Bu nasıl seçim böyle!
Sandık başına gitmeye 95 gün kaldı.
Her gün bir ilde miting yapılsa işte o kadar bir gün diyebiliriz. AKP ve HDP’lilerin dışında seçmen tabanı 7 Haziran’a kilitlenmiş bir ikinci parti yok. Bunun böyle olması elbette ki büyük ölçüde parti liderlerinin suçu.
Liderler, haftada bir gün yapılan grup toplantılarında karşılarında bütün Türkiye var zannediyor. Biz her şeyi anlattık, millet duydu, gördü. Ve bu liderler, herhalde “vicdanlar bu kadar kör, kulaklar bu kadar sağır değildir” zannı galiple iktidara talipler. Oysa karşınızda millet değil, partili dostlarınız ve bir de orada kendini size göstermek isteyen ikbal bekçileri vardı. Siz o toplantıda Türk milletine TRT’nin de dâhil olduğu “havuz medyası” nın gösterdiği kadarı ile seslenebildiniz. Üstelik sizin konuştuğunuzun ekrana yansıdığı saatte kaç kişi o kanalın karşısındaydı, o da meçhul.
Velhasıl, grup toplantılarındaki hararetli konuşmalarla iktidar olmayı beklemek havaya taş atarak kuş düşürüp pişirmeyi beklemek gibi bir şey. Üstelik biri bir öncekinin tekrarı. Aynı jest, aynı mimik, aynı eleştiri, aynı... aynı... aynı... En fazla iki öğün yenir, bir mide fırın kebabını bile bu kadar kaldırmaz. Denilebilir ki, asıl tekrarı AKP yapıyor. Doğru ama o kendine düşen paydan memnun. Çünkü o pay onu orada birkaç seçim daha tutmaya yetecek görünüyor. Muhalefetin hedefi payı korumak değil, payı büyütmek olmalı değil mi?
Bu tür eleştirilere verilen genel cevap, “Eleştirmeyi bırak, ne yapılmalı, onu söyle” şeklinde oluyor. Üstelik bu tepkilerde diş gıcırtıları da var. Yani, eleştiriye tahammülsüzlük. Olsun, alıştık. Her köşe yazarı “dâhi” değildir. Kimi fotoğraf çeker, kimi S. Dali gibi yüz milyon dolarlık şeyler ortaya koyar. Siz bizi, Salvador Dalilerden, İbrahim Çallılardan değil de fotoğraf çekenlerden kabul ediniz ve gördüğünüz manzara içinizi rahatlatıyorsa seyrediniz. AKP’nin sizden istediği de zaten “seyret” ten başka bir şey değil.
Gelelim “Ne yapmalı?” ya Kabul edilse de edilmese de ortada bir AKP başarısı var. Öyleyse, en azından AKP ne yapıyorsa onu yapmak gerekmez mi? Memleketin geleceğini AKP-PKK ittifakının getireceği uçurumun kenarından çevirmek isteyen gerçek vatanseverler mutlaka AKP Kadın Kolları ile AKP İl ve İlçe Başkanlıklarını ziyaret etsinler, edemiyorlarsa, önünden geçsinler. Aynı şeyi kendi partilerinin aynı kuruluşları için de yapsınlar. Aradaki gayret farkını görsünler ve seçimlere 95 gün kala bu farkın nelere yol açabileceğini idrak etsinler, yeter...
Yoksa 7 Haziran’da yapılacak olana “seçim” denmez. “Ne denir?” derseniz, “Erdoğan ve AKP’nin değirmenine su taşımak denir” deriz; bu da gücünüze gider..