“Bu halk senin yüzüne tükürür!”
Muhalefeti “kaostan ve gerilimden medet uman” bir “mihrak” olarak değerlendiren Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Bu halk senin yüzüne tükürür” diyor.
Samimi söylüyorum, Erdoğan’ın söyledikleri artık ne tansiyonumuzu ne şekerimizi etkiliyor. Çünkü onu çözdük. Bizim üzüntümüz, hâlâ onu çözemeyen AKP’li taban için. Her meydanda Erdoğan, aslında zatını o makamda tutan kendi tabanını aşağılıyor. Adeta, “Siz” diyor, “Ben ne dersem ona inanın.” Yani, “muhakeme etmek sizin işiniz değil”. Böylece kendi tabanını “iyiyi kötüden-hayrı şerden ayıramayan”lar olarak gördüğünü yüzlerine karşı söylüyor da, fark edilmiyor.
Biliyorum, bu sözler AKP tabanını üzecek sözler. Amma doğru ise biz ne yapabiliriz ki. “Muhalefet kaostan ve gerilimden medet umuyor” diyen Erdoğan’ı alkışlayan AKP tabanı, aynı Erdoğan’ın, “Öfke, hitabet sanatıdır” dediğini unutmuş olabilir mi? Karadeniz gezisi boyunca Diyarbakır’da indirilen Türk Bayrağı için; “Gereği o anda yapılmalı, haddi bildirilmeli” diyen muhalefeti, “Siz barış sürecini bozmak isteyen kaos ve gerilim üreticilerisiniz” diye suçlayan Erdoğan değil miydi, bayrağın indiği gün, “O bayrağı indiren indirilir, Ankara’dan gelip ben mi indireceğim” diye direğe tırmananı hedef gösterten?
Yani Erdoğan bir “öyle” bir “böyle”. AKP tabanı, yahu dün ne diyordun şimdi ne diyorsun diyemez olmuş.
İşte bir örnek daha...
Karadeniz gezisi boyunca “Gerilimden medet umuyorsunuz” diye muhalefeti yerden yere vuran Erdoğan, daha 9 Haziran Günü bayrağın indirilmesini protesto eden vatansever Tokat halkının, kendilerini tahrik eden bir PKK sempatizanını linçe kalkışmasını, “Halka bir çağrıda bulunmak istiyorum, Tokat’taki vatandaşın ortaya koyduğu tavrı aynı şekilde herkesin ortaya koymasını istiyorum” diyen de Erdoğan değil miydi ve bu AKP tabanı değil mi, her iki Erdoğan’ı da alkışlayan? Halk Erdoğan’ın dediğini yapsa ve her PKK sempatizanını linç etmeye kalksa Türkiye iyi bir Türkiye mi olur? Erdoğan bunu mu istiyor? Emin olun böyle bir linç olayı olsa Erdoğan bu sefer 180 derece döner, sizi gidi ırkçı katiller sizi diyerek PKK’lıların yanında yer alırdı.
Dünyada “Gerilim ve kaostan medet uman” bir lider varsa o da yalnız Türkiye’dedir ve adı da Erdoğan’dır maalesef..
Bu bahiste o kadar çok örnek var ki!
Gezi olayları sonrası “Halkın yüzde 50’sini evlerinde zor tutuyorum” tehdidi savuran ve “Her işi bizden beklemeyin, bizi protesto eden komşularınız hakkında suç duyurusunda bulunun” diyen Erdoğan, “Kaostan ve gerilimden medet uman” olmuyor da, indirilen Türk Bayrağı için endişe duyanlar, hesap verilmesi gerektiğini söyleyenler kaos ve gerilimden medet umanlar oluyor, öyle mi?
Particilik ve lider sevgisi basireti bu kadar da bağlamamalı, AKP tabanı kendini bu kadar oyuncak haline getirtmemeli. “PKK’yla masaya oturduğumuzu iddia edenler şerefsizdir” derken alkışladığınızı, “PKK ile masaya oturduk, Öcalan’la barış süreci başlattık” dediğinde de alkışlamak bir yerlerde bir sorun olduğunu göstermiyor mu?
AKP’li kimi kurmaylar tarafından Musul’daki IŞİD baskınının paralel yapı ve Ergenekon yapılanmasına bağlanabilmesi bile AKP tabanı için kabul edilebilir hale geldiyse işte burası sözün bittiği yer değildir de nedir?
Türkiye’yi sanki muhalefet yönetiyor.
Muhalefetin görevlerinden biri de kötü giden işlerin hesabını iktidardan sormaktır. Hiçbir konuda hesap vermeyen Erdoğan, IŞİD baskınının ve Türk Bayrağının 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’ndan indirilmesinin hesabını soran, yani yasal görevini yapan Ana Muhalefet Partisi lideri Kılıçdaroğlu’na, “Bu halk senin yüzüne tükürür” dedi, diyebildi.
Kılıçdaroğlu ne yaptı da bu halk onun yüzüne tükürsün? Çocukları çelik kasalar dolusu rüşvet mi yedi, yönettiği banka genel müdürlerinin evinde ayakkabı kutuları dolusu dolar ve Euro’lar mı bulundu, para sıfırlama tapeleri Kılıçdaroğlu’nun tapeleri mi?
Her şey montaj, tamam. Çelik kasalar, ayakkabı kutuları da mı montaj?
Türk milleti ve tarih AKP tabanından sadece kendine gelmesini ve bu kendine geliş sonunda Hakk’a teslimiyeti ve Hakikati bekliyor, fazla bir şey değil.