Bugünlere nasıl geldik? (19 Ağustos 2016)
Bitlis'te 6, Van'da 3, Elazığ'da 3 şehidimiz var... Söylemesi kolay geliyor, alıştık belki de... Son 24 saatte 12 aileye ateş düştü, yaralıları sayamıyoruz bile... Telefonda konuştukları, sesini duydukları, yolunu gözledikleri evlatları yok artık... Allah geride kalanlara sabırlar versin.
Türkiye'nin son yıllarda yaşadıklarını anlatabilmek gerçekten çok zor. Bir anda değişen iklim, ülkeyi allak bullak etmiş durumda. Orta Doğu'nun karanlık ülkelerine dönüştük... Darbe girişimleri, patlayan bombalar, şehirlerde gezen teröristler, hedef alınan üniversiteler, havaalanlarında patlamalar, ölen insanlar...
Tabii bunların arka planında çok ciddi sorunların olduğu mutlak. Eğer siz devlet aklı olarak "millet" olmayı reddeder, üst kimlikte buluşamazsanız, oluşan çoklu etnik siyasal ortam, her yere giren cemaat ve tarikatlar ülkeyi böyle lime lime ederler. Sistemde tek bir gediğin olmadığı ortada. Sızıntı olan bir yeri kapatıyorsunuz, başka bir yerden patlak veriyor, onu kapatırken bir başka yerden sızıntı başlıyor...
Peki bugünlere nasıl geldik?
***
Son 3 yazımda Gülen Cemaati'nin kontrolündeki Abant Platformları'nda Türkiye'ye kurulan tezgahın ayrıntılarını vermiştik. Özellikle de Erbil'deki toplantıya dikkat çekmiştik. Platform, Erbil'den sonra 2010 yılında Ankara Rixos Otel'de toplandı.
Şaşaalı açılış törenleri, gazetelerde ayrılan büyük haber sütunları, verilen reklamlar ile müthiş bir atmosfer oluşturulmuştu.
Katılımcılar arasında kimler yoktu ki... Siyasetçilerden; Süleyman Soylu, Sadullah Ergin, Numan Kurtulmuş, Beşir Atalay, Ahmet Gündoğdu, Yalçın Topçu, Reha Çamuroğlu, Yasin Aktay, Ahmet Demircan, HAKPAR Genel Başkanı Bayram Bozyel...
Akademisyen, yazar ve eski bürokratlar da oradaydı; Hüseyin Gülerce, Prof. Dr. Levent Köker, Prof. Dr. Ergun Özbudun, Doç. Dr. Ferhat Kentel, Prof. Dr. Ahmet Nuri Yurdusev, Prof. Dr. Mithat Sancar, Doç. Dr. Mustafa Şentop, Ahmet İyimaya, Doç. Dr. Tanel Demirel, Prof. Dr. Mustafa Şen, Ali Yurttagül, Prof. Dr. Mete Tunçay, Cengiz Çandar, Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay, Prof. Dr. Eser Karakaş, Prof. Dr. Baskın Oran, Yrd. Doç. Dr. Necdet Subaşı, Hayko Bağdar, Prof. Dr. Naci Bostancı, Mehmet Altan, Mümtaz'er Türköne, Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, MİT Müsteşar yardımcısı Cevat Öneş ve daha birçok isim...
Dikkat edilirse isimlerin arasında Yalçın Topçu dışında milliyetçi camiaya mensup, milliyetçi kimliğiyle tanınan tek bir isim yok...
"Yeni Bir Toplumsal Mutabakat İçin Demokratikleşme" başlığıyla Ankara'da toplanan platformdaki ifadeler de dikkat çekiciydi. Açılış konuşmasını Bülent Arınç'ın yaptığı toplantıda, İçişleri Bakanı Beşir Atalay MHP'nin terörün bitmesinden korktuğunu iddia ediyordu:
"MHP de çok sert bir tutum içine girdi. Kin, nefret, yıkım projesi üslup bu. O kadar telaşa düştüler ki terörün bitmesinden çok korkuyorlar çünkü nemaları gidecek. Sivilleşme ve normalleşme sürecinin gereği olarak önemli yasal değişiklikler yaptık, Özgürlüklerin alanını genişlettik bunlarla ilgili de yasal düzenlemeler getirdik. Eski Türkiye dönemi kapanıyor. Zihniyet değişimi iklimi oluşturuldu. Bu ortam kamu görevlilerinin tutumuna da yansıdı, birçok sorun çözüme kavuşturuldu. Muhalefetin, hükümetin çalışmalarını ''yıkım, kıyım ve bölünme projesi'' olarak göstermesi de çok yanlıştır."
Prof. Dr. Vahap Coşkun ise PKK'ya karşı TSK'nın yaptığı operasyonların durdurulması gerektiğini söylüyordu:
"Devlet çatışmasızlığı desteklemeli, devlet operasyonları durdurmalıdır. Silahsızlandırmak onu siyasal bünyeye kavuşturmaktır. Devlet, Kürtlerin çektiği acıları paylaşmayı bilmelidir."
"Ülkemiz nasıl bu hale geldi, bu cemaat nasıl bu kadar güçlendi, PKK nasıl her yere sızdı" diye sorup cevaplarını bulamayanlar Abant Platformlarını, dönemin yandaş medyasını ve siyasilerinin açıklamalarını bir daha açıp okumalı!
O zamanlar bu toplantılara katılmayanlar, eleştirenler hep bir ağızdan "terör isteyenler, faşistler" olarak yaftalanıyordu, hatırlatalım.