Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Çok ortaklı rejim sevdalılarının amacı

Anayasamızın 1, 2, 3’üncü maddeleri ile Başlangıç’taki temel ilkeleri değiştirilemez. Buralarda; Devletin kuruluş esasları, milli ve üniter yapısı, devletin nitelikleri ile hakimiyetin kaynağı olan Türk Milleti anlatılmaktadır.
Çok önemli olduğu için, Başlangıç’taki temel ilkeleri kısaca hatırlayalım.
- “Türk Vatanı ve Milletinin ebedî varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa...
-” Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız TÜRK MİLLETİ’NE ait olduğu...
- “Hiçbir faaliyetin (Düşünce ve mülahazanın iken 2001’de maalesef değiştirildi.) Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği...
-”TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı’ya bakarak, bu milletin başına bölünme gibi bir felaket gelmesin diye sağlam esaslar üzerine kurulmuştur. Bu esaslardan öne çıkan “milli ve üniter” devlet yapısını ele alalım.
Bu iki terimden ne anlamalıyız?
Milli/ulus devlet; bir millete ait devlet, egemenliğin tek millete ait olmasıdır. Bunun için, milletin kimliği ile devletin kimliği aynıdır. Alman, Fransız, Macar, İsveç, Norveç, Yunan milleti ve devleti gibi.
Üniter devlet ise; otoritenin, yönetim merkezinin tekliğine dayalı devlet şeklidir.
Örnek verelim;
Federal Almanya Cumhuriyeti, İsviçre Konfederasyonu ve Amerika Birleşik Devletleri milli devlettir, ama üniter değildir. Çünkü ülkede yaşayan insanlar tek millete mensup olduğu için milli, ama birden fazla merkezden yönetildiği için konfederaldir.
Fransa Cumhuriyeti, İsveç Krallığı, Norveç Krallığı, Danimarka Krallığı ve Yunanistan Cumhuriyeti hem milli, hem üniter devletlerdir. Bu ülkelerde; hangi boydan, soydan, aşiretten olursa olsun herkes aynı millete mensuptur, tek merkezden yönetilmektedir.
Dağılan Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti, iki cumhuriyete bölünen Çekoslovak Federal Cumhuriyeti, fiilen bölünmüş bulunan Belçika Krallığı ve kan gölüne dönmüş olan Irak Federal Cumhuriyeti ise ne milli, ne de üniter devlettir. Çünkü, egemenliğin sahibi de, yönetim merkezi de birden çok olduğu için, çok ortaklı konfederal yapıdadır.
Malum olduğu üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı’da olduğu gibi hem milli, hem üniterdir. (Beylikler dönemi hariç) Bu bahiste Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit Han’ın, Teşkilat-ı Esasiye’yi (Anayasa) hazırlayan Mithat Paşaya söylediği şu sözü daima hatırda tutulmalıdır.
“Bu topraklar ecdadımın kanıyla alınmıştır. Devletin başında bulunan, Devletin zirvesi de bu aziz milletin mensubudur. Resmi lisanımız Türkçedir. Bu kesinlikle Teşkilat-ı Esasiye ile tescil olunacaktır.”
Büyük Hakan bu kesin talimatıyla, meşruiyetin kaynağının ve hükümranlık hakkının millete ait olduğunu, devlet dilinin tek ve yine milletin dili olduğunu ortaya koymuştur. Açıktır ki bugün de, işin ruhu, dil-millet, millet-devlet ana eksenine dayanmaktadır.
Bunun için ilk anayasamızdan (1876) başlayarak bütün anayasalarımızda, (1921, 1924, 1961 ve 1982) devletin dilinin Türkçe olduğu temel esası yer almıştır.

* * *

Bugüne gelirsek. Bu tarihi gerçekleri göremeyen veya reddeden bir avuç ırkçı, bölücü, terörün silahlı-silahsız temsilcileri, ikinci cumhuriyetçiler, iktidar partisinin belli kesimi, “sivil” anayasacılar vb.leri yollara düşmüşler, akıl almaz işlerle uğraşıyorlar. Önce, sanki aynı kültür kazanında kaynayarak Türk milletinin şerefli mensubu olmamışız gibi, bizi 36 etnik parçaya ayırıyorlar. Sonra buna göre, dünyada eşi benzeri görülmeyen bir rejim kurmanın peşine düşüyorlar.
Bunun için de; “Türk Milleti” yerine “Türkiye Milleti” ni ikame etmek, bu devleti çok dilli yapmak, “Türk” üst kimliği yerine “vatandaşlık” kimliğini getirmek istiyorlar. Anadolu’daki bin yıllık egemenliğimize son verip, çok ortaklı bir rejim kurma sevdasına (!) kapılmışlar.
Haçlılara kapılananlar tamam da, bu milleti yönetme yetki ve vebalini yüklenenler, bu tehlikeli yoldan niçin çıkamıyorlar anlamıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları