Cumhurbaşkanı meşru mudur?

Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, “Cumhurbaşkan’ının görev süresi bana göre 7 yıldır. Ben anayasa profesörüyüm konuya da anayasal süreç olarak bakıyorum” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise “Cumhurbaşkanlığının seçimi ile ilgili yasada düzenleme yapılacakmış. O yasa cumhurbaşkanlığı süresini belirleyen yasa değil. O yasada cumhurbaşkanı adayları nasıl çıkacak ortaya, seçim propagandasını yaparken gelir kaynaklarını nereden bulacaklar, halka ne söyleyecekler, ne zaman başvuracaklar. Bununla ilgili kuralları belirliyor. Cumhurbaşkanlığı süresiyle ilgili kurallar anayasada yer alır. Ne diyor anayasa ’5 yılda bir seçilir’. Bitti, o kadar” görüşünü açıklamıştı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de “Başbakan Erdoğan’ın, cumhurbaşkanlığı görev süresini 7 yıl olarak değerlendirmesi, her şeyden önce hukuku ihlal anlamına geleceği gibi, bizatihi değişiklik yaptıkları anayasa maddesine de aykırılık teşkil edecektir” dedi.
Deniz Baykal da bu konuda bir belirsizlik bulunmadığını belirterek, “Parlamentonun süresi 4 yıl, Cumhurbaşkanlığı’nın süresi 5 yıl, bitti, o kadar, nokta, bunun gerisi yok. Gerisi, hep spekülasyon, temenni, kendi hesabına göre çekiştirme. 7 yıl Türkiye’de yeni bir hukuk darbesi oluşturmanın ötesinde bir anlam taşımaz. Kamu hukukunda, idare hukukunda müktesebat diye bir kavram yoktur, yani ’Ben bir yere geldiğim zaman şu süre vardı. Ben o kadar süre devam edeceğim’ var mı? Böyle bir şey olamaz. Ha ’ben uzatırım.’ Uzatırsın ama Anayasa açıkça ihlal edilmiş olur” dedi.
Okurlarımızdan Fahri Yurtsever ise “Halkoylamasıyla halk, ’artık cumhurbaşkanını seçimle getireceğiz, meclisin tasarrufunu elinden aldık’ demiş oldu. Bunun üzerinde irade olmadığına göre şu anda da tasarrufu elinden alınmış meclisin seçtiği cumhurbaşkanının durumu meşru mudur” sorusunu yöneltiyor?

***


Meşruiyet, “geçerli olma, kanuna uygun, herkes tarafından kabul edilmiş, geçerlilik kazanmış” anlamlarına geliyor.
Biliyorsunuz, AKP’nin başlangıçta meşruiyet sorunu vardı. Öyle ki Tayyip Erdoğan, dönemin Genelkurmay Başkanı ile görüşebilmek için, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz’e mektup yazmış ve aracı olmasını istemişti. Wolfowitz araya girince, Tayyip Bey, Genelkurmay Başkanı ile görüşebilmişti! Tabii, burada sadece Tayyip Bey’in böyle bir ricada bulunması değil, Genelkurmay Başkanı’nın da ABD araya girince tutum değiştirmesi de önemlidir..
Bir de Birlik Vakfı’nda yapılan bir toplantıda, ABD ve Avrupa’ya teslimiyetçiliği eleştiren AKP’li bir vatandaşa, partinin üst düzey yöneticilerinden biri, “Anlamadığınız şey şu: Biz Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınıyoruz” diye cevap vermişti.
Yine CHP ve MHP genel başkanları, AKP’nin bu durumunu “Meşruiyetlerini dışarıda arıyorlar” diye eleştirmişti.
Koray Aydın’ın da bir sözünü hatırlıyorum: “AKP, kendi meşruiyetini sağlamak için her türlü tavizi vermeye hazır bir parti olarak kurulmuştur. Temel hareket noktaları budur.”

***


Aslında AKP, laiklik karşıtı bir odak olmaktan yani Anayasal düzeni yıkma girişiminden mahkûm olmuştur. Fakat Erdoğan, “Diyarbakır... İstiyorum ki şu anda Amerika’nın da Büyük Ortadoğu Projesi var ya Genişletilmiş Ortadoğu yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir, bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım” dediği zaman da milletvekili Emin Şirin, “Türk tarihinde ilk defa bir Başbakan yabancı bir gücün kendi ülkesinin ve bölgeye ve İslam Dünyasına uygulamak istediği planın uygulayıcılığına soyundu ve hatta o ülkenin gözünde bu planın temel direği haline geldi, meşruiyetini de orada arıyor.. Diyarbakır’ın kalkınması, ABD’nin ’Büyük Ortadoğu Projesi’ne bağlanacak, Türkiye’nin Başbakanı da bundan memnun olacak.. Durum Sevr’den de öte” yorumunu yapmıştı.
Bugün ise AKP iktidarı ABD çıkarları adına Türkiye’yi komşuları ile savaşa sürüklüyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de ABD ile iki sayfalık, dokuz maddelik bir gizli anlaşma yaptığını itiraf etmişti..
AKP iktidarını, milletin elinden Anayasa Mahkemesi de Amerikan desteği de kurtaramayabilir.

Yazarın Diğer Yazıları