Cumhuriyet aksı nasıl imha ediliyor!..

Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK'ün, Cumhuriyetin büyük eseridir Başkent Ankara...

Biz Angaralılar, kestirmeden "protokol yolu" olarak tarif ederiz; Çankaya Köşkü'nden Esenboğa'ya kadar uzanan hattı. Oldukça geniş bir yerleşkedir, merkezîdir, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin beynini ve ruhunu barındırır. O hattın neresinden geçerseniz geçin buram buram Türk ve Atatürk kokar ve "ben Cumhuriyetim" diye haykırır. Kısaca bu derinliğin gerçek adı; "Cumhuriyet Aksı"dır...

Yahudi kaftanı ile taçlandırılacak hilafete giden yolda başkanlık sistemine hızla geçiyoruz. İç siyaset, the başkanlığa kilitlenirken YENİÇAĞ'ın Ankara bürosunu ziyaret eden CHP İstanbul Milletvekili Gülay Yedekçi acı bir fotoğrafı gözler önüne serdi.

Gülay Yedekçi, akademisyen kökenli mimar aynı zamanda. Hazırladığı büyük büyük haritaları çıkardı, tane tane anlattı; "Cumhuriyet Aksı"nın nasıl imha edildiğini. Yedekçi, 10 Ekim 2014'te Ulus Gar patlaması ile başlamış, Kızılay ve İçişleri Bakanlığı, Genelkurmay Karargahı ve askeri lojmanlar civarındaki terör saldırılarını tek tek noktalamış, 15 Temmuz hain darbe girişiminde Meclis ve Genelkurmay'a yapılan saldırıları da kocaman işaretlemiş. Sadece "Cumhuriyet Aksı"na düzenlenen kahpe saldırılara dikkat çekmiyor Yedekçi... AKP iktidarında bu hat üzerinden yapılan taşınma ve kaydırmalara da işaret ediyor. "Hiçbir terör patlaması bu aksın dışında olmadı" diyen Gülay Yedekçi soruyor, "Diyorum ki buradaki Bakanlıkları, Genelkurmay Başkanlığı'nı, Danıştay'ı vs. bütün devlet kurumlarını neredeyse Meclis'i bile taşımayı planlıyorlar. Neden?"

CHP'li Gülay Yedekçi ile söyleşimiz şöyle;

"Yeni bir aks, yeni bir başkanlık aksı oluşturmak istedikleri kanaatindeyim. Çünkü her bir yönetim anlayışı, kendi mimari ve kentsel anlayışı ile birlikte gelir. Mesela bir kente gidin o kent size anlatır. O kentte yaşayanlar demokratik mi? O kentte yaşayanların yaşam şekilleri ne şekildedir?.. Mesela sabah 5'te gidin o kente hiç kimse olmasın sokakta o kentte siz yürüyün görürsünüz. O kentin meydanları size fısıldar zaten o kentin ne olduğunu. Ben mimarım, kente bu ölçekte bakıyorum zaten. Bence, kentlere de, ülkelere de bu ölçekte bakılmalı. Sadece bu anlamda değil, ekonomik anlamda, ticari yapılanması anlamında da, eğitim anlamında da. Bunlara da üst ölçekte bakmak zorundasınız. Türkiye'yi makro ölçekli planlayamazsanız insanların mikro ölçekli sorunlarını çözemezsiniz. Mesela savaşta bile komutan nasıl yapar? Koyar haritayı önüne 'neler oluyor' der bir bakar. Ben bu haritayı önüme koyup bu patlama merkezlerini yan yana koyduğumda, taşınan bakanlıkları ve önemli devlet kurumlarını yan yana koyduğumda zaten resmi kendisi veriyor. Benim ayrıca bir şey yapmama gerek yok. Önemli olan bunu görebilmek."

"Başkanlık Aksı"

Gülay Yedekçi, "Başkanlık ve dikta aksı" adını verdiği, AKP'nin Ankara'da inşa ettiği yeni aksı şöyle anlatıyor;

"Mesela bir daire alıyorsun 1 trilyon lira. Ama hiçbir mimari, bir teknolojik özelliği yok. Çukurambar'da bir daire aldınız 1 buçuk milyon dolara. Aldığınız o evin herhangi bir teknolojik özelliği var mı? Mesela camları kendisi mi siliyor, klozetini kendisi mi temizliyor, duvarlarında kendi kendini temizleyen bir malzeme mi var? Hayır... 5 katlı binayı yıkıp 50 katlı, yüz katlı bina yapıyorlar. İnşaat teknolojisi bile neredeyse aynı. Bunun tek mantığı var. Bu aksı yok edip eski bir merkez haline getirip Cumhuriyet aksını ve Cumhuriyeti kafalardan silmeye gayret etmek. Mesela, bugün Meclis'in içerisinde bir müze oluşturulmak isteniyor. Aslında benim kanaatim odur ki; Meclis'i komple müze yapmak istiyor bunlar. Meclisi de kapatalım hepsini getirelim külliye'nin elinin altında, yakınında ya da içinde bir yerde biz barındıralım. Milletvekilleri de haftada bir, on beş günde bir mümkünse hiç gelmesinler ayda yılda bir gelip bir toplantı yapsınlar diye bir çalışma organize ediliyor ve Meclis'te de müze anlayışı var. Meclis müze değildir... Müzeye çeviriyorlar. Meclisi bile belki taşıyacaklar. Meclis dahil bütün Cumhuriyet değerlerinin tamamını Eskişehir yoluna taşımak istiyorlar."

Gülay Yedekçi'nin tamamına katıldığım bu görüşlerine ben de bir ilave yapayım;

"Cumhuriyet Aksı"na düzenlenen bombalı saldırıların gerçek başlangıç noktası 22 Mayıs 2007'dir. İlk kanlı provadır. 9 kişinin hayatını kaybettiği, 100'ün üzerinde kişinin yaralandığı Ulus Anafartalar çarşısı önündeki kanlı hain eylem!.. Ankara'nın simgesi olan; Atatürk'ün at üzerindeki muhteşem heykelinin hemen 100 metre arkasında meydana gelmişti. Anafartalar'da!..

Şu satırlara son vermek üzere olduğumda haber ajanslarından, "Anıtkabir'de canlı bombanın keşif yaptığı" haberi fotoğrafları ile birlikte düştü. Genelkurmay Başkanlığı'nın Anıtkabir'e yapılan çocuk parkı, halı futbol sahası ile birlikte inanılmaz aşırılıktaki lakaytlığı!.. Sözün bittiği kalemin kilitlendiği noktadayım!..

Bakalım, Ankara'nın Başkent olmaktan çıkarılışı ile ilgili kanun teklifini verme görevi the başkanlığın hangi ortağına nasip olacak?.. Uygun görürseniz referandumla da olabilir!..

Yazarın Diğer Yazıları