Bu adam bu ülkeyi bölecek!
Eskiler, “Et-tekraru ahsen velev kane yüz seksen” yani “Tekrar etmek faydalıdır, yüz seksen kere de olsa” sözünü herhalde tam da bugünler için söylemişler.
Eğer Erdoğan ve ekibinin niyeti Türkiye’yi bölmek olmasa “Türkiye Cumhuriyeti” nin kısaltılmışı olan “T.C.” ’yi resmî kurumların ve devlet teşekküllerinin tabelalarından niye söküyorlar? Her devlet, kendi devlet nişanlarında millet ve devletinin ismini vurgularken bizimkiler Devlet nişanlarındaki “T.C.” yi niye çıkartıyorlar?
İllerin, ilçelerin isimlerini niye Ermenice, Rumca, Süryanice isimlerle değiştiriyorlar? Bir gün birileri AKP iktidarı döneminde yahut daha sonra bu kanunlara dayanarak Erdoğan’ın köyü Güneysu’nun eski ismi Rumca Potomya olarak değiştirilmesi talebinde bulunur ve kabul edilirse Erdoğan ve ailesi bununla gurur mu duyacak?
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), “Türklerle birlikte yaşamak istiyoruz” diye gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor! İşte, gittiler ABD’de Türkiye’yi her alanda sıkıştıran Ermeni lobisi ile işbirliğine girdiler. Onlar hoşnut olsun diye Ermenice ne kadar il, ilçe, köy ismi varsa geri verilmesi için kanun teklifleri hazırlıyorlar. Onlara bu yolu açan da, “İsim değişiklikleri tekliflerine açığız” diyen Başbakan Erdoğan.
Siz Başbakan olarak Türkiye’nin bütünlüğünü savunduğunuzu iddia edeceksiniz ve siz BDP olarak Türklerle birlikte yaşamak istediğinizi söyleyeceksiniz amma yaptığınız her operasyon gücünüzün yettiği, elinizin değdiği her yerden Türk’ü ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kazıyıp altından Ermeni damgasını çıkartmak olacak. Zaten, “PKK bir Ermeni örgütü” değil miydi? ASALA terör örgütünün yerine ikame edilmedi mi? Öcalan Ermeni değil mi? Kürtçe bir cümle kurabiliyor mu?
Ve Erdoğan işte bunlarla masaya oturmuş “Barış süreci” diyerek yukarıdan beri yazdığımız icraatları bir bir hayata geçirmiyor mu?
Yazdıklarımız yalan mı?
Tabii ki değil. Hatta eksiği var fazlası yok. Tamam, biz tekrar etmekten bıkmayacağız amma bu millet uyanacak mı? Uyanacaksa ne zaman uyanacak? Ermenilerin ve cümle bölücülerin değirmenine su taşıyarak Türkiye, Libya yahut Suriyeleştiğinde iş işten geçmiş olmayacak mı? “Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı”nın içine sindirdiği bu görev “Diyarbakır’ın yıldızlaşmasını” ön görüyormuş, bunu bizzat Erdoğan söylemedi mi? Ve Diyarbakır, Ermeni Öcalan’ın Diyarbakır meydanında toplanmış yüz binlere kendi sesi ile hitap ederek Ankara’yı ikinci plâna itin demesiyle “yıldızlaş” madı mı?
Güneydoğu’dan gelen askerler, “Artık karakollarımıza bile Türk Bayrağı asamıyoruz” demiyorlar mı? Biz Balkanları, TBMM’nin yaptığı bu değişikliklerin çok az benzerini Osmanlı Meclisi’nin yaptığı değişiklikler sebebiyle kaybettik. Milyonlarca kilometrekare toprağımızı kaybettik ve akıbetinde Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarını yapmak zorunda kaldık!
Sayın Başbakan, Atatürk’ün ölümü vesilesiyle yaptığı konuşmada, “1945’te çok partili hayata geçtik” diyor. Yani Türkiye, tarih bilgisi bu kadar olan bir başbakan tarafından yönetiliyor.
Eğer anketler yalan söylemiyorsa milletin yüzde 50’si de bu bilgiye ve bu bilgi ile yönetilen Türkiye’ye şapka çıkartıyor!
Ne diyeyim bilmem ki?