Bu kadar da olmaz ki!
“Yoruldum” diyor Bülent Arınç. “Siyaseti bırakacağım.”
Biz ise, “Bırakabilir de bırakmayabilir de” diyoruz. Ve biz de uzaktan da olsa kendilerini şunca yıldır takip ediyoruz.
Öyle olduğu içindir ki Arınç bir konuda konuştuğunda ihtiyat payımız hayli yüksek..
8 Kasım 2011’de Sayın Arınç PKK için ne demiş:
“Terör örgütü ile pazarlık yapılmış. Bunu kim söylüyor, dağdaki eşkıya. Kim için söylüyor. Biz devlet ile anlaştık o yüzden ateşkes temin ettik diyor. Eşkıyanın sözüne bakacaksın da 35 yıldır tanıdığınız Bülent Arınç’ın sözüne bakmayacaksın. Bu vicdanlara sığmaz. Biz teröristlerle, örgütle pazarlık yapacak namussuz ve ahlaksızlardan değiliz”
Aradan üç yıl geçmiş aynı Arınç aynı PKK için 2014’ün sonu 2015’in başı olan şu günlerde, Cizre’deki olaylar bağlamında bakınız ne diyor:
“-Yaşananların çok ağır bir suç olduğunu bilmemiz lazım. Son yıllarda terör örgütünün yandaşları Cizre ve birkaç ilçeyi pilot bölge olarak tayin etti.
“(...)Şu anda asayiş sağlanmıştır. Emniyet güçlerimiz, kolluk güçlerimiz orada hâkimdir. Çözüm sürecine sekteye uğramasın, vatandaşlarımız can kaybına uğramasın diye KCK’nın bazı eylemlerine müdahale edilmemiş olabilir. Bu, bölgede devletin hâkim olmadığı anlamına gelmez!
Hani tam bir “Neredeeen nereye!” fotoğrafı...
“Görüşme” nin ötesine geçilmiş, “PKK eylemlerine müdahale edilmeme aşamasına” gelinmiş...
Devam ediyor Sayın Arınç:
“-Aksi halde varlık sebebimiz ortadan kalkar. (...) Biz bu olayın elbette üstüne gideceğiz!”
Bu sözlerin açılımı, “Ey PKK, kusura bakmayın, Cizre’deki hadiseler sebebiyle üzerinize gelmek zorundayız. Yoksa millet, ’Devlet nerede!’diye sormaya başlar. Biz de cevap veremeyiz” demek değildir de nedir?
Hükümetin çadır mahkemeleri kurup muhalifleri sorguladığı, evinde barkında oturan insanları kurşuna dizdiği, Türk bayraklarını indirdiği, bölgeye hizmet götüren iş makinelerini yaktığı, devlet okullarını yakıp yıktığı, polisleri, güvenlik güçlerine ait araç ve gereçleri, askerî binaları, askerleri, korucuları cayır cayır yaktığı PKK’ya gösterdiği hoşgörünün yüzde birini, hükümetin bu tür icraatlarını eleştiren gazetecilere göstermemesi, “Alo Fatih” hatları ile işinden gücünden etmesi, Arınç’ın gündemine hiç gelmez..
Cümlesinin ve tabii Arınç’ın bütün gündemi: “Paralel yapı” ve “Arkadan hançerlendik”.
“Fethullah Gülen ile 1975-76’dan beri tanıştığını, İzmir’de vaizlik yaptığı dönemlerde kendisini takip ettiğini söylüyor. Yani arada 40 yıllık dostluk var. İnsan 40 yıllık dostunun neye hizmet ettiğini bilmez mi?”
Diye soran değerli kardeşim Arslan Bulut yerden göğe haklı değil mi?
“Yoruldum, siyaseti bırakacağım” mesajı veren Sayın Arınç’a, “İyi olur, bizi de yordunuz” demek durumunda kalmaktan üzgünüz...
“Siyaset, Arınç’sız kalmaz” diyenler olacaktır.
Haklıdırlar da.
Ama kabul edelim ki, “Arınç olmak” zor iş...
Giderseniz...
Sağlıkla, afiyetle ve güle güle...