Cinayet, pervasızlık ve kurtlar vadisi!!!
Medya her zamanki gibi o vahim saldırıyı basit bir "asayiş olayı" olarak gördü... Haber günlük gazetelerde sıradan başlıklarla, çok küçük şekilde yansıtıldı ki, perde gerisini sorgulamayan gazeteciliğin tüm detaylarından da kaçındığı bir haberdi bu!!!
"Sıradan"mış gibi, bir cinayetin irdelenmeyen öyküsüyle geçiştirilen o haber aslında bir vahşeti yansıtmaktan çok, Türkiye'ye bir zamanlar normalmiş gibi dayatılan "kurtlar vadisi" erozyonunun bir kez daha, hem de "şok" edici biçimde dışa vurumuydu...
İstanbul'un Bahçelievler ilçesinde sıradan bir sokakta yaşandı vahşet!.. Okuldan çıkmış, sırtlarında çantalarıyla sohbet ederek yürüyen dört çocuk yaşanacaklardan habersiz kendi hallerindeydi...
Hepsi lise öğrencisi ve hepsi belli ki her sabah ve her akşam grup halinde evden okula, okuldan eve giden memleket çocukları...
Sonra arkadan bir başkası yaklaşıyor... Ve havaya kalkan bir namludan çıkan mermiler bir çocuğu yere yıkıyor... Diğer üç çocuk panikle kaçışırken, saldırgan yere düşen çocuğa yaklaşıp tekrar ateş ediyor... Medyaya yansıtılan görüntüler burada kesilmiş...
Yaralı hastaneye kaldırılıyor ancak kurtarılamıyor... Görgü tanıklarının anlatımına göre, acımasız saldırgan silahını askısıyla omzuna takıyor ve bölgeden uzaklaşıyor...
***
Pompalı ticaretinin vahşeti!..
Nereden bakarsanız bakın, sinsi bir vahşeti gösteren bu saldırı, büyük şehirlerin mafyatik kalleşliğinde bir insanı hem de arkadan vurma alçaklığının şimdilik son örneği...
"Pompalı"yla bir okul arkadaşını arkadan vurarak katleden "kurtlar vadisi" özentisi çocuk da, tıpkı hiç uğruna canını aldığı kurbanı gibi "15 yaşında"ymış... Hem de aynı liseden okul arkadaşı...
Polise yansıyan ilk bilgilere göre, cinayetten bir gün önce okulda kavga etmiş çocuklar... Olay kapanmamış meğerse...
Ve "intikam" hırsıyla hareket eden saldırgan nereden bulduğu bilinmeyen bir pompalı tüfekle okul arkadaşını arkadan vurup öldürecek kadar kin beslemiş içinde!..
Basının olayı yansıtma şekline göre, sıradan sayılan bu vahşice cinayetin perde gerisinde sorgulanması gereken o kadar sosyolojik konu var ki?..
Ne zaman bu hale geldi ülkenin çocukları?.. Basit okul kavgalarına ne zamandan beri pompalı ve kalleşlik bulaşıyor?..
Böylesi bir öfke nasıl oluyor da eğitim kurumlarında, geleceğe hazırlanması gereken çocukların zihninde filizlenebiliyor?..
Ve en önemlisi de bir lise öğrencisi, cinayet işlemeye yeltenirken, pompalı denilen o silahı tıpkı mantar tabancası satın alır gibi kolayca, nereden, kimlerden buluyor ve gözünü kırpmadan nasıl kurbanının peşine düşebiliyor?..
***
Soylu'ya sorular...
Ne kadar ilginç değil mi; Türkiye Cumhuriyeti PKK, FETÖ, uyuşturucu tacirleri ve mafyayla uğraşıyor ama internet sitelerinde, sosyal medya hesaplarında "tam otomatik pompalı tüfek"leri kolayca pazarlayanlara müdahale edemiyor!..
Nasıl satılıyor ve "15" yaşındaki bir çocuğun eline nasıl ulaşabiliyor bu tür silahlar?..
Ne yani; cumhuriyetin kuşatılması, toplumun sindirilmesi planlarıyla ilgili iddialarda da gündeme gelen bireysel silahlanmaya göz yumarken, bu sosyal çıkmazın nasıl bir cehennem olduğunu anlamıyor mu devleti yönetenler?..
Silahlanma pervasızlığına göz yumanlar ancak canları yandığında mı bu sorumsuzluğun yol açtığı vahşetleri, dramları, acıları anlayacaklar acaba?.. Onların lisede okuyan çocukları yok mu?..
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun terörle, mafyayla uyuşturucuyla mücadelesine söz yok ama nedir bu bireysel silahlanma meselesi ve pompalı pazarındaki pervasızlık?..
Nedir bu, internette silah satma rezaleti, nedir bu okul önlerinde dolaşan mafya bozuntuluğunun lise çağındaki çocuklara acımasızlığı pompalama sorumsuzluğu?..
Ne dersiniz; Bahçelievler'de arkadan vurularak katledilen lise öğrencisi Mert Can Karagöz'ün küçük katili, mafyacılığa özenen ve marketten gofret alır gibi "pompalı" edinen okul arkadaşı mıdır yalnızca?.. Tetiği o mu çekti yalnızca?.. Ne dersiniz Sayın Soylu?..
***
CHP'nin üç kurtarıcısı!!!
Dünkü gazetelerden biri manşet yapmıştı... Diyor ki haberde, "Kılıçdaroğlu İstanbul'u kazanacağını söylerken, CHP Esenler, Arnavutköy ve Sultanbeyli'ye aday adayı bile bulamadı..."
CHP'nin içinde bulunduğu, metropollerde örgütsüzlük sorununu da anlatıyor bu manşet... Çünkü gücü Kadıköy, Bakırköy ve Beşiktaş gibi sahil ilçelerine yığılırken, beceriksizliği kırsalda deşifre olan bir siyasal çıkmazdır bu?..
Nedense CHP'de en çok aday adayı, siyasetçilerin "garanti" gördükleri ilçelerde!.. Bu üç ilçe ile CHP'li başkanların yönettiği diğer 9 ilçe için de kıran kırana bir yarış var...
Ancak bu kısır yarış İstanbul'un diğer ilçelerinde ne yazık ki CHP'nin havlu attığı algısını yaratıyor ki, ana muhalefet için kahredici bir durum...
Dünkü başka bir gazetede ise "CHP'nin İstanbul adayları" olduğu öne sürülen "liste" yayımlandı...
Ne şaşırtıcı ki, "kumar" masasında yakalanan Bülent Kerimoğlu'nun adı yine Bakırköy için geçiyormuş!..
Battal İlgezdi yine Ataşehir'den aday gösterilecekmiş ki, son seçimde ilçeyi 8 bin oyla kaybeden AKP'liler göbek atacaktır!..
Ve hakkında onlarca dosya bulunan, bir başkası da sanki Kurtuluş Savaşı kahramanı İnönü'nün torununu "tehdit" etmemiş gibi Şişli'ye yamanmaya çalışıyormuş!..
***
Kerimoğlu'nu kim koruyor?..
CHP madem Kerimoğlu'nu onca mahkeme dosyasına rağmen vazgeçilmez görüyor, o halde Esenler'den aday göstersin de, taban boyunu posunu görüversin!..
Battal İlgezdi vazgeçilmez bir siyaset dehasıysa, o halde Sultanbeyli'den aday yapılsın da ana muhalefet bu becerikli (!) zat sayesinde yeni bir kale kazansın...
Madem Sarıgül çok büyük siyasetçi ve tek kurtarıcı (!) o halde neden bu eşsiz yeteneğini Arnavutköy'de aday olarak göstermiyor ki?..
Temiz siyaseti önermeye devam edeceğiz... Kılıçdaroğlu tabanın tepki gösterdiği bu zatları halen koruyorsa, vazgeçilmez (!) görüyorsa işte meydan...