CHP’de çözüm çok kolay

Sayın Kılıçdaroğlu Bursa’da yaptığı bir konuşmada “Yeni CHP’yi toplumla barıştıracağız’’demişti. Bu demektir ki, CHP Baykal döneminde toplumla barışık değildi. Böyle bir tespit, CHP’nin geçmişi için en ağır suçlamaydı. Kendisi YCHP’yi toplumla barıştırmak için en radikal insanları aldı... Söz gelimi Aygün’ü zorla milletvekili yaptı. Bugün partinin toplumla ne kadar barışık olduğu görülüyor. Ayrıca toplumla barışık olmanın da bir anlamı kalmadı. Zira iç sorunlardan toplumu düşünmeye zaman kalmıyor.
Bugün CHP devrini tamamladı şeklinde iddialar var. Bu parti karşıtları tarafından her zaman söylenebilir. Bunun için CHP’nin yeni kelimesini kullanarak partinin geçmişini inkar etmesi gerekmez. Alman Sosyal Demokrat Partisi, yaklaşık 140 senelik partidir. Sürekli reform içinde olmuştur. CHP’nin de çağa ayak uydurması için sürekli değişmesi ve yenilenmesi gerekir. Ancak bunu yaparken partinin ve Türkiye’nin temellerini tartışmaya açmak gibi bir projeye alet olmamak gerekir. Bu yanlışları önlemek için, kişisel kavgaları bir yana bırakmak ve ülkenin geleceğini, insan refahını planlamak gerekir. Bunu da ancak toparlayıcı özelliği ve liderlik vasfı olan genel başkanlar yapar.
Ne yazık ki, CHP’de hala Baykal kavgası sürüyor. Bu kavgayı Baykal istemiyor. Gittiği her yerde partinin birliğinden ve başarısından bahsediyor. Buna rağmen bu günkü yönetimde neden hala Baykal teması işleniyor?
Kılıçdaroğlu CHP’yi halkla barıştıracağım derken, zımnen Baykal’ı tenkit etmiş oluyor. Çünkü YCHP’de taban aynı tabandır.
Yakın geçmişi unutmayanların, Baykal’a karşı hareketin 1 Mart tezkeresinden sonra başladığını görmeleri zor değil. Söz gelimi 2003 kurultayında, istedikleri görevi alamayanlar, kurultaydan sonra “seçimli Kurultay” istediler. Hatta birkaç milletvekili istifa etti. Bazıları sonradan istifasını geri aldı. Kılıçdaroğlu da imza verenlerin başındaydı. Sonradan Baykal’ın tepkisi ile imzasını geri çekti.
CHP’nin yapması gereken, önce MYK’da bir anlayış birliği sağlamaktır. Bugünkü seçilmişlerle bunu yapamaz. Çünkü her kafadan bir ses çıkıyor. Söz gelimi bir genel başkan yardımcısı, “CHP’de CHP’li olmayan milletvekilleri var” diyor. Bu noktada, ilk akla gelen Hüseyin Aygün’oluyor. Çünkü kendisi defalarca CHP’li olmadığını söyledi. Buna rağmen sayın Kılıçdaroğlu, Tunceli’de ikinci milletvekilini seçtirmek için Aygün’e teklif götürdüğünü açıkladı.
Öte yandan, bir insan CHP’de çalışmıyor olabilir. Bulunduğu statü buna izin vermeyebilir. Ancak düşünce bazında, çalışma bazında CHP’ye daha fazla hizmet götürebilir. Kaldı ki, bu tür CHP’liler partinin nimetlerini kullanmadan, partiyi geçim aracı yapmadan CHP’li olmuşlardır. Dahası demokratik ülkelerde siyaset bir meslek değildir.
Yetmedi... Eğer biraz geriye gidersek, sayın Kılıçdaroğlu da partili değildi. DSP döneminde SSK Genel Müdürlüğünden alınmıştı. Buna rağmen DSP’den Kocaeli milletvekili adayı olmuştu. Hüsamettin Özkan adaylaşmasını istiyordu. Ancak başta rahmetli Ecevit, görevden aldıkları bir bürokratı aday yapamayacakları gerekçesi ile adaylığını reddetmişti.
1 Mart tezkeresinden sonra, birçok gazeteci ve gazete patronu Deniz Baykal’ın karşısında yer aldı. Baykal’la olmaz diye bir kampanya başladı. Bugün Baykal’a komplo yapanlar arasında kimlerin olduğunu ve bu hareketin 1 Mart tezkeresi ile ilgili olup olmadığını tarih yazacaktır.
Akşam gazetesinde yer alan habere göre CHP’de yenilikçilerle ulusalcılar arasında yaşanan tartışma nedeniyle yeni CHP yönetimine mesafeli duran bir grup ulusalcı milletvekili, partilerinden istifa ederek Meclis’te İşçi Partisi adına grup kuracaklar
Bence CHP’yi bırakmak çok yanlış olur. Bugün CHP’de yaşananları bir yol kazası olarak görmek gerekir. Sorun partinin 6 okuna sahip çıkanlarda değil, sorun sayın Kılıçdaroğlu’nun liderlik vasıflarındadır.
Türkiye’de sol seçmen üzerinde sol algısı ve liderlerinin imajını ölçmek adına 2011 sonunda Andy-Ar şirketi tarafından 20 ilde gerçekleştirilen ankette çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştı’85 Kılıçdaroğlu başarılı mı? sorusunun sonuçları şöyle idi: Fikrim yok yüzde 8.5, kısmen başarılı yüzde 10.5, hayır başarısız 54.7, evet başarılı yüzde 26.3
Bugün bu sonuçlar değişti mi? Bilmiyorum. Seçimler, partililik öne çıktığı için, bir genel başkanın başarılı veya başarısız olduğunu tam göstermez.
Baykal isteseydi genel başkan olarak devam ederdi. Ancak partiye zarar verme ihtimalini düşündü. Şimdi en doğrusu, sayın Kılıçdaroğlu’nun bir üniversiteye tarafsız bir araştırma yaptırmasıdır. Bu araştırmada CHP’liler Kılıçdaroğlu’nu başarılı görmüyorsa, partiyi düşünerek genel başkanlıktan ayrılması gerekir. Böyle yaparsa partide saygınlığı artar.

Yazarın Diğer Yazıları