Cumhuriyet’in Künyesi (2)

Eylül 1922 - Ankara
Bir buçuk yıl içinde kovan 8 kere daha atölyeye uğradı. Üzerindeki mesajların sayısı da 8’e ulaşmıştı. Mesaj yazanların 8’i de başka alay ve taburlardan farklı kişilerdi. Türk ordusunun İzmir’e girdiği gün Ankara’da bayram havası eserken kovan yeniden gelmiş, ama tüm atölyeyi yasa boğmuştu. Kovanın içinde, bir mektup ile bir tane de bakır künye vardı. Kovanın üzerine kazınmış 9. notta; “Karahisarlı Seyfi Çavuş. 4. Alay 2. Tabur 8.Batarya 12 Muharrem 1341 Banaz” yazılıydı. Atölyedekiler mektubu açıp okumaya koyuldular; “Bismillahirrahmanirrahim. Selamün aleyküm gayretperver ustalar. Allah’a şükürler olsun ki mendebur düşman kaçıyor. Muzaffer Türk ordusu beş gündür durup dinlenmeksizin kâfiri kovalıyor. Güzel İzmir’e, kalplerimizdeki imânımız kadar yakınız artık. İki gün evvel Banaz’daki muharebede bataryamın çavuşlarından Seyfi, kalleş düşmanın kurşunuyla şahadete ermiştir. Cenazesini sıhhiyecilere teslim etmeden önce mintanının içinde bu kovanı buldum. Malumunuzdur ki vefat eden neferin künyesi ailesine yollanır. Lâkin beş gün önce Karahisar’ı ele geçirdiğimizde, Seyfi Çavuş’un ailesinin düşman tarafından katledildiğini öğrendik.
Bu kahraman Türk evladı kederini yüreğine gömüp anacığını, babacığını defnedemeden düşmanın peşine düştü. Üç gün sonra kendisi de hakkın rahmetine kavuştu.Kovandaki yazılardan anladığım üzere bu topçu neferlerin bir ailesi de sizler olmuşsunuz. Bu sebeple Seyfi Çavuşun künyesini sizlere yolluyorum. Başınız sağ olsun. Hayır dualarınızı bizlerden, Fatihalarınızı aziz şehitlerimizden esirgemeyiniz. Hakkın rahmeti üzerinize olsun. Yüzbaşı Muhsin Talât 4. Alay 2. Tabur 8. Batarya 14 Muharrem 1341 Salihli”
Mektup bittiğinde tüm personel ağlıyordu. Hiç tanımadıkları halde iki satır yazıyla kardeş oldukları Seyfi Çavuşun ardından Fatiha okudular. Kamil Usta yutkunarak tezgâhının başına oturdu. Kovanı yeniledi ama bu sefer, iki perçinle Seyfi Çavuşun künyesini kovanın dibine çaktı. Yine her zamanki merasimle mermiyi kundaklayıp sandığa yatırdı. Oysa o mermi bir daha düşman mevzilerine gönderilmeyecekti.


Ocak 1923-Ankara
Savaşın bitmesinin ardından Ankara’daki mühimmat depolarında sayım ve temizlik yapılıyordu. Teğmen Hamdi Vâsıf, Kâmil ustanın hazırlayıp kundakladığı mermiyi buldu. Böyle bir anının sandıkların içinde kalmasına gönlü elvermedi. Suç işliyor olmayı göze alıp mermiyi evine götürdü. Niyeti, ömrünün sonuna kadar mermiyi bir anı olarak saklamaktı.


29 Ekim 1923 - Ankara
Teğmen Hamdi Vâsıf Ankara kalesine çıkan dik sokakları kan ter içinde koşarak tırmanıyordu. Yarım saat önce Meclis’ten, Cumhuriyet’in ilan edildiği duyurulmuştu. 101 pare top atışıyla Cumhuriyet kutlanıyordu ve Seyfi Çavuş’un mermisi bu şöleni kaçırmamalıydı. 70, belki de 80. atışta topçuların yanına ulaşabilmişti. Yüzbaşı Muhsin Talat’ın yanına giderek sert bir asker selamı verdi. “Hamdi Vâsıf Edirne! Bir maruzatım var komutanım” Yüzbaşı sorar gözlerle genç subaya bakıyordu. Teğmen, üniformasının içinden mermiyi çıkarıp yüzbaşıya uzattı. “101. pareyi en çok bu mermi hak ediyor komutanım. Bu şerefi ondan esirgemeyelim” Yüzbaşı Muhsin Talat gözlerine inanamamıştı. Sevinç gözyaşlarını tutamadı. Atışları sayan çavuş “100.’yü attık komutanım” deyince, Muhsin Talat, kovanı topun yatağına sürerek ateş emrini verdi. O son top sesi Ankara’nın her duvarından yankı yapıp, 4 yıllık İstiklâl Savaşı’nın tüm hikâyesini anlatmıştı sanki.Yüzbaşı Muhsin Talat ile Teğmen Hamdi Vâsıf sarıldılar. Kovan ayaklarının dibindeydi. Yüzbaşı eğilip saygıyla kovanı yerden aldı...
1923’de kurulduğu ve ancak 2008’de arındığı söylenen Türkiye Cumhuriyeti’nin künyesinde Seyfi Çavuş gibi binlerce şehidin temiz kanları ile kazıdıkları künyeler çakılı. Taraf’ın künyesinde ne var? Taraf’ın künyesinde yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’nın şu cümleleri var: “Bu kirli savaş (teröre karşı mücadele Ü.Ö.) sürdükçe askere gitmeyeceğim. Böyle bir sivil itaatsizliği bu ülkenin gençleri olarak bizler yapmadıkça da bu savaşın bitirileceğine de inanamıyorum! Bu devlete itaat etmeyeceğim... İsterlerse hapse atsınlar.”
Taraf’ın künyesinde, “Bu coğrafyada ve benim ülkemde bir üzüntü ve aptallık durumu mevcut. Bayrakları ve sınırları aptalca savunup daha sonra üzülüyoruz” diyen Ahmet Altan vardır. Taraf’ın künyesinde eşinin başından aşağı insan pisliği döken, Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili yazdığı “Yanlış Cumhuriyet, Atatürk ve Kemalizm” adlı kitabı, “Bir musibet olarak Cumhuriyet” diye tanıtan yazarlar vardır.

Yazarın Diğer Yazıları