Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

CHP’nin tarihi görevi

Cumhuriyet Halk Partisi(CHP)’nin Tüzük Kurultayı, geçtiğimiz hafta sonu yapıldı. Hemen ertesi günü ikinci kurultay başladı. Parti içi muhalefetin kurultayı... Bu da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarısıyla tamamlandı.
Art arda yapılan bu iki kurultay tablosundan çıkan ilk sonuç; “CHP’nin ne yazık ki fikir üretmek, ülke sorunlarını çözmek yerine devamlı kavga içinde olduğu” fotoğrafını verdiğidir.
Tarihi geçmişi ve tecrübe birikimi sebebiyle CHP’nin siyasi hayatımızdaki yerini iyi görmek gerektiği kanaatindeyim.
Kadro açısından; CHP her alanda açık ve âşikar bir zenginliğe sahiptir. Ancak, kadro, tecrübe, parti arşivinin bu zenginliğine rağmen CHP’nin olması gereken yerde ve ağırlıkta olduğunu söylemek mümkün mü?
CHP’nin geçmiş mücadele çizgisini yenileyerek koruması elzemdir. Bu yolda; Anayasa’da yer alan Cumhuriyetçilik başta olmak üzere, Gazi Paşa’nın üstüne titrediği laiklik, vatanın bütünlüğü, cumhuriyetin devamlılığı, bağımsız dış politika, denk bütçe esaslarına sarılmak temel politika olmalıdır.
Atatürk’ten İnönü’ye miras kalan devlete sahip olma şuuru; Atatürk Dönemi’nin kültür politikaları, “Milli Devleti anlayacak, O’nu koruyacak, güçlendirecek, bağımsızlık çizgisini devam ettirecek insan yetiştirmek” ti.
İnönü döneminde, bu çizgiden zaman içinde sapmalar oldu. Ancak, devletin ciddi, ağırlıklı kültür politikaları hep var oldu. Özetle; Atatürk’ün dönemindeki Türk kültür çizgisinden, greko-latin kültür çizgisine geçildi. Bunların kurumlar halinde şekillenişi, işlevleri tenkit edilebilir. Amma, varlıklarını ve ufuklarını görmemek inkârcılıktan başka anlam taşımaz. Halkevleri, Köy Enstitüleri, kütüphanelerin hızla çoğaltılması, greko-latin klasiklerinin Milli Eğitim Bakanlığı’nca tercüme ettirilip bastırılması önemli adımlardır.
İnönü’den sonra Ecevit’in genel başkanlığı döneminde maalesef Türkiye’ye yağan slogan yağmurları CHP’yi de ıslattı, sırılsıklam etti.
Turgut Özal’ın 1980 ekonomi politikaları tam bir dönüşüm ve kapitalist sisteme (Tekelci kapitale) teslimiyet ölçüsünde bağımlılıktı. CHP, bunun Türkiye’yi nereye götüreceğini anlayamadı, anlayan kadroları da anlatamadı. Bu tedbirler sanayileşmeyi, tarım ve hayvancılığı geri plana itiyor, ülkeyi “al-sat” ekonomisine mahkum ediyordu.
Bugün kredi kartı intiharları, yabancı paraların (Dolar, Euro) milli paramızı piyasadan kovacak güce kavuşması hep ABD ve O’nun emrindeki Dünya Bankası, IMF (Uluslararası Para Fonu), GATT(Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaşmaları)’nın istediği politikalardı.
Bütün bu çığ gibi gelişmeler karşısında CHP ciddi ve tutarlı bir “Milli Ekonomi Politikası” geliştiremedi. Partinin “altı ok” una günün şartlarına göre yorumlar getiremedi. Yeni bir “Kalkınma Planı” hazırlayarak emek-sermaye dengesini kurabilirdi. Ne yazık ki ucuz sloganlar tercih edildi. Böylece CHP, Özal tarafından hazırlanan, uygulamaya konulan politikaların sadece seyircisi oldu.
Bugün Kılıçdaroğlu, Genel Başkanlığını güçlendirerek tehlikeli virajları aştı. Şimdi çok önemli bir yol ayırımının önündedir. Asla “ya koltuğumu alırlarsa” endişesine düşmemelidir. “Korku insanların kaderini değiştirmez” diyen Peygamber mesajını idrâk etmek, zirvede huzurlu olmanın şartıdır. Bu huzur, partiyi ve partililerin tamamını kucaklamayı sağlayacaktır.
Bir Genel Başkan’ın lider olması uzun soluklu yolların aşılmasına bağlıdır. Yollar güçlü kadrolarla aşılır. İyi yetişmiş, kendi alanında uzman şahsiyetler, davanın, inancın sıcaklığı içinde kaynaşır, bütünlük sağlanır.
Günümüz şartlarında, siyasi hayatta tek adamın her şeye hakim olacak bilgi donanımına sahip olması mümkün değildir. O’nun yapacağı tesirli ve iyi bir yönetimle işbirliğini sağlamaktır.
Sayın Kılıçdaroğlu; CHP’yi bir lider partisi olmaktan çıkarıp, bir kadro ve program partisi haline getirebildiği ölçüde başarılı olacaktır.
CHP önce kendi olmalıdır. Kemalist çizgiden sapmamalı, bu anlayışın güncel yorumları ile sorunları ele almalıdır. AB ile ilişkiler konusundaki tavrını “milli menfaat” çizgisine çekmeli, “Gümrük Birliği” soygununa karşı çıkacak bir onurlu mücadele başlatmalıdır.
Cumhuriyetimizin varlığı ve yaşaması için CHP, kurucusunun ilkelerini yaşatmaya, güçlü olmaya mahkumdur. Bu tarihi bir görevdir.

Yazarın Diğer Yazıları