Cari açık kanser oldu (II)
Dünkü yazımda cari açığın neden kansere dönüştüğünü açıklamıştım. Hükümet bu kanserin tedavisine yanlış yönden bakıyor. Yalnızca büyümeye bakıyor, kuru es geçiyor.
Ancak düşük kur tüketim artışını, tüketim artışı ithalat talebi yaratıyor ve aynı zamanda büyümeyi artırıyor. Demek ki çözüm düşünülecekse büyüme ve kur politikasını birlikte düşünmek gerekiyor.
Cari açığın önemli ölçüde kur sorunu olduğunu 3 gösterge yoluyla anlaşılabilir. Dünya kur savaşları, Merkez Bankası reel kur endeksi, cari açığın kendisi.
1) Dünya kur savaşları’85 Son beş altı yıldan beridir, ABD ve Avrupa Çin’e Yuan’ın değerini artırması için baskı yapıyor. Çin ise “Yuan değerlenirse cari fazla yerine cari açık veririz ” diye direniyor. ABD cari açığı düşürmek için doların değerini düşük tutmak istediğini açıkladı. Avrupa, “Euro’nun dolar karşısında değer kazanması, rekabet gücümüzü düşürüyor” dedi. Yani her ülke kendi milli parasının aşırı değer kazanmasını önlemeye çalışıyor. Özetle her ülke milli parasının aşırı değer kazanmasına engel olmak istiyor. Çünkü milli paranın aşırı değerlenmesi cari açığı artırmaktadır.
2) Nominal döviz kuru bir birim milli paranın yabancı para birimi cinsinden ifade edilmesidir. Ancak gerek milli para ve dövizde enflasyon farkı, kurları etkiler. Bunu düzeltmek için, kabaca bir ülkedeki fiyatlar genel seviyesi ile diğer ülkelerdeki fiyatlar genel seviyesini oranlamak gerekir. O zaman reel kur seviyesine ulaşılır. Milli paranın aşırı değerli olup olmadığı anlaşılır.
3) Türkiye’de Merkez Bankasının, 2003 yılı ve TÜFE bazlı reel kur endeksi Aralık ayında 118’dir. Bu demektir ki, Türk lirası yüzde 18 daha değerlidir. Bu şartlarda bir doların bu gün 2 lira 10 kuruş olması gerekir. Türk lirası değerli olduğu sürece, Türkiye cari açık vermeye devam edecektir. Çünkü kur düşük kaldıkça ithalat fiyatları daha düşük, ihracat fiyatları daha yüksek olacaktır. İthalat daha hızlı artacak dış açıklar oluşacaktır.
4) Madalyonun tersi, cari açık ortaya çıktığı için, Türk Lirası değerlidir. Denge kur seviyesi, cari açık veya cari fazlanın olmadığı bir seviyedir.
Dalgalı kur sisteminde kurlar otomatik olarak dengeye gelir. Cari açık olunca, dövize talep artar kurlar artar, cari fazla olunca döviz arzı artar, kurlar düşer. Türkiye’de, dalgalı kur sistemi çalışmadı. Otomatik kur dengesini sağlayamadı. Çünkü:
* Cari açıktan daha fazla sıcak para girişi oldu. Cari açığa rağmen döviz arzını artırdı.
* Türkiye’de finansal piyasalar yeteri kadar gelişmemiştir. Kur riskine karşı koruma sağlayacak enstrümanlar dün hiç yoktu. Bugün ise yetersizdir. Örneğin “Vadeli Döviz İşlemler” piyasaları gelişmemiştir.
* İki -üç yıl öncesine kadar, Merkez Bankası enflasyonla mücadelede kurları “gizli çıpa” olarak kullandı. Kur artışı sırasında sürekli piyasaya müdahale etti ve o zaman Merkez Bankası bizzat değerli TL hedefi açıkladı.
* Dolarizasyonun olduğu bir ülkede, dalgalı kur sistemi döviz piyasasının serbest çalışmasını önler. Dalgalı kur politikası etkinliğini kaybeder. Kur politikası çalışmaz. Zira elde döviz tutanların nasıl bir yol izleyecekleri, yastık altı döviz durumları önceden bilinmez.