Çift sandıklı büyük tuzak...

Uzun süredir Ankara'da yaşanan yargı krizi önceki gün (Cuma) akşam saatlerinde Ankara Adliyesi ve Adalet Bakanlığı arasında yaşananlarla tam bir yargı cinnetine dönüştü. Gerçekler torbaya sokulup saklanamıyor!.. Sarayın bir dediğini ikiletmeyen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın MHP olağanüstü tüzük kurultayına açık müdahaleleri -her ne kadar inkar etse de- işportaya düştü...

AKP iktidarının MHP kongresine açıktan yaptığı müdahaleleri sadece Devlet Bahçeli'den memnuniyet çerçevesinde bakmamalıyız. MHP'de geri dönülmez değişim isteği ve 4 genel başkan adayanın yuvarladığı kartopunun çığa dönüşeceği ve siyasetin her kanadında domino etkisi yaratacağını görmek için kör-sağır ve dilsiz olmak gerek. Hatta akılsız!..

MHP'liler ve Ülkücülere en ağır hakaret edenlere ne oldu da Kurultay salonunun önünde polis barikatları kurdular?. TOMA'ları yerleştirdiler... Nusaybin'e göndermedikleri kadar çevik kuvvet polisi diktiler...

MHP olağanüstü tüzük kurultayına yapılan hukuk dışı müdahalelerle birlikte herkese;saltanata ve dikta rejimine başkaldıran, Cumhuriyeti, Atatürk'ü, Türk milletinin devleti ile bölünmez bütünlüğünü ve bekasını savunan,müstemleke olmayı reddeden herkese büyük bir gözdağı veriliyor. Vee!.. Büyük bir tuzak da beraberinde hazırlanıyor.

Nasıl bir tuzak mı?..

İki sandıklı... "PKK'lıların dokunulmazlıklarını kaldıracağız" kamuflajı ile paketlenmiş R. Erdoğan tipi başkanlık rejimi...

Bakın!.. Önceki gün AKP Grup Başkanvekili Naci Bostancı'nın ağzından dökülen şu ifadelere;

"Milleti iki kere sandığa götürmenin manası yok. İki oylama yapılabilir, ikisi bir arada götürülebilir."

Bostancı, gerçek niyetlerini açıktan ilan ediyor; başkanlık paketi ile dokunulmazlıklar aynı gün referanduma götürülecek.

AKP'li Naci Bostancı'nın gözlerden kaçmaması gereken bu açıklamasını deneyimli devlet ve siyaset adamı CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray'dan değerlendirmesini istedim. Çıray, önce olguya dikkat çekti;

"Cumhurbaşkanı'nın eli siyasi tarihimizde görülmediği kadar çok muhalefet partilerinin içinde. Neden? CHP'ye ve MHP'ye yapılan kaset komplolarının ve son birkaç gündür yaşadığımız hukuk rezilliklerinin nedeni ne? Çünkü, 'tek adam rejimini' muhalefet partilerinin aktif veya pasif tutumları sayesinde kuruyor. Dokunulmazlıklar konusunda muhalefet partilerinin bilerek veya bilmeyerek izledikleri politikalar sarayın iktidarını ölümüne kadar garantilemesinin önünü açıyor. Muhalefet partilerinden biri, iktidarın kendi oy çoğunluğu ile kaldırabileceği dokunulmazlıkları anayasal sorun haline dönüştürmesine yardımcı oldu. Diğerinin başı ise koltuğunu korumak uğruna partisini anahtar teslimi Cumhurbaşkanı'na sunma gayreti içinde."

Aytun Çıray'dan mesajlarını biraz daha açmasını istediğimde bomba açıklamalar yaptı;

"İşi, şimdi belirteceğim noktaya taşımaları kötülüğün zirve yapması demek olacak. Doğrusu bu önlenemezse her türlü referandum stratejisi de imkansız hale gelecek.

Neyi kastediyorum; çok basit. AKP'li Meclis Başkan Vekili Naci Bostancı Mecliste dokunulmazlıkların kaldırılması ile partili cumhurbaşkanlığını aynı anda sandığa götürebileceklerini söyledi. Yani, bunlarla ilgili anayasa değişiklikleri Meclisten 330-367 aralığında bir onay alırsa, milleti yormamak için önüne iki sandık koyabileceklerini söyledi.

Bu olasılık gerçekleşirse, ki muhalefetten 15 kişi bunun için yetecektir, inanın o zaman elimiz kolumuz bağlanır. 12 Eylül 2010 referandumundan çok beter duruma düşülür. Hele bu referandum tarihi 11 Eylül 2016 tarihine denk düşürülürse. Çünkü bu kampanya o zaman sadece PKK uzantısı olarak HDP'nin Meclisten atılmasına evet demeye dönüştürülür ve bu doğal olarak partili cumhurbaşkanına verilecek onayı çok daha fazla yükseltir. Çünkü bu durumda Cumhurbaşkanı meydanlarda sadece kendi cumhurbaşkanlığı için değil "PKK'lıların Meclisten atılması" için de kampanya yürütecektir. "

Tuzağa Dikkat

"Ben Erdoğan'ın yıkımının en kestirme yolunun bir referandumda kaybetmesinden geçtiğini düşünüyorum. Bunun olgusal temeli var. Saray elbette bunun gayet farkında ve seçmenin önüne cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili bir referandum sandığı konulduğunda bunun reddedilme ihtimalinin yüksek olduğunu tahmin edebiliyor. Ben aklı başında siyaset ve strateji ile yürütülecek bir kampanya ile, başkanlık referandumunun Cumhurbaşkanı için mutlak hezimetle noktalanmasının mukadder olacağından eminim. Fakat, seçmenin önüne aynı gün iki referandum sandığı getirilmesi durumunda bütün denklem değişecektir. Çünkü bu kampanyada bizim sinerjik bir kampanya yürütmemiz imkanı maalesef sıfırlanacaktır. Yani seçmene bir sandıkta evet deyin diğerinde hayır verin demek iletişim stratejisi açısından çok ama çok zordur. İkisine de hayır deyin, dememiz halinde ise 'Vay CHP HDP'nin yanında' diyecekler. Bu seçmenin meseleye odaklanmasını engelleyici bir mahiyet taşır. Oysa, Cumhurbaşkanı için durum tam tersine olacaktır; ikisine de 'evet' deyin, kurtulun diyecektir. Bununla baş edecek dahiyane bir strateji belki bulunabilirdi, ama bunun için medyanın mevcut medya olmaması, Güneydoğu'da da Türk Milletinin evlatlarını peş peşe kaybettiği ağır bir savaş yürütülmüyor olsaydı. O halde tek çare kaldı: CHP ve MHP dokunulmazlıklarla ilgili oylamanın 330'un altında kalmasını sağlamalı. Cumhurbaşkanı istiyorsa AKP çoğunluğu sayesinde hiç bir anayasa değişikliğine gerek kalmadan teröre karıştığı iddia edilen milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırabilir. Buna muhalefetten de destek gelebilir. Buyursunlar kaldırsınlar. Ayrıca terör suçları dokunulmazlık kapsamının dışında. Sayın Balbay milletvekili seçilmesine rağmen bu nedenle serbest bırakılmamıştı."

Aytun Çıray'ın tuzağa düşmemek adına yaptığı tespitlere geniş bir perspektiften bakmalıyız. Bu sefer de tuzağa düşersek bir daha kurtuluşu çok zor ve daha da ağır bedellerle olur!..

Yazarın Diğer Yazıları