Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

Cevap bekleyen sorular (12 Nisan 2018)

Efsane Vali ve 24. dönem Isparta Milletvekilimiz Ali Haydar Öner'i kaybettik. Aziz eşi Saadet Hanım başta olmak üzere bütün Öner ailesine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Bayburt Valisiyken orman haline getirdiği Aslan Dağı başta olmak üzere değerli hizmetleri asla unutulmayacaktır.

***

Türkiye'nin siyaset manzarası her gün artan hırçınlık ve ağırlaşan hakaretlerle ümitsizlik tablosu oldu. İktidar bu tablonun önde gelen ressamıdır. Bu durum ülkemizin çözüm bekleyen temel sorunlarını duman altı ediyor. Yerimin imkân verdiği ölçüde bunları takdirlerinize sunacağım.

Osmanlı Hariciye Nazırı Fuat Paşa, Fransızlarla sohbet ederken Osmanlı Bankası Müdürü Fransuva de Palezieu'nın geleceğini haber verdiler. Fuat Paşa, "Umarım bu geliş, yol yapabilmek için hükümetime kredi sağlayarak faydalı olur. Ama bu yol bizi nereye götürür ki? İflasa tabii!.." diye düşüncesini belirtir.

Fuat Paşa'nın bu tespitinden 20 yıl sonra, 1875'te, Osmanlı Devleti'nin mali iflasını dünyaya ilan eden Ramazan Kararnamesi yayınlanmıştır. İflasa yol açan gelişmeler, dışarıdan alınan borçların verimli yatırımlara dönmeyişinin sonucudur.

Batı'nın bütün gayreti Osmanlı'yı borçlandırmak olmuştur. Kırım Savaşı'nı bu amaç için kullanan emperyalistler büyük miktarda ilk borcu 1855 yılında Osmanlı Hükümeti'ne vermişlerdir. Bu borçlar savaş harcamaları da dahil, cari masraflar için kullanılmıştır.

Bugün de borçlanarak alt yapı yatırımlarına giriyoruz, cari açıkları borçla kapatıyoruz. Ülkemiz finans yönünden sıkışık şartlardadır. Dış borcumuz azalmıyor, artıyor. 481 milyar dolar döviz açığımız var. Merkez Bankası net rezervleri en kritik zamanda kullanmak istediğimiz ihtiyaç duyulan finansmanı sağlayacak durumda değil. Reel sektörün döviz açığı oldukça yüksek miktardadır ve 222 milyar dolara ulaşmıştır. Cari açığımız 50 milyar doların üstündedir. Hazine nakit akışı Mart ayında 6,6 milyar TL kırmızı bakiye vermiştir. Dış ticaret açığımız 63 milyar dolardır. Şimdi mukadder soruları soralım: Hükümet bu açıkları nasıl kapatacak? Sıcak para ufukta görülmüyor. Doğrudan yabancı sermaye yatırımı yok. Borç bulmakta zorlandığımızın delili millî muhalefete rağmen şeker fabrikalarının yok pahasına satılmasıdır. Çok ciddi bir finansman darboğazına giriyoruz. İlk ihtimal IMF ile masaya oturmaktır. Ancak seçim öncesi iktidar buna yanaşmayacaktır.

Kuşatmayı görelim!

Türkiye siyaset gündeminde ekonomik krizden sonra dış politika geliyor. Çağdaş devlet kurallar ve kurumlarla işletilir. Rusya ile dostane ilişkileri devam ettirmekte hiç şüphesiz yarar vardır. Ancak Putin Rusya'sının Kırım, Kafkasya, Suriye ile Türkiye'yi kuşattığını görelim ve unutmayalım... Yunanistan ezeli ölçüsüzlüğüyle Lozan Antlaşması hükümlerini çiğneyerek işgal ettiği adaları silahlandırıyor ve devamlı asker takviyesi yapıyor. Türkiye, Afrin'de askeri harekata girerken Yunanistan'la da ilişkilerimiz giderek kötüleşiyor. AB ve NATO'nun Türkiye'yi adeta dışladığı bir zaman dilimini yaşıyoruz. Kısaca PESCO denilen (AB Ortak Savunma Paktı) çerçevesinde yeni kararlar alınıyor. Bizim açımızdan bu kararlar hiç bir dostluk işareti taşımıyor. PESCO Zirvesi sonunda Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetleri kanun dışı ilan edildi. Türkiye Doğu Akdeniz ve Ege'de uluslararası hukuka riayete ve AB ile ilişkileri normalleştirmeye davet edilmişti. Bundan daha ilerisi ise AB'nin Türk tehditlerine karşı G. Kıbrıs ve Yunanistan'la tam bir dostluk ve dayanışma içinde olduğu ifade edilmişti. Peki biz ne yapıyoruz? Yapılması gereken Gazi Magosa Bölgesine bir deniz üssünün vakit geçmeden tesisidir.1998'de Yunanistan'la Kıbrıs Rum Yönetimi arasında Ortak Savunma Doktrini ilan edildiğinde bu karar alınmalı ve gereği yapılmalıydı. Magosa'da kalıcı bir Türk deniz varlığının tesisi Kıbrıs'da bulunan kolordumuza güç katmanın yanında deniz yetki alanlarını bölüşme mücadelesinde de Türkiye'nin elini güçlendirecektir. Donanmamıza reaksiyon yeteneği ve lojistik destek sağlamasında kuvvet katacaktır. G. Kıbrıs Rumları 1998 yılından beri Yunanistan'a 2006 yılından itibaren Fransa'ya hem hava hem deniz üs kolaylıkları vermiştir. Türkiye siyasetine yön verenler, adada kolordumuz olduğu halde neden deniz ve hava üsleri tesis etmediğimizin cevabını düşünmek ve vermek zorundadır.

Diğer önemli sorular: Eğitim, şehirleşme ve TOKİ ile OHAL'dir. Bunları ayrıca yazacağım. İşte siyaset hayatımızın çare düşünmesi gereken çetin soruları... Bunlar hayatı yaşanmaz kılıyor. Bilgi ve cesaretle ülkenin dertlerinin, problemlerinin üzerine yürümeyenler bu çığın altında kalır ve unutulmaya mahkûm olurlar.

Yazarın Diğer Yazıları