Çalışan Gazeteciler Günü...
"10 Ocak Dünya Gazeteciler Günü" olarak biliniyor. Dünyayı bilmem ama canım memleketimde "Çalışan Gazeteci"nin günü olur mu, diye düşünmekten de kendimi alamıyorum. Türkiye'de hakkını vererek gazetecilik yapmak her babayiğidin harcı değil. Düşünebiliyor musunuz özel sigorta kurumları bile bizlerle ilgili poliçe hazırlamaktan çekiniyor. Hayat sigortası yapmıyor. Siz bakmayın bazı gazeteci kimliği taşıyanların milyon dolarlık yalı dairesi için kredi aldıklarına... Bizim gibi çalışan gazetecilere bankalar kredi bile vermiyor. Türkiye'de gazeteci iseniz bir kere mangal gibi yüreğe sahip olacaksınız! Her an işten atılmayı bekleyip; bir sabah kapınızı sütçü yerine polisin çalarak gözaltına alınma ihtimalini aklınızdan çıkarmayacaksınız! Eğer yandaş ve yalakalığı tercih etmemişseniz her an maliye müfettişlerinin ceza yağmuruna karşı şemsiyenizi hazır tutmalısınız... Kaşınızın altında kirpiğiniz var denilerek hiç geçmediğiniz köprüden geçiş parası, olmayan arabanıza trafik cezası kesilebilir.
***
Mesleğinizin hakkını verecekseniz telefonlarınızın her an dinlendiğini, e-posta ve sosyal medya hesaplarınızın takipte olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız! Özel hayatınıza dair "itibar infazı"na uğramaya hazırlıklı olun. Sadece birinci derece yakınlarınız değil yedi sülalenizden sorumlu tutulacağınızı unutmayınız! Adınız trafik kazasına karışsa cinayet ile suçlanma ihtimaliniz uzak değildir. Arada bir uğradığınız kahvede kaç çay içtiğiniz, oynadığınız tavlada kimin kazandığı, üç otuz paralık hesabı kimin ödediği bile takip altındadır. Lokantada yediğiniz kuru fasulye, ayda yılda katıldığınız eğlencede içtikleriniz, sigaranız bile not edilir. Çalışan gazetecinin arkadaşı, dostu olmak bile risklidir. Zaten iki elin parmağını geçmeyen arkadaşlarınızın günlük hayatı, işi, gücü bile mercek altına alınır.
Eğer çalışan gazeteci iseniz bir kere en az 3-5 avukatınız olmalı. Malumunuz vekalet ücretleri el yakıyor. Avukatınız aynı zamanda can dostunuz olmalı ki gecenin yarısında, sabahın köründe yanınızda olup, emniyette, savcılıktaki ifadelerinize yardımcı olmalıdır. Mahkemede savunmalıdır... Hayal edemeyeceğiniz miktardaki tazminat taleplerini en düşük miktara düşürmek için çabalamalıdır. İş yoğunluğuna rağmen tutuklu bulunduğunuz cezaevinde ziyaret etmelidir.
Çalışan gazeteci iseniz sağlam bir aile yapınız olmalı. Her şeyi göze alıp; arkanızda durmalı. İşsiz-güçsüz kaldığınızda maddi-manevi yardıma hazır olmalıdır. Geride bırakacağınız eşiniz, çoluk-çocuğunuz, sevdiklerinizi emanet edeceğiniz yürekli insanlar olmalıdır.
***
Mesleğinizin ilkelerini yerine getirmekte kararlı iseniz hayal kırıklıklarına hazır olmalısınız. Hiç ummadığınız anda en yakın sandığınız bir kişi yolunu değiştirip, kafasını çevirecektir. Arkanızdan, "Kaç defa akıllı ol diye uyardık. Laf dinlemiyor. Kendi düşen ağlamaz!" diyecektir. Dedikodulara çanak tutacaktır... Dahası "tanımıyorum" diyenler bile çıkacaktır. Üzülme...
Bizim mesleği sürdürecekseniz çok uzun yaşamayacağınızı peşinen kabul edin. Hangi hastalıklara düçar olacağınızı hesaplayın. Her şeyden önce düzenli beslenemediğiniz, uyku problemi yaşadığınız için tüm hastalıklara davetiye çıkardığınız için doktor ve hastahane çevresi ile ilgili sıcak ilişkileri unutmayın. Kalp krizi, kanser, şeker, felç gibi vakalara adaysınız! En büyük sermayeniz çay ve sigara... Kahvenin 40 yıl hatırı olduğuna dair yaygın düşünceyi de rafa kaldırın. Vefa beklemeyin!..
Merhum Ünal İnanç, mezar taşını ölümünden 3 yıl önce hazırlatmıştı. Şaka sanmıştım. "Ölünce bir vefat ilanı yayınlatırsın" demişti... Bazıları şanslıdır vefat ilanları, cenaze haberleri yayınlanabilir.
Dedim ya eğer çalışan gazeteciyseniz "vasiyet"inizi mutlaka hazırlayın! Benden söylemesi...