alıp, O'nu "Mamak rumuzlu gizli tanık" olmakla itham ederek kafaları karıştırmaya devam ediyorlar.
Amerikan kaynaklı senaryolarda sık sık "flash back" denilen geriye gidiş geliş sahneleri vardır. "Rövanş"da da öyle... 2007'den 2015'e kadar "Darbe-darbe-darbe..." söylemleri ile ağaç kakan kuşlarının minik darbeleri zamanla komprosörlü makineler haline dönüşmüştü.
Gelelim darbenin ilk anlarına... 15 Temmuz gecesi bütün Türkiye'nin televizyonların başında seyrettiği anlarla tıpa tıp benzerliği bakalım bulabilecekmisiniz;
"O gün herhangi bir bayram ya da tatbikat programı olmamasına rağmen eski adı Mürted olan Akıncılar'daki 4.Ana Jet Üs Komutanlığı'ndan hareket eden F-16 ve F-35 savaş uçakları Ankara üzerinde yüreklere korku salacak şiddette ve kulakları yırtarcasına yüksek ses çıkartarak sorti üstüne sorti yaparlar. Ayrıca Mamak Muhabere Okulu'ndan ve Etimesgut Zırhlı Birlikler'den karşılıklı hareket eden tanklar kentte, özellikle de Parlamento binası ve Söğütözü'ndeki Başbakanlık Köşkü'nün etrafında asfalt zeminde derin izler bırakarak birkaç tur atarlar. Hiç kimse olanlara bir anlam veremez. Galiba yine bir balans ayarı yaşamaktadır Türk demokrasisi...
O gece Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın ışıkları bir türlü sönmez. Bu çok gizli ve kritik görevler ifa eden birimin ismi çok kereler değişse de enformel ismi hep aynı kalmıştır.
***
Bazı okuyucularımız gibi bende bu satırları okuyunca dehşet içinde kaldım elbette. Ancak tezgah burada bitmiyor. İstihbarat örgütlerinin derecelendirilmiş tehlikeli durum ve dehşet senaryolarında neleri öngörerek rapor haline getirdiğini konunun uzmanları bilir. Hasbel kadar bizde takip ederek, okuduk. Yarın ki yazımda FETÖ darbecilerinin kurgularına ibretlik sahnelerle devam edeceğim...