Bu karar AKP’nin de mahkûmiyetidir!

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla baktığı davada “Ergenekon” davasının hâkimleri Hasan Hüseyin Özese, Fatih Mehmet Uslu, Nihat Topal ve Hüsnü Çalmuk hakkında verdiği mahkûmiyet kararlarının gerekçesini açıkladı.

Gerekçeli kararda, Ergenekon davasının, “FETÖ’nün kendisine hedef olarak gördüğü toplum kesimlerini toplu olarak tasfiye etme girişiminin bir aracı” olduğu kaydedildi.

FETÖ’nün siyasetçi, asker, iş insanı, gazeteci, avukat, doktor, hukukçu, rektör, akademisyen, sendikacı gibi toplumun her türlü kesiminden kendisine muhalif gördüğü kişi ve kuruluşlara yönelik dalga dalga operasyonlar gerçekleştirdiği belirtilen kararda, örgütün bu yolla “iktidarını perçinlediği” ifade edildi.

***

Kararda, “Ergenekon, Türkiye’nin yakın tarihinde çok önemli siyasi, sosyolojik etkileri olmuş bir soruşturma ve dava sürecinin adı, içerisinde barındırdığı büyük hukuksuzluklar boyutuyla FETÖ’nün Türkiye’de polis, yargı ve medya gücünü topyekûn kullanarak gerçekleştirdiği en kapsamlı kumpas operasyonu olduğu belirtilmektedir.” tespitine yer verildi.

Örgütün, Türkiye’deki “provokatif nitelikteki eylemleri ülke içerisindeki ulusalcı birtakım derin oluşum ve yapılar eliyle gerçekleştirildiği” yönünde algı yaptığı aktarılan kararda, “Ergenekon adlı bir terör örgütü olduğu iddiaları dile getirilmiş, bu nitelikteki iddiaları sözde delillendirmek adına tertiplenen kumpas soruşturmalarında algı yönetimi faaliyetleri yapılmıştır.” değerlendirmesi yapıldı.

Dairenin gerekçeli kararında, örgütün, kumpas davalarıyla “gizli gündemini yürürlüğe soktuğu”, “askerî vesayetin ortadan kaldırılacağı” algısı oluşturarak Ergenekon davasına olan toplumsal desteğin artırılması için çabaladığı belirtildi.

Bu yöntemlerle kamuoyu desteğini almaya çalışan örgütün, kendisine alan açtığı ifade edilen kararda, Ergenekon iddianamesinin kabul edilerek dava sürecinin başladığı 25 Ağustos 2008’den itibaren de emniyet ve yargıdaki militanları eliyle dalga dalga gerçekleştirdiği geniş çaplı gözaltı ve tutuklama operasyonlarıyla birtakım siyaset ve toplum kesimlerini tasfiye ettiği aktarıldı.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 26 Haziran’da açıkladığı kararda, sanıkların üçünü 22 yıl 6’şar ay, Hüsnü Çalmuk’u ise 21 yıl 3 ay hapse mahkûm etmişti.

***

Ergenekon davasıyla ilgili bugüne kadar ne yazdıysak mahkemenin de aynı değerlendirmeyi yaptığını görüyoruz. Fakat bütün bu süreç, AKP iktidarı sayesinde sürdürülmüştür. AKP iktidarı, bu durumu, halka “askerî vesayeti tasfiye ediyoruz” diye anlatmıştır.

Öyle ki Tayyip Erdoğan da meselâ 17 Ekim 2021’de, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partizanlık yapan bürokratları uyaran mesajına cevaben, milletin, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi için iradesini ortaya koyduğunu, bu tercihin bir sebebinin de vesayet düzenini kalıcı olarak ortadan kaldırmak olduğunu belirterek “Biz CHP'nin özlemini çektiği vesayet düzeninin defterini çoktan dürdük. Bay Kemal'in heves ettiği vesayet günleri artık geride kaldı. Boş heves." demişti.

Yine eski AKP Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt, 25 Aralık 2014 tarihinde Ahmet Hakan'ın Tarafsız Bölge programında, "Askerî vesayeti bitirmek için biz, Cemaat ve ABD ortak çalıştık" itirafında bulunmuştu.

***

Mahkeme kararında FETÖ’nün “askerî vesayetin ortadan kaldırılacağı” algısı oluşturarak Ergenekon davasına olan toplumsal desteğin artırılması için çabaladığı belirtiliyor ya, aynı algıyı Ergenekon ve Balyoz davaları boyunca AKP de kullandığına ve Bülent Arınç, Ergenekon kumpasıyla TSK'ya yapılan operasyonları savunduğuna ve 4 Temmuz 2008'de Ülke TV'de “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” dediğine göre, FETÖ sayesinde iktidarını perçinleyen FETÖ’nün dava arkadaşı AKP iktidarı da toplum vicdanında mahkûm edilmiş olmadı mı?

Yazarın Diğer Yazıları