Buse Naz Çakıroğlu'nun altın madalyayı nasıl kaybettiğini açıkladı

Busenaz Sürmeneli’nin Paris Olimpiyat Oyunları’ndan madalyasız dönmesi elbette çok canımızı acıttı…
Tokyo’nun altın kızından rengi ne olursa olsun, bir madalya beklentimiz vardı…
Ama, olmadı…
Busenaz’ın bu başarısızlığının altında mutlaka yatan nedenler vardır…
Federasyon Başkanı ile olan sorunları, Trabzonspor’dan ayrılıp Fenerbahçe’ye transfer olması gibi…
Şunun da altını çizmekte yarar var; Busenaz Sürmeneli’nin Paris Olimpiyatları’ndaki performansı, üst düzey Busenaz performansı değildi…
Gidin sorun kendisine, performansı noktasında farklı bir cümle kurmayacaktır…
Düşünsenize; dünyada takip edilen, dahası örnek gösterilen bir sporcunun oyunların ikinci maçında madalyaya el sallaması sıra dışı bir olay değil midir?
Açıkçası çok üzüldük…
Kaldı ki, kendisi daha çok üzülmüştür…
İnşallah kısa zamanda hem fizik, hem de mental olarak kısa sürede toparlanır.
*
Ve bir diğer Buse Naz…
Yani, Çakıroğlu…
Atatürk’ün, “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözleri, Buse Naz Çakıroğlu gibi sporcularımızın pusulası oluyor…
Sporcu olmanın yalnızca sportif başarılarla ölçülmemesi gerektiğini ifade eden bu sözler, sadece sporcuların değil, spor adamlarının, spor yöneticilerinin, teknik adamların, spor yazanların da kulağına küpe olması gereken sözler…
Buse Naz Çakıroğlu, Paris Olimpiyat Oyunları’nın en terbiyeli, en centilmen ve en başarılı sporcularından birisi olarak da tarihe geçti…
Sadece aldığı gümüş madalya ile değil…
O bir öğretmen olduğu için de, öğrencilerine, kendisine izleyen, Buse Naz gibi bir sporcu olmanın hayalleri ile yaşayan genç kardeşlerine de örnek olabilmenin çabasını veriyor…
Salt madalya ve ödül kazanmak için değil, gençleri kazanmak ve kazandırmak için de, hem ringin içinde, hem de dışında örnek olmanın gayretini gösteriyor…
Final maçını kaybetmenin verdiği üzüntü ile bazı söylemlerde bulunması normal…
Arjantinli hakemin bu yenilgide yüzde yüz bir dahlinin olduğunu düşünmüyorum…
Öyle olsaydı, Olimpiyat Oyunlarının final maçında ihtar verip, Çinli sporcunun puanının silinmesini ister miydi?
Nazım Yiğit’in rüzgar yapmasını anlıyorum…
Kaybettiği için stres yaptı…
Dolayısıyla da, Nazım Yiğit’i sakinleştirmekte Buse Naz’ın kendisine düştü…
Boksu bilen bir insan olarak; bu maçı Buse Naz kaybetmedi, köşesi kaybettirdi!
Nazım Hoca, raunt aralarında, “çekilme, önünde dur, her hareketini gör, yüklen, bırakma” talimatları ne kadar doğruydu?
“Çekilme, önünde dur” demek, yumruklara hedef ol demekten başka bir şey değil…
Çinli boksör dövüşken, puan almak için her şeyi deneyen bir boksör olarak, içeriye girerken de, çıkarken de puan alıcı yumruklarla Buse Naz’ı yıprattı…
Keşke, Nazım Hoca, Buse Naz’a, “çekilme, önünde dur” yerine “Çinliye kendinden uzak tut, yumruk alma” diyebilseydi…
Boksta “distans” diye bir teknik var, yani rakiple yumruk mesafesini ayarlamak gibi…
Az çok boksu bildiğim için, bu maçı Çinli kazanmadı…
Biz verdik…
Ondan sonra da hedef şaşırtmak ve insanları etkileme adına hamaset yapmak hoş değil…
Alıcısı olmaz…
Özellikle de “Bu Türk düşmanlığı. Göz göre göre hakkımızı yediler. Tokyo’da da bunu yaptılar” gibi dayanağı olmayan ataklardan puan çıkmaz…
Nazım Yiğit’in, “IOC’yi kınıyorum, tanımıyorum” gibi sözlerini de yadırgadım açıkçası…
Senin Federasyon Başkanının, Federasyon yönetimin var, çıksın onlar konuşsunlar, senin üstüne vazife mi?
Senin işin; sporcunu müsabakaya hazırlamak, sporcunu yönetmek, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne ayar vermek değil…
Federasyon Başkanın varken, senin bu saldırgan tavrın sadece Türk boksuna değil, dünya boksuna da zarar verir…
Zaten Olimpiyatlardan çıkarılması sıcaklığını korurken, bu çıkışlar iyi çıkışlar değil…
Özetlersem; kadın boksörler kazandıkları 2 gümüş, 1 bronz madalya ile Türkiye’nin Paris Olimpiyatlarında gururu oldular…
Erkek egemen olan bir ülkede kadınlar, her alanda olduğu gibi, sporda da, özellikle de boksta gururumuz olmaya devam ediyorlar…
Federasyon Başkanı hariç, tüm emeği geçenlere helal olsun.

Yazarın Diğer Yazıları