Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Çapraz politika ve müttefiklik

Son zamanlarda Türkiye’nin, Suudi Arabistan’la olan politik ilişkilerinde, Suriye ve Mısır konusunda farklı davranış biçimi sergilemesinin bir çelişki yarattığı söylenmektedir.
Bilindiği üzere Türkiye, Suriye’deki muhalif hareketi desteklemekte, ona lojistik destek sağlanmasına vasıta olmakta, insani yardımına da devam etmektedir. Bu konuda bölge ülkelerinden, destek şekilleri farklı olmak üzere, Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte hareket etmektedir.
Ancak diğer tarafta Türkiye’nin, Mısır’da iktidara el koyan askeri yönetime karşı direniş gösteren Mursi taraftarlarını direnmeleri yönünde teşvik ederek onları desteklediği, Suudi Arabistan’ın ise, iktidarı ele geçiren darbe yönetimine destek verdiği görülmektedir. Bu durumda Türkiye ile Suudi Arabistan, bir tarafla birlikte hareket ederken, diğer tarafla karşı karşıya gelmektedir. Ortaya çıkan çelişkinin işte bu farklı politik yaklaşımdan ve buna göre oluşan davranış biçiminden kaynaklandığı ifade edilmektedir.

***

Ülkeleri, olaylar karşısında farklı politikalar uygulamasına götüren sebep, kendi konumları ve menfaatleridir. Aslında dış politika sadakat ve duygusal yaklaşımları kabul etmez. Burada önemli olan ülkelerin menfaatleridir. Türkiye ve Suudi Arabistan’ın bir konuda müşterek hareket ederken, diğer konuda ayrı düşmelerinin sebebi de budur.
Suriye konusunda iki ülkenin ortak noktası, Suriye’de Nusayri bir yönetimin bulunması ve direnenlerin Sünni olması, ayrıca ABD’nin müttefikleri oldukları için bu yönde birlikte hareket etmeyi tercih etmeleridir. Türkiye açısından insani boyut da önem kazanmaktadır.
Mısır konusunda ise durum tamamen farklıdır. Türkiye, seçim yoluyla iktidara gelen bir yönetimin, her ne sebep olursa olsun ancak seçim yoluyla gidebileceğini savunmaktadır. Darbelere karşıdır. Mısır’da darbe yönetimine karşı direnç gösterenleri desteklemektedir. Hatta bunun bir örnek olmasına, nerede olursa olsun bir darbe vukuunda buna benzer şekilde direniş gösterilmesi hususunda herkese bir mesaj vermeye çalışmaktadır. Ayrıca darbe yönetiminin direnişçilere karşı insanlık dışı davranışını da protesto etmektedir. Diğer taraftan Müslüman Kardeşler’den yana bir tavır içinde olduğu da bir gerçektir.
Suudi Arabistan ise, kendilerinin Selefi, Müslüman Kardeşler’in İhvan hareketinden olmaları nedeniyle iktidara hâkim olmasını istememektedir. Demokrasiden de uzak durdukları için, Mısır’daki darbeye karşı demokrasi direnişinin, kendileri açısından arzu etmedikleri bir örnek olmasından çekinmektedirler.
İşte bu farklı yaklaşım tarzı, ülkeleri bazı konularda müşterek hareket etmeye, bazı konularda da ayrı tavır almaya götürebilir. Ülkelerin farklı durumlarda farklı veya müşterek davranış biçimi sergilemeleri, bir noktada çapraz politika uygulamasına gitmeleri olağandır. Ülkelerin mutlaka stratejik ortak, stratejik müttefik, müttefik veya tam tersi hasım durumunda olması beklenmemelidir.
Hatta ABD ile Türkiye’nin Suriye konusunda müşterek, ancak Mısır konusunda ayrı düşmeleri de buna bir örnek olabilir.

***

Yakın bir zamana kadar Türkiye ile ABD’nin stratejik ortak olduğuna ilişkin yanlış bir yakıştırma da olmuştur. Stratejik ortaklık, geniş bir alanda menfaatlerin ortak olmasını, ortak politikalar oluşturulmasını ve ortak hareket edilmesini gerektirir. ABD’nin bu anlamda stratejik ortaklarının Anglosakson ülkelerinden İngiltere ve Kanada, yerine göre Avustralya ve Yeni Zelanda, Orta Doğu’da da İsrail olduğu söylenebilir. Türkiye ve ABD, belirli sahalarda yerine ve zamanına göre menfaatleri birleştiğinde, al-ver ilişkisi çerçevesinde birlikte hareket edebilirler. Bunun adı da müttefikliktir. ABD’yle Türkiye stratejik ortak değildir. Olamaz. Hele belirli bir projede eş başkanlık hiç olmaz. Yanlışa düşmemek, yanlış yerde durmamak gerekir.
Bizim bu konuda yanlış istikametlerden kurtularak, Akraba Devletler olan Türk Devletleriyle birlikte hareket etmeye yönelik bir arayış içinde olmamızın yararı olduğuna inanılmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları