Bu ses milletin sesi!..

Spor kamuoyu zaman zaman itiraz ederek karşı dursa da, bu dönemde "siyasetin spora müdahalesine";

*Oy hesaplarıyla stat yapılan iller,

*Müdahale edilen federasyon başkanlık seçimleri,

*Din adamından spor yöneticisi atanırken "sessiz kalarak" liyakatsiz kişilerin görevlendirilmesine rıza gösteren siyasetçilere,

defalarca şahit olduk.

Ben ve tanıdığım diğer spor adamlarının bu tutuma karşı mesafesi de esasen bundandı.

Başlarken babacan tavırlar ile siyasetin spora müdahalesine itiraz ederek, "tribünden biri" görüntüsü ile gönüllere girildikten sonra,

hâkimiyetin verdiği konfor ile ani ve şaşırtıcı tavırlarla şikayetçi olduğunuz bu davranış şekline geri döndüğünüzde, tribünler de aldatıldığını düşünerek, önce size bir opsiyon tanır, sonrasında da tepki koyardı.

Nitekim öyle de oldu.

Tribünlerin bu tavrı kişisel bir mesele değil, toplumsal bir ruh haliydi. Cumartesi günü Fenerbahçe, Pazar günü de Beşiktaş tribünlerinin hassasiyeti de tam olarak buydu.

Elbette bunu yukarıda tarif ettiğimiz liyakatsiz atananların bilmesi de mümkün değildi.

Zira geçmiş yıllara dönüp baktığımızda 1986-2003 yılları arasında ülkede tribünlerin en ateşli olduğu dönemlerin Valileri, Emniyet Müdürleri ile geçirilmiş bir tecrübe dönemi onlara ait değildi.

Bu dönemde atanılan liyakatsiz bürokratlar maalesef "şapkadan çıkmış" olduğu için tribünleri de idare edemediler. Zaman zaman devlet, zaman zaman da "tribünlerin ağabeyi" olamadılar.

Oysa tribünler başta sizin samimiyetinize inanmıştı. Kendilerinden sanarak sempati de duymuştu.

Şimdi ise Fenerbahçe-Konyaspor ve Beşiktaş-Antalyaspor maçlarındaki tezahüratların altında bir şeyler aramak beyhudedir.

Boşuna bilenerek, kulaktan dolma "dolduruşa" gelmeyiniz.

Kesinlikle spora siyaseti karıştıran taraftar değildir.

Yukarıda saydığımız müdahaleleriniz ile siyaseti spordan hiç ayırmadınız! Dolayısı ile bu son tepkileri siz ve ekibiniz istedi.

Zaten oradaki insanları takım tutar gibi siyaset yapan bir taraftardan ibaret görmek de bizim nazarımızda yanlış bir tavırdır.

Fenerbahçe Stadyumu''ndaki bu haykırışın asıl sahibi, mensubu olmaktan şeref duyduğumuz asil Türk Milleti''dir. Bu yaşananlar da onların gösterdiği demokratik tepkidir.

Bu tartışılamaz bir gerçektir.

Sansürün köşeye sıkıştırmayı başaramadığı nadir yerlerdir stadyumlar, arenalar, spor salonları ve konser alanları... Düşünün ki; bu alanlarda birbirinden apayrı yaşantıları olan, dünyaya bambaşka pencerelerden bakan insanlar bir sevda peşinde buluşuyorlar.

Dedim ya; buna sadece taraftar tepkisi demek; bir kez daha siyasi görüşü ne olursa olsun, Milletimizin isyanını görmezden gelmektir.

Millet iradesi diye gelip, güç zehirlenmesine muhatap olanlara ve hatta tehditkar davrananlara bir sözüm var;

Artık her vatandaşımızın kalpleri kavrıyor, gözleri görüyor, kulakları duyuyor!..

Stadyumlardan taşan tepkiler ise yanlışa ses veriyor; "SANDIKTA GÖRÜŞMEK ÜZERE" diye...

Birbirimizi yıllardır iyi biliriz... Milletimize liyakatten bir an olsun ayrılmadan hizmet etmiş bir devlet adamı olarak hatırlatıyorum. Bu sese kulak verin.

Bu tribünler tarafından yıllarca camialarında efsane olduktan sonra istifaya davet edilen başta rahmetli Süleyman Seba, Serdar Bilgili, Aziz Yıldırım ve bunlar gibi değerli başkanların yanı sıra, "Sandıkta Görüşürüz Mesut Bey!.." pankartı ile iktidara önemli mesajlar verildiğine de hep şahit olduk.

Sözün özü; tribünleri ve bu protestoları küçümseyerek, onları adeta "paralı asker" iması ile küçültüp bundan "hatır rantı" çıkaran troller; uğraşınız hem boşuna hem de iyi niyetli değildir. Böyle yaparak insanları getirdiğiniz nokta budur, sorumluluk sizlerindir.

Bilesiniz!..

Yazarın Diğer Yazıları