Çünkü ben Fenerbahçeliyim!
Galatasaray şampiyon oldu.. Türkiye'nin dört bir yanında kutlamalar var..
Bir Fenerbahçeli olarak söylüyorum, haktır, kutlarlar..
Ancak, Pazar gecesinden kalan bir görüntü zihnimde ne şampiyonluk bıraktı, ne kutlama..
Ne atılan gollerin hükmü var, ne yapılan tezahüratların..
Bağdat Caddesi'nden geçen Galatasaraylıların bazıları saldırıya uğramış..
Gereksiz tansiyonlar yüzünden, sıradan sayılabilecek işler bile soruna dönüyor Türkiye'de..
Bağdat Caddesi'nde Galatasaray kutlamasının bir soruna dönüşebileceğini bile bile oraya gitmenin yanlış olduğunu not edeyim.. Bence gidebilmeli ama, mevcut şartlarda bilinir ki, gidilirse sorun çıkacak..
Ancak, hiçbir taraftarlık, hiçbir gerekçe, hiçbir sebep, annesinin kucağında korkuyla ağlayan o çocuğun gözyaşından kıymetli ve geçerli olamaz..
Evet bir Fenerbahçeliyim..
Ama mesele bir evladımızın gözyaşı olduğunda, Beşiktaşlıyım, Galatasaraylıyım, Trabzonluyum, Göztepeliyim, Diyarbakırlıyım..
Hiçbir kin.. Hiçbir sebep.. Hiçbir duygu, o evladımıza gözyaşı döktüremez..
Yapılanın adı 'bile bile lades' olsa da, anne kucağındaki yavrunun gözyaşlarını durdurabilmek için, o anda herkes aynı safta toplanmalı..
Onun yaşadığı korkuyu hayal edin.. Sizler de bir çocuktunuz.. Yanı başınızda, babanıza tekme-tokat, annenize hakaretler yağsa, ne hissederdiniz?
İşte ben onu hissettim..
Ben Dereağzı'na, "1919'da Anadolu'ya gönderilecek silahların toplanma alanı" diye bakarım..
Yanı başındaki Bağdat Caddesi'nde, hem de 19 Mayıs günü bir çocuk ağladımı, Mustafa Kemal ağlıyormuş sayarım..
İşte o an çok üzülürüm.. İşte o an çok utanırım..
Çünkü ben Fenerbahçeliyim..
SAÇMALAMAK BİR HAKTIR DA..
Deniyordu ki;
- Bir oy fazla alan kazanmış demektir..
Sonra dendi ki;
- 13-15 bin oy farkla seçim kazandığını zannedenler var..
Böylece, 15 binin, "1"den küçük olduğunu öğrenmiş olduk..
**
Deniyordu ki;
- İstanbul seçimlerinde bir şeyler oldu demiyorum, başka bir şey söylüyorum..
Hiç kimse hiçbir şey anlamayınca da dendi ki;
-Tam olarak tanımlayamadığımız bir şeyler oldu..
GORA filminde bir selvi boylu sürekli "Komutan Logar bir cisim yaklaşıyor" diyordu ya..
Hah, işte tam da onun gibi, böylece 'Tam olarak bilinmeyen bir cismin yaklaşmasının' seçimin iptalini gerektirdiğini öğrendik..
**
Deniyordu ki;
- Bazı mahallelerde 'Ak Parti'ye oy vereceğini bildiğimiz vatandaşlarımız listelere yazılmamış'
"Kimin kime oy vereceğini koklayarak mı anlıyorsunuz?" denince de dendi ki;
- Sandık başında bakıyorlar Ak Parti'ye oy verecek gibi görünüyor, büyükşehir pusulasını vermiyorlar..
Böylece, saçmalamanın bir hak olduğunu ve dileyenin dilediği kadar kullanabileceğini öğrendik..
**
Biri de çıkıp demiyor ki;
- Arkadaş, aslında biz düzeneği hazırlamıştık.. "Tam olarak anlayamadığımız o şey", bizim tezgahı nasıl bozdular?
Önce çaldılar dediler.. Sonra başka bir şey oldu dediler.. Ardından tekrar 'çaldılar'a döndüler..
Biri de çıkıp demiyor ki, dönme dolaplık etmenin anlamı yok.. Bu defa çalamadınız da, ondan kaybettiniz..
**
Olsun.. Hakka saygı duymak boynumuzun borcu..
Bir başka boyun borcumuzda şu;
- Çalamadığı için ağlaşana-sızlanana, 23 Haziran'da gerçeği hatırlatmak..
Her şey İYİ olursa, her şey güzel olacak..