Böyle sorun çözme olmaz
Üniversitelere uzaktan eğitim...
Bizimkiler eğitimi basite alıyor. Çoluk çocuğun okuması sanıyor olmalı.
Hayır, öyle değil.
Eğitim, kalkınma ve gelişme demek. Yok sayamazsınız. Basite alamazsınız. Eğitim, ülkede var olan her şeyin belirleyicisidir.
Örneğin uçak sanayi kuracaksınız. Ne ile nasıl kuracaksınız?
Eğitimli insanlarla, onların geliştirip uygulayacağı proje ile kuracağız.
Bu durumda bize uçak mühendisleri lâzım.
Çizimi yapacak, uçağın elektrik sistemlerini kuracak, elektronik panellerini çalıştıracak, yazılımları hazırlayacak; elektrik, elektronik ve yazılım mühendisleri lazım.
Bunları ve daha başkalarını nereden bulacağız?
Elbette kendi insanımızdan. Toplumumuzdan bulacağız. Bulduklarımızın her birini eğitim yoluyla geliştirerek ülkemizin ihtiyacını karşılayacak kadar nitelikli insan yetiştireceğiz.
Lafı nereye getireceğim?
Şuraya: Deprem sebebiyle üniversiteleri uzaktan eğitime geçirirseniz, büyük kalite ve eğitim zayiatı yaşarsınız. Bunun faturası oldukça ağır olur.
Başta tıp ve sağlık bilimleri uzaktan eğitimle beklenen başarıyı kesinlikle yakalayamaz. Doktor, hemşire, laborant vb. tüm sağlık bilimleri yüz yüze olmalı.
Fen bilimlerinin çoğu da öyle.
Uzaktan eğitimle elektronik mühendisi, yazılım mühendisi vb. yetişmez.
Sosyal bilimlerde uzaktan eğitim çok istenmese de gerektiğinde yapılabilir. En müsait alan orası. Dolayısı ile tüm üniversitelerin uzaktan eğitme geçirilmesi yanlış ve ülkenin geleceği açısından hatalı bir karardır.
İmar affı
İktidarın seçim yatırımı olarak gördüğü ve seçim propagandasına konu edinerek büyük bir övgüyle, müjde gibi sunduğu imar affı, karşımıza, can kayıplarının yaşandığı acı bir tablo olarak çıktı. Bu sebeple şu sıralar yaptıkları evler dolayısıyla müteahhit avına çıkma hiç mantıklı değil. Onlar hatalıysa, bir o kadar da imar affı çıkaranlar da hatalı değil mi?
Önceki gün gazeteler yazdı.
"Maraş''ta 144 bin 500, Hatay''da 205 bin, Malatya''da 88 bin 507 vatandaşımızın sıkıntısını çözdük" diyor Erdoğan.
Önümüzdeki deprem tablosunda "Kader planı" değil, ama ihmal ve siyasi çıkar planı en somut haliyle görülüyor.
Benim ülkem, hukuka ve yasalara uygun, adil yönetildiğinde, gereksiz yere göçük altında kalmayacak.
Millî birlik
Dikkat ediyor musunuz? Aradan 7 gün geçmesine rağmen halen daha enkaz altından sağ insan çıkartılıyor.
Peki, ilk iki gün?
İlk iki gün yardım çığlıkları ve ah vah ile geçti.
AFAD kurtarma sistemi yerinden kımıldayamadı.
Eleştirenlere kızdılar. "Tam da birlik beraberlik zamanında bu da yapılır mı" diye?
Tuzu kurular, siyasi getirim (rant) peşinde olan iktidar sahipleri için söylemesi kolay. Bir de oğlu-kızı, karısı çocuğu göçük altında kalmış, yıkım başında bekleyenlere sorun bakalım.
İktidarın da "Eksiğimiz" diyerek kabullendiği ilk iki gün, şayet AFAD denilen sistem alana yetişseydi, sonrasında 5 gün içinde daha kimler ve ne canlar çıkarılacaktı, bir düşünün.
"Oldu bir kere" deyip geçemeyiz. Çünkü bizzat kendi hazırladıkları rapordan da anladığımız kadarıyla sözü edilen "Gecikme" ilk defa bu depremde olmuyor. Bundan önceki depremlerde de "geciktik" diyor AFAD.
İnsan hayatı söz konusu olduğunda devlet kurumlarının gecikmesini hoş karşılayamayız.