Çıkış yolu siyasetin elinde
Dün dolar kuru 2.67 idi. Seçim öncesi 2 Haziran’da da aynı düzeylerde idi. Seçim sırasında arttı. Seçimden önce dolar 3 lirayı geçer şeklinde yorumlar vardı. Bir siyasi parti genel başkanı da 3 lira 10 kuruş olur diyordu. Aslında, çok büyük siyasi sorun yaşamazsak, dolar kuru bu günkü denge seviyesinde, küçük hareketlerle gidecektir.
Dolar kuru her zaman önce uluslararası piyasalardaki dolar hareketlerine bağlıdır. Yeter ki, kur üstünde sıcak para baskısı olmasın veya hükümetler düşük kuru kullanmasın.
Bizde üç yıl öncesine kadar cari açıktan daha fazla sıcak para girdiği için ve Hükümet ve Merkez Bankası düşük kuru enflasyonla mücadele aracı olarak seçtikleri için, kur üstünde baskı vardı. TL aşırı değerlenmişti. Doların dünyada artışı karşısında, bu baskılar da dayanamadı.
Son aylarda dolar kuru, reel kur endeksine göre dengede görünüyor. Merkez Bankası TÜFE bazlı reel kur endeksi Mayıs ayında 100.05 idi. MB reel kur endeksi 100 ise kur sepetine göre hesaplanan kur dengesi oluşmuş demektir. 100 altı TL kurun aşırı değerli, üstü ise TL’nin aşırı değerli para olduğunu gösterir. Mayıs’ta Euro/dolar paritesinin sepete etkisi ihmal edilebilir boyuttadır. Bu şartlarda seçim öncesi Mayıs ayında ortalama 2.67 olan dolar kuru dengede demektir. Bugün de dolar kuru 2.6754. Aşağıdaki grafikte seçim öncesi ve sonrası dolar kuru hareketleri yer alıyor.
Bugünlerde Borsa endeksi de artıyor.
Haziran Tüketici Güven Endeksi’nde de artış var. Tüketiciler seçim sonrası ekonomik gidişatın daha iyi olacağı umudunu taşıyor.
Ekonominin iç ve dış dinamiklerinde de hareket var. Üretici, tüketici gibi iktisadi ajanlar uzun süreli durgunluklardan çıkış kapısı arar. Bu durum arz-talebi etkiler. Yeter ki pozitif ortam olsun. Dikkat edersek seçim sonrası, tüm kurumlar, basın ve insanların üstünden bir baskı kalkmış gibi oldu.
Yani piyasalar, üretici ve tüketici seçim sonuçlarından memnundur.
Bu durum durgunluktan çıkış kapısı olabilir. Şimdi siyasilerin bu kapıyı açık tutmaları gerekir.
1) 45 günde seçime gidilmesi, Cumhurbaşkanı ve siyasi partiler tarafından koalisyon için bir tehdit unsuru ve bir algı operasyonu olarak kullanılmamalıdır. Metropolün dün yayınlanan seçim sonrası anketinde, yeni bir seçimde siyasi partilerin oy oranlarının değişmeyeceği açıklandı.
2) Siyasi partiler, Türkiye’nin kritik bir eşikten döndüğünün bilincinde olmalıdır. Koalisyon görüşmelerinde Türkiye’nin geleceğini ve toplumsal tatmini kendi siyasi hesaplarının önünde tutmalıdırlar. Deniz Baykal bu alanda, halkı tatmin eden bir tutum göstermiş ve devlet adamlığı vasfına uygun davranmıştır.
3) Siyasi partiler ve özellikle HDP halkın verdiği opsiyonları iyi kullanmalıdır. Türkiye’nin partisi olduğunu iddia eden HDP, Türkiye’nin İstiklal Marşına neden katılmadığını hiçbir zaman milletimize anlatamaz.
HDP’ye Türkler de oy verdi. Oy verenler, İstiklal Marşına katılmasınlar diye mi onları Meclis’e gönderdi. Kaldı ki HDP milletvekilleri Demirtaş dışında, İstiklal Marşından sonra edecekleri yemine de aykırı davranmış oldular.