Cem Karaca’ya itiraz mı ettik?
Başta söyleyelim.
Moral üstünlüğü ele geçirmiş, tepeden tırnağa silahlı bir terör örgütü olan PKK’yı ve onun eli kanlı lideri Öcalan’ı muhatap alıp bu süreci masum ve legal göstermek için “Akil Adam” aldatmacasına sarılmak ayıp ötesi bir şey. Bu, popüler kültür zebunu olmuş milleti popüler adamlarla aldatmak.
Saniyen, “Sanatçıdan akil adam olmaz mı?” diye soran olursa “Olmaz olur mu?” der ve “Aralarında bir Cem Karaca olsaydı itiraz mı ederdik” cevabını vereceğimizi peşinen söyleyelim. O Cem Karaca ki Azerbaycanlı Mehmet Karaca ile Ermeni asıllı Toto Karaca’dan olmuş, 12 Eylül rejimi tarafından Türk vatandaşlığından çıkarılıp Almanya’da yaşamak zorunda kalınca da, fırsat buldukça Yunanistan’a geçip, Anadolu’ya en yakın Yunan adasından İstanbul’a, Türkiye’ye bakıp bakıp vatan kokusunu duymak için var gücüyle soluyup gözyaşı döktüğünü bir çocuk gibi yine ağlayarak anlatan bir Türk oğlu Türk, vatansever oğlu vatanseverdir..
Böyle bir evlat yetiştiren Toto Karaca’nın toprağı bol olsun, böyle bir evlat yetiştiren Mehmet Karaca ve yüce ruhlu oğlu Cem Karaca’ya Allah rahmet eylesin.
O bu toprağın tamirci çırağını da, Dadaloğlu’sunu, Hacı Bektaş-ı Velisi, Mevlana’sını, Pir Sultan Abdal’ını, Köroğlu’sunu da “Allah-ü Ekber” inde “cem” etmiş, milletine “işte böyle olun” mesajı vererek, kadirşinas bir münevver, yeri belki hiç doldurulamayacak bir sanatçı olarak yüreğimize kök salıp aramızdan ayrıldı. “Bana ıslak ıslak bakma öyle” sözleri sevgilisinin yüzündeki gözyaşlarıyla Allah’ın rahmeti yağmuru “cem edişi” gözümün önünde bir film karesi olarak her canlanışında içimi sızlatır. Cem Karaca’nın her şarkısı ya milletin hayat mücadelesi, ya kültür değerleri ya moral ve mukaddes değerleri ile bir bütünleşmedir..
Hiç ihtiyaç olmamasına rağmen eğer bir gün bir sanatçıdan “Akil Adam” olacaksa işte o sanatçı Cem Karaca olmalı, Cem Karaca gibi olmalıdır. Bu millet ancak Cem Karaca gibilerine güvenebilir..
Yahut “Benim sadık yârim kara topraktır” diyerek insanımızın bastığı toprakla, “Aynı vardan var olmuşuz” diyerek insanımızın birbiriyle ilişkisini gönül gözüyle gören ve gösteren Âşık Veysel gibi bir sanatçı olmalı eğer bir gün gerçekten bu millete bir “Akil Adam” gerekecekse...
“Sencileyin hasmın rüyada değil/Topun namlusundan görenlerindir” diyerek, bu vatanın kimlerin emaneti olduğunu gaflet ve dalalet içindekilerin kafasına vura vura gerçeği hatırlatan Orhan Şaik Gökyay gibi “hakkı teslim edici” biri olmalı eğer illâ da bir gün bu millete bir “Akil Adam” gerekecekse, işte o akil adam...
Hele, Arnavut kökenli olduğu halde ömrünü Yemen çöllerinde Lavrenslerle mücadeleye adamış, camilerinde Kurtuluş Savaşı’nın mücahidi olmuş, İstiklâl Marşı’nı yazarak kahraman ordusuna armağan etmiş ve Türk olmaktan mutluluk duymuş Mehmet Akif gibi biri olmalı eğer bir gün bir şekilde bir “Akil Adama” ihtiyaç duyulursa..
Söyleyin, bu saydıklarımız kıratta bir şair, yazar, besteci var mı mevcut akiller arasında?
Cahilliğimize verin, olur ya, belki vardır da, biz bilmiyoruzdur...