CHP seçimi bekleyemez miydi?

Her seçimde olduğu gibi 2015 genel seçimleri öncesinde de tüm siyasi partilerin zayıf noktaları yakalanıp, üstüne gidilecektir. Seçimlerde bel atından vurarak rekabet etmek Orta Doğu’nun geri kalmış milletlerine has bir yöntemdir. Ne yazık ki 2000 sonrası bu yöntem Türkiye’de de kullanılmaya başlandı. Özellikle muhalefet partilerinin bu konuda önlem alması gerekir.
Bütün siyasi partilerde iç çekişme var. Bu çekişme CHP’de daha fazladır. Bunun nedeni CHP’lilerin daha demokratik ve daha özgür düşünce sahibi olmasıdır.
CHP liderleri bugüne kadar bu çekişmeleri, birkaç ekstrem istisna dışında mümkün mertebe parti içinde çözmüştür.
Kılıçdaroğlu da “Biz, bu ülkeye demokrasiyi getiren bir partiyiz. Çok sesli bir partiyiz aynı zamanda. Ama parti disiplini denen bir kurala da sıkı sıkıya bağlı olmamız gerektiğini herkesin bilmesi gerekir” diyor.
Siyasi partilerin tek misyonu ve tek sesi vardır. Parti, halka, bu misyonu iyi açıklar ve umut olursa, iktidar olur. Partiye oy alacağım diye farklı sesleri toplarsanız, söz gelimi anti laik veya anti Atatürkçü olanları toplarsanız, partinin oy omurgasını zedelerseniz. O zaman tersine hem oyunuz düşer, hem de disiplin kurmak zorlaşır.
Yine bir genel başkanın öncelikli görevi, parti içinde parti disiplininin başkaları tarafından kişisel hesaplaşma ve despotluk yolunda kullanılmasını engellemektir...
Ayrıca genel başkan ve partiyi yönetenlerin hedefi seçim öncesi CHP’nin herhangi bir oyuna gelmesini önlemek olmalıdır. Ne var ki tam tersi, seçim öncesi CHP, birçok milletvekilini ve birçok partiliyi disipline göndermeye başladı ve bazılarını ihraç etme kararı aldı. Bu tavır, tam da parti karşıtlarının istediği bir tavırdır.
CHP oyuna mı geldi, yoksa disipline verilenlerin açıkladığı gibi bu disiplin sorunu bir tasfiye hareketi midir?
Yetmedi, Şişli Belediyesi ve Sarıgül olayı ile Beşiktaş Belediyesine bağlı olayların seçim öncesi patlaması, ya kasıtlıdır veya akıl tutulmasından kaynaklanan olaylardır.
1. Prof. Dr. Süheyl Batum, Disiplin Kurulu’na MYK kararı ile gönderilmiş. Oysa ki CHP tüzüğünde milletvekillerini Disiplin Kurulu’na yalnızca, Parti Meclisi gönderebilir. Kaldı ki Süheyl Batum, “Ben, açıklama yapmadım, 20 kişi istifa edeceğiz diye bir demeç vermedim. Disipline verildiğim, 14 gün sonra bana bildirildi, tüzüğe göre beş gün içinde bildirilmesi gerekirdi” diyor.
Şimdi mahkeme CHP’nin usulsüz ve yersiz ihraç yaptığına karar verirse, bundan parti zarar görmez mi?
2. CHP eski MYK üyesi; Parti Meclisi üyesi ve 23. dönem Manisa Milletvekili Şahin Mengü, Ankara İl Disiplin Kurulu tarafından Disiplin Kurulu’na verildi. Şahin Mengü’nün “Dersim için CHP adına özür diliyorum” diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’na yönelik sert eleştirilerde bulunması ve “şerefsiz” ifadesini kullanması gerekçe gösterildi.
Şahin Mengü ise CHP adına Dersim olayları ile ilgili olarak özür dilemeye yetkili tek kurulun, CHP kurultayı olduğunu söylüyor.
Aslında Sezgin Tanrıkulu’nun bu tavrına yalnızca Şahin Mengü değil, partililerin bir çoğu tepki göstermiştir. Şahin Mengü de parti adına yanlış yetki kullanmak gibi bir tavrın partiye zarar vereceğini düşünerek tepki göstermiştir.
Bu tartışma herhangi bir parti yetkili kurulunda olmamış, televizyon ve Twitter’de yapılmıştır. Ankara il örgütü iki partili arasında geçen tartışmayı, neden birinin aleyhine disipline taşımıştır? Burada genel seçim ve tasfiye hedefi var mı? Bu hususu herkes ve özellikle partililer merak ediyor.
3. Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’in “Partinin Cemaatle iş birliği iddiası” da disipline taşındı.
Aslında, Birgül Ayman Güler “Cemaatle iş birliği yapıldı mı” şeklinde bir soruyu kurullarda ve yönetim nezdinde soruyordu. Kendisi tepki gösterirken aynı zamanda bu sorusuna hiçbir cevap alamadığını da ifade etmiştir.
Ayrıca Birgül Ayman Güler, “Duble Disiplin’e verildim” diyor ve ilave ediyor:
“Önce MYK da görevli iki kişinin imzası ile, 24 Aralık 2014 günlü bir yazı aldım. Yazı “kınama” için Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) verildiğimi bildiriyor.
Ayrıca Sebahattin Balta imzalı 29 Aralık 2014 günlü YDK yazısı aldım; Bu yazı savunma daveti yapıyor. S. Balta da basına “seçimde aday olamayacak” açıklaması yaptı; yanlıştı; kınama bu sonucu vermez diye açıklama yaptım; öyle olduğu anlaşıldı.
Bu iki yazıda da “atılan suç” yok; 6 Ocak 2015 günü “iddianame olmadan savunma olmaz” diyerek atılan suçu bildirmelerini istedim.
Partinin iddianamesini beklerken, ikinci disiplin geldi; “gruptan 1 yıl süreyle geçici çıkarma” talepli, 7 Ocak 2015 günlü bu yazı “tedbirli” olarak geldi. Böylece bu yazıyı aldığım anda milletvekili görevlerim kısıtlandı. Bu cezanın verilmesi durumunda Haziran’da CHP’de aday olmam engellenmiş olacaktır.”

Yazarın Diğer Yazıları