Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Büyük dava ve mücadele adamı Yazıcıoğlu'nu bekleyiş

Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını taşıyan helikopterin düşüşünün bugün 3. günü. Yazımızı gazeteye verdiğimiz ana kadar hâlâ yeri tespit edilemedi, enkaza ulaşılamadı, akıbetleri hakkında, kesin bir bilgi yok. “Allah’tan ümit kesilmez” diyor, büyük bir endişeyle hayırlı bir haber bekliyoruz. Bu inançla ve duyguyla, sağ-salim aramıza dönmesi için dua ediyoruz. Doğrusu bu çok zor bir bekleyiş. Özellikle muhterem annesi, eşi, çocukları ve yakınları için daha da zor. Aile efradı ve bütün sevenlerine, Allah’tan sabır ve tahammül gücü dilerim.

Muhsin Yazıcıoğlu gönlünü bir davaya vermiş, bunun siyasetini yapan, ülkücü bir kişiliktir. O’nu bu özelliğiyle bütün Türkiye tanır ve takdir eder. Benim tanımam ise, daha eskilere dayanır. 1967-71 döneminde ülkücü gençliğin teşkilatlanması ve eğitimiyle uğraştığımdan, bu yıllardaki gençleri çok yakından; sonrakileri ise, genel olarak tanıma imkanım oldu. Yazıcıoğlu, 1972-73 yıllarında, Veteriner Fakültesi öğrencisi olarak Ankara’ya gelmiş, ülkücü gençler arasındaydı. Yeni olmasına rağmen kısa zamanda sivrildi, hemen üst görevler aldı ve hizmete koyuldu. Daha sonraki yıllarda, bu özelliğini hiç yitirmedi ve geliştirdi. Herkesin yardımına koştu. 1978- 1980’e gelindiğinde Türkiye; buhranlı, gerilimli, kavgalı ve çatışmalı bir ortama sürüklenmişti. Bu dönemde pek çok ülkücü gibi, O da polis nezaretini ve cezaevini tanıdı. Orada da arkadaşlarına hep önderlik etti. Tutukluluk süresi oldukça uzun sürdü ama, bütün davalardan beraat ederek, Nisan 1987’de Mamak cezaevinden tahliye edildi. Profesyonel siyaset dönemi 1991’de başladı. Refah Partisi listesinden TBMM’ye giren 19 MÇP milletvekili arasında yer aldı. 1992’de MÇP’den ayrılıp, 1993’de BBP’ni kurdu. 16 yıldır bu partinin genel başkanlığını yürütüyor.

Türkiye nereye sürükleniyor
Önce şu açıklamaları okuyalım: Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani, Cumhurbaşkanı Gül ile Bağdat’ta görüştükten sonra; “Türkiye Kürdistan’ı tanıdı. Bu görüşme iki taraf arasındaki ilişkileri güçlendirmek için çok büyük bir adımdır” dedi. Savaş Süzal 27 Mart tarihli yazısında ne diyor? “Türkiye başından beri olmaz dediği her şeyi teker teker kabul etti. Yalnız Bağdat’la görüşürüm diyordu, ama içinde Barzani’nin adamının bulunduğu heyetle masaya oturdu. ABD en başından beri bu konuda görüşmelerin beşli heyet halinde yapılmasını istiyordu. Türkiye, Irak, Kürtler, Birleşmiş Milletler ve ABD. Bu şimdi gerçekleşiyor.
Türk heyeti Erbil’de düzenlenecek Kürt konferansına katılacak. Toplantıda, PKK lider kadrosu da olacak.

Ekim 2007’de Genel Kurmay Başkanı Büyükanıt ne demişti?
“Irak’ın kuzeyinde oluşabilecek federatif bir devlet Türkiye için büyük risk oluşturacaktır. Irak’ın kuzeyinde oluşabilecek bir bağımsız devlet gerçekten yalnız siyasi boyutuyla değil, güvenlik boyutuyla da Türkiye Cumhuriyeti için birinci derecede risk oluşturur. Hem siyasi, hem askeri, hem de psikolojik boyutu vardır. Türkiye’nin dikkatle bakması gereken yer Kuzey Irak’taki oluşumlardır.”

O tarihte Kara Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral İlker Başbuğ ne demiş?
“... Irak’ın kuzeyinde meydana gelen gelişmeler ve olabilecek durumlar Türkiye’nin geleceğini ve güvenliğini tehdit edebilecek boyutlara ulaşma yolunda oldukça mesafe almıştır.” Aynı konuda geçen gün, Genel Kurmay Sözcüsü Tuğgeneral Metin Gürak;“TSK’nın görüşleri değişmemiştir. Yetkili mercilerce bilinmektedir” diyor.
Toparlayalım: Demek ki, 5’li görüşme ile BM de devreye girecek. Barzani, PKK ile bütünleşip, sırtımızda devletleşecek. İsrail hariç, herkes düşmanımız olacak. Genel af çıkaracağız, PKK silah bırakacak. Oh ne ala..
Şimdi anlaşıldı mı; Bayan Clinton, Barzani, Talabani, 2. cumhuriyetçi ve yandaş medyanın ağızları kulaklarına niçin varıyor? Obama niçin gelecek? Tabii Kıbrıs, Patrikhane, Ermeni işi de cabası.

Yazarın Diğer Yazıları