Cevap yerine hakaret
Bir sendika düşünün; iki gariban postacının, “Banka olarak çalışıyoruz ama güvenlik görevlimiz yok. Bir para sayma makinamız bile yok” şeklindeki feryadını yazan gazeteciye, “Çalışmadan maaş alan, ruh hastası olduğu için sürekli raporla dolaşan, siyasiler ve sendikacılar tarafından şovmen ve tetikçi olarak kullanılan, sendikacılığı sadece soytarılık olarak gören birisi tarafından gönderilmiş, bilgilendirilmiş ve yazdırılmış” şeklinde hakarete varan suçlama yapıyor.
Açıklama olarak gönderilen ancak üyesine ve bana hakaretten başka hiç bir cümle içermeyen yazı Türk Haber Sen Genel Başkan İsmail Karadavut imzası taşıyor.
Yazıda yayınlanacak bir açıklama bulamadık. Sayın Başkan hakaret dolu bu açıklamasında bir de tehditte bulunuyor:
“Basın kartı sahibi bir insan olarak bir gazeteciye yakışmayan bu davranışınızı ve yazmış olduğunuz yazınızı kınıyor ve eğer gazetenizde bir düzeltme yazısı yazmadığınız takdirde, bundan sonra gazetenizi okumayacağımı ve teşkilatıma da okutturmayacağımı bilmenizi istiyorum.”
Tabii ki, herkes dilediği gazeteyi okuyup okumama hakkına sahiptir. Ancak, Türkiye’de sendikacılığın geldiği noktaya bakarmısınız!..
Bir sendika başkanı bir gazeteyi teşkilatına okutmama tehdidinde bulunuyor. Bunu da yaparken de kendisinin de basın kartı taşıdığını söylüyor.
Teşkilatınıza ne diyeceksiniz Sayın Başkan?
Siz üyelerinizin haklarını korumakla mükellef bir sendika başkanı değil misiniz?
Yasa gereği sendikanıza üye birine “Bu gazeteyi okumayın” emrini sendikacılığın size verdiği hangi yetki ile, hangi kanunun hangi maddesiyle vereceksiniz?
Sayın Başkan, bana yolladığınız açıklamada şiddetle kınadığınızı ifade ediyorsunuz.
Neyi kınıyorsunuz? Bir üyenizin sorununu demokratik bir yöntemle dile getirmesini mi? Yoksa kamuoyu görevi yapan gazetemi mi?
Aynı kelimeyi bir gazeteci olarak basın kartı taşıdığını gururla söyleyen size iade ediyorum.
Ben yazımda sadece gariban bir postacının feryadını yazdım. Lütfen bir kez daha okuyunuz. Son yıllarda PTT çalışanları kan ağlıyor. Bunların feryadını duyuramadıysanız o sizin sorununuz demektir.
Basın kartı sahibi olmak ile övünen sayın Başkan, TRT’de ikramiye bahanesiyle çok sayıda tecrübeli spiker, muhabir ve yayıncı ikna odalarında sürgün ile tehdit edilerek zorla emekli edilirken ne yaptı ki, bu gariban postacılar için yapsın?..
***
Sorun Türkiye’deki sendikacılık sisteminde. Ancak kaybeden sendika değil, her zaman işçi oluyor... Yapılacak bir şey yok. Burası Türkiye... Kaderinize ve kaderimize razı olalım...