-Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedince çekilmesini bilmeliydi. Bu iradeyi gösterseydi saygın bir şekilde “Partinin akil adamı” olarak yaşamını sürdürürdü. Kurultay yenilgisi sonucu evine dönerken kuşkusuz ruhen ağır yaralıydı.
-Özgür Özel’in genel başkanlıkta kalıcı olup olmayacağı genel seçim sonuçlarıyla netleşir. Yerel seçimde, özellikle büyük şehirlerde gösterilecek başarı Özel’in statüsünü genel başkanlıktan liderliğe yükseltir. Aksi takdirde parti yine karışır, yeni arayışlar gündeme gelir.
-CHP’deki genel başkan değişimi son seçim yenilgilerinin ardından derin bir hayal kırıklığına sürüklenen partili seçmeni yeniden canlandıracak bir etki yaratacaktır.
-Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu kaybetmesi öyle tahmin ediyorum ki Ak Parti’de üzüntüyle karşılanmıştır. Defalarca yendikleri bir rakip yerine nasıl bir performans göstereceğini bilmedikleri bir rakiple karşı karşıya bulunuyorlar artık.
Göz yaşartan, yürek sızlatan hikâyeler
İsrail’in Gazze’de yaşayan Filistinlilere yönelik giriştiği soykırımdan medyaya ve sosyal medyaya her gün göz yaşartan, yürek sızlatan hikâyeler yansıyor.
İşte onlardan biri:
İsrail savaş uçaklarının hedefi olan Bureij Kampı’nda onlarca kişi hayatını kaybetti. Yıkılan yerlerde beton blokların altından da yine onlarca kişi yaralı olarak çıkarıldı.
Enkazdan yaralı çıkarılan küçük bir kız çocuğu kendisini kucaklayıp sedyeye yerleştiren kurtarma ekibi görevlisine “Amca, beni mezara mı götürüyorsunuz” diye sordu.
Görevli, “Hayır yavrum, sen yaşıyorsun, yaralarını sarmak için hastaneye götürüyoruz” yanıtını verdi.
Zavallı kız çocuğu yaşadığı büyük şokun etkisiyle kendisinin öldüğünü zannetmişti.
...
Ve bir başka hikâye:
İsrail’in El Ehli Hastanesi’ne yaptığı saldırıda ölenler arasında iki kardeş, 17 yaşındaki Mazen ile 13 yaşındaki Ahmed de vardı.
Mazen lisede okuyor, diş hekimi olmak istiyordu. Ahmed ise evlerinin yakınındaki bir tezgâhta oyuncaklar ve okul malzemeleri satıyordu.
Acılı anne-babanın geride sadece 3 yaşındaki çocukları Faraj kaldı.
Faraj, sık sık “Abilerim nerede, niye saklanıyorlar” diye ağlarken baba, onu, “Tanrı ikisini de cennette kalmaları için seçti” diyerek sakinleştirmeye çalışıyor.
Bu sözleri onlara öğretmediler mi?
İnsanlık dışı acımasız bir savaş yürüten İsrail yönetimi keşke bilge düşünür ve siyasetçilerin şu sözlerinden nasiplerini alsalardı:
-Dünyaya bir daha gelsem; ne kadar tank, tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz, cümbüş ve zurna yapacağım. Aram Tigran
-Savaş ne işe yarar? Kesinlikle hiçbir işe. Edwin Star
-Tüm savaşlar iç savaştır, çünkü tüm insanlar kardeştir. Francois Fenelon
-Savaş kimin haklı olduğuna değil kimin güçsüz olduğuna karar verir. Bertrand Russell
-Savaşın iyisi, barışın kötüsü olmaz. Benjamin Franklin
-Barışta oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömerler. Krezüs
-Propagandayla zehirlenmedikleri sürece, kitleler asla savaş düşkünü değildir. Albert Einstein
-Üçüncü Dünya Savaşı'nda hangi silahlar kullanılacak bilmiyorum; ama dördüncüsü taş ve sopa ile yapılacak. Albert Einstein
- Savaşta yasalar susar. Cicero
-Niçin hep birlikte barış ve uyum içinde yaşamayalım? Hepimiz aynı yıldızlara bakıyoruz, aynı gezegenin üzerinde yol arkadaşlarıyız ve aynı gökyüzünün altında yaşıyoruz. Simachus
-İnsan savaşın ne olduğunu ancak bittiği zaman anlar. H. N Brailsford
-Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik. Ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttuk; kardeş olarak yaşamayı. Martin Luther King
