CASA'nın hikâyesi
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne nakliye uçağı alımı için ihale açılmıştı. Başvurular arasında iki ülke öne çıktı; İtalyanlar ve İspanyollar. Gazetecilik adına olayı baştan sonra ilgiyle takip ettim. Önce İtalyan kuruluşu avantajlı konuma geçti. Hatta kazandıklarından o kadar emin hale geldiler ki, dönemin çok ünlü bir gece kulübünde kutlama partisi düzenlediler. İtalyanların Türkiye temsilcisi Musevi iş adamı burada çok iddialı konuşmalar yaptı. Yönettiğim yayın organında bu çizgiyi aşan söylevleri bire bir yayınladım. Sarf edilen lafların açığa çıkması değerlendirmenin tekrarına sebep oldu. Çünkü TSK rahatsız olmuştu.
O ortamda bir gün baktım karşımda meslektaşım Reha Erus oturuyor. Yanında da Air İtalia'nın basın halkla ilişkiler direktörü var. Yankı'nın yayınından rahatsızlıklarını kibar bir tarzda dile getirdiler. Hatta beni ülkelerine davet ettiler. Uçaklarının ne kadar güvenli olduğunu görmemi istediler. Vakit kaybımın olmayacağını, özel uçakla gidip gelineceğini bildirdiler. Ben ise "uçak mühendisi değilim" deyip teklifi reddettim. Bu bölümü bu kadarla noktalayacağım
Sonrası
Sonuçta -yayınların etkisinin de olduğuna inanıyorum- ihale İspanyol CASA'larına verildi. Unutmadan burada bir not daha düşmek istiyorum. Bu kuruluşu Türkiye'de Zeynel Abidin Erdem temsil etmekteydi.
Sonrası malum. Uçaklar peyderpey teslim edilmeye başlandı. Her şey iyi giderken, 2001'de kazalar peş peşe geldi. En ağır kaybı 34 seçkin bordo berelinin olduğu kazada verdik. Uçakta bulunan tüm askeri personel şehit oldu.
Ne kadar ilgisi var bilemiyorum ama, son kazanın olduğu bölge havacılık adına sabıkalıdır. Önce Celal Topçuoğlu yönetimindeki THY ve daha sonra özel bir şirketin uçakları bu alanda düştüler. Demek ki, böylesi doğal yapısıyla sakıncalı bölgelerde uçuşlarda daha dikkatli davranılmalı.
***
Sadece Afrin mi?
Davul zurna ile ilan ettiğimiz büyük harekâtın Fırat'ın batısında kalacağı anlaşılıyor. Yani Afrin'e müdahale ile kalınacak gibi. Fırat Nehri'nin doğusuna müdahale ise, çok zorlaştı. Kendi adıma Mümbic'in bir başka bahara kaldığını söyleyebilirim. ABD Dışişleri ve Savunma -Pentagon- bakanlıklarının son açıklamalarında gerçeği görebiliyoruz. Mümbic'e operasyon için hava unsurları şart. Rusya'dan izin çıkmıyor. ABD'nin de Suriye'nin federasyon haline gelmesini istediği meydanda.
NATO'nun 5. maddesini -üyelerin toprak bütünlüğüne sahip çıkmak- konuşan yok. Geriye tek olasılık kalıyor. Bunu da Prof. Dr. Mithat Baydur söyledi; "Türkiye, mutlaka Şam'la iş birliği yapmalı". İbrahim Uslu'ya göre de "daha sabırlı davranmalıyız". Bu da doğru. Ancak, şimdiden 400 zırhlı savaş aracına sahip olan YPG/PYD'nin sahaya iyice yerleşme çabası ne olacak? Buna nasıl engel olacağız. İki yıla yakındır yazıyorum; "ülke yöneticileri iyi satranç oynamalı".
Kahramanlık söylevleriyle sadece şehit sayımızı artırırız. Aman dikkat.
***
BİR ESKİ DOST DAHA: İbrahim Ormancı'dan mesaj aldım; "Ekranlarda en çok Hüseyin Gülerce'ye şaşırıyorum. Onu bunu FETÖ'cü olmakla suçluyor. İyi de bu kişi daha 4-5 yıl önceye kadar cemaatin sözcüsü değil miydi? Örgütü adına, Apo'nun avukatlarıyla görüşmedi mi? 9 Aralık 2010'da Radikal'den Cevdet Aşkın'a söylediği şu sözleri unuttu mu?:
'Geçtiğimiz Pazar günü Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla Yalova'da bir görüşmemiz oldu. Daha önce Ali Bulaç'tan duymuştum. Öcalan'ın avukatları iki yıldan beri pek çok yazarla görüşüyorlarmış. Bulaç'la da iki defa görüşmüşler. Benimle görüşme talepleri iletilince Yalova'da oturduğumu söyleyip randevulaştık. Bir alışveriş merkezinde kahvaltı eden yüzden fazla insanın arasında konuştuk.'
Diyeceğim o ki, Gülerce sağa sola çamur atacağına önce kendini eleştirsin."
...
DALGA MI GEÇİYOR?: Coşkun Telciler MHP Genel Başkanı'nın Bozkurt işaretinin tarifine kırgın. Eleştirilerini peş peşe sıralıyor:
"Sayın Bahçeli, kutsal bir simge olması gereken, hatta tüm Türkler için büyük anlamı olan Bozkurt işareti ile ilgili -burnu dik olursa Bozkurt, aşağı durursa heavy metal olur- dedi. Ben bu sözlerden ciddi mi söylüyor, dalga mı geçiyor çıkaramadım. Başka biri sarf etse söylediğine pişman edilir. Bunu söyleyen ülkücü camiadan gelen ve milliyetçi bir partinin genel başkanı. Partide ne kadar ülkücü ve milliyetçi bıraktı belli değil. Milliyetçi taban ya İYİ Parti'ye katıldı ya siyaseti bıraktı. Bahçeli'nin heavy metal işareti demesi akla ziyan açıklamadır. Bu sözünü geri almalı ve özür dilemelidir. "