Cehalet her zaman köleliği getirir
Yeni yıl felaketlerle birlikte geldi.
Elazığ merkezli 41 kişinin ölümüne neden olan deprem ve sonrasında Türkiye'nin pek çok bölgesinde devam eden depremler…
*
Son hafta içinde ise birçok felaket peş peşe geldi.
(Bir İngiliz atasözünü hatırladım: "Felaketler asla teker teker gelmez!")
Önce Suriye İdlib'de 8 askerimiz şehit oldu. Ardından Van Bahçesaray'da 41 kişi çığ altında can verdi. Ve son olarak da Sabiha Gökçen havaalanında Pegasus uçağının düşerek parçalanması sonucu 3 kişi öldü, 180 kişi yaralandı.
*
Tüm bu felaketler bir uğursuzluk mu yoksa tedbirsizlik ve bilimden uzaklaşma sonucu mu?
Kristof Kolomb Jamaika'da
Haziran 1503. Kristof Kolomb, gemilerin zorunlu tamiratı için Jamaika'ya uğrar. Oradaki yerliler tamirata yardımcı olur, gemi tayfasına yiyecek içecek verir. * Ancak aradan aylar geçmesine rağmen tamirat bitmez. Üstelik gemi tayfası, yerlilerin yiyeceklerini yağmalamaya başlamıştır... * Bu duruma kızan yerliler, yardımı ve yiyeceği keser. Çaresiz durumdaki Kolomb, o dönemlerde gemilerde bulunan ve yıldız pozisyonlarını da içeren takvimi karıştırırken, ertesi gün Ay tutulması olduğunu öğrenir. * Aklına parlak bir fikir gelir ve hemen yerlilerin şefine gider... * Şefe, Tanrı ile haberleştiğini ve Tanrı'nın yardımın kesilmesine çok kızdığını, bu kızgınlığını da Ay'ı kan kırmızıya çevirerek göstereceğini söyler. * Ertesi gün akşam Ay tutulması başlar ve Ay'ın rengi tutulmadan dolayı kızıla döner. Kolomb'un oğlu, o anı günlüğüne şöyle yazmış: * "İnleme ve feryatlarla birlikte, her yerden gemilere doğru geldiler, yiyecek ve içecekler getirdiler, Tanrı'ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar" * Kolomb kum saatine bakar, 48 dakika süren tutulma bitmek üzeredir. Onlara Tanrı'nın kendilerini affettiğini ve Ay'ı birazdan normal rengine çevireceğini söyler... * Tutulma biter, Tanrı tarafından affedilen yerliler de mutludur, evrenin işleyişini bilen Kolomb da... * Cehalet her zaman köleliği getirir.
"Mehdi gelecek mi?" derken RTÜK'ten deprem cezası" geldi!
Tarih 24 Ocak 2020. Günlerden Cuma ve Halk TV'de, 26 yıllık televizyon klasiği olan Ceviz Kabuğu'nun canlı yayını var.
O gün, Uğur Mumcu'nun katledilişinin de 27. yıldönümü idi.
İstanbul stüdyosunda hem bu konuyu konuşuyor hem de önceki haftanın devamı olarak "Mehdi tartışmalarını" iki profesör (Caner Taslaman ve Hüseyin Hatemi) ile değerlendiriyorduk.
*
Programa başladıktan kısa bir süre sonra Elazığ Sivrice merkezli 6.8 şiddetinde bir deprem olduğu haberi ulaştı.
Bir haber televizyonculuğu yapan halkın televizyonu Halk TV'de iyi bir gazetecilik refleksi ile hemen sıcak habere yöneldik.
*
Bu nedenle RTÜK'ten ceza aldık!
*
İstanbul'un fethi sırasında papazların "meleklerin cinsiyetini tartışmakta olduğu" anlatılır.
Biz de 39 yıllık gazeteci olarak, Türkiye'de 6.8'lik büyük bir deprem olmuşken "Mehdi gelecek mi gelmeyecek mi" diye tartışmaya mı devam edecektik?
*
Sorumlu yayıncılık yaparak hemen bölgedeki yetkililere, deprem uzmanları Prof. Dr. Ahmet Ercan'a, Prof. Dr. Naci Görür'e, daha sonra canlı yayın yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya, CHP genel başkan yardımcıları Seyit Torun ve Veli Ağbaba'ya bağlandık.
*
Yayın sırasında deprem uzmanı Prof. Dr. Ercan'ın "Deprem vergileri duble yola harcandı" açıklaması -ki bunu tüm televizyonlar tartışma programları ve haber bültenlerinde işlediler- RTÜK'ü kızdırmış olmalı.
*
Gerçek ve sorumlu habercilik nedeniyle ceza verilmesi dünya habercilik tarihi açısından da skandaldır.
Bu hiçbir hukukla, vicdanla bağdaşmaz, kınıyorum.
*
Düzeltme notu:
Geçen hafta CK'na konuk olan sevgili hocamız Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın "SABİHA GÖKÇEN, AFET İNAN'A ABLA DERDİ" sözü, yanlışlıkla "Sabiha Sultan, Sabiha Gökçen'e abla derdi" biçiminde yazılmıştı. Doğrusu büyük harflerle yazdığım gibidir.
Twitter'da anında düzeltmiştim, burada da kayda geçsin.
*
İMZA GÜNÜ NOTU:
Bugün öğleden sonra CNR Kitap Fuarında kitaplarımı imzalıyorum. (Doğu Kitabevi standı).
*
İyi pazarlar.